Pazar, Ekim 6, 2024
Ana SayfaKöşe YazılarıSizlerden GelenlerÇanakkale Savaşlarının En Küçük Emirdağ’lı Şehidine Vefa

Çanakkale Savaşlarının En Küçük Emirdağ’lı Şehidine Vefa

Çanakkale Savaşları İstiklal şairimiz Merhum Mehmet Akifin ifadeleri ile "Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mi hakikat mahşer.  Yedi iklimi cihanın duruyor karşında, Avustralya’yla beraber, bakıyorsun Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler renkgarenk, sade bir hadise var  ortada, vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela" diyerek tarif ettiği, milletimizin yedi düvel karşısında verdiği amansız mücadelenin destansı abidesidir.

         Birinci Dünya Harbi yıllarında İslam aleminde  ayakta olan , tek İslam devleti, hemen hemen Osmanlılardan ibaretti. Çanakkale’de,bir nevi  son karakoldu. Osmanlı’nın Çanakkale’de ki direnme gücü, milletimizin kurtuluşu ile beraber İslam dünyasının da kurtuluş müjdesini taşıyordu. İslam dünyasının  tek ümidi olan Türk milleti kudretini Çanakkale’de göstermiş,düşmana geçit vermeyerek kanının son damlasına kadar savunmasını yapmış  ve namahreme  vatanını ciğnetmemişti.
           İki yüz ellibin şehidin kanıyla her metrekaresi sulanmış bu vatan  toprakları şu yeryüzünde adeta  cennet asa  bir hal almıştı  . O dönemde osmanlı sınırları dahilinde vazife idraki ile  yaşayan insanımız gelecek nesillerin bekası adına her  köyden,  beldeden ve vilayetden  Çanakkaleye asker göndererek görevini bi hakkın  yapmışlardı .

           Bizim beldelerimizden ve köylerinden de Çanakkaleye çok sayıda  asker gönderilmiştir. Bunlardan biriside Ekizce Köyünden Satılmışoğulları´ndan Mustafa Oğlu Ali dir. 1319(1902) doğumlu  Emirdağlı Ali 13 Ekim 1915´te Kitre Muharebesinde şehit düşmüştür. Şehit olduğunda 13 yaşındadır.Şu ana kadar yapılan arşiv çalışmalarında Çanakkale’nin en küçük çocuk şehidi bizim  Ali’miz  gözükmektedir.Daha çocuk yaşta vatan uğruna şehit düşen nice  Aliler vardır bilinmez.
            Çanakkale bu yönü ile de şehitlerden bize kalan  kutlu bir mirastır.       Şehitlerimizin aziz hatıraları için  ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Hüzün günlerinin şairi Akif geriye söylenecek bir şey bırakmamakla beraber savaşın  çetin yıllarında yapılan fedakarlıklar karşısında Çanakkele şehitleri için bir abide mezar yapar. Gökyüzü bu şehidin lahit örtüsüdür, tavanı nisan bulutudur. Kandilleri Ülker Yıldızıdır. Geceleyin türbedarı mehtaptır. Türbenin avizesi güneştir. Şehidin kefeni, akşamın alacakaranlığıdır. Akif  adeta bütün bir kainattan kurulmuş mezarı da kafi görmeyip: "’Bu taşındır’ diyerek Kabe’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;" Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana." mısrasını söyler ve şöyle devam eder "Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber…" mısralarıyla şehitlerin ödül olarak Hz.Muhammed (s.a.s)’le birlikte olacakları dile getirir.Zira şehitler şehit olmakla en büyük mükafatı  yüce yaradandan  almışlardır.

           Evet Bu mirasın korunması,yaşatılması ve zihinlerde her daim canlı tutulması adına tüm Türkiye’yi bağlayacak örnek bir davranışla  Emirdağ’lılar olarak  ne yapabiliriz?Şehidimiz Ali için bir caddeye bir orman sahasına  isminimi veririz?  Abide bir anıt mı yaparız?ne yapabiliriz?…                                                             

                                                                                                           18mart2010 Yüksel peker
 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments