Pazar, Ekim 6, 2024

Düşmem dersin düşersin!

Son günlerde dikkatimi çeken en önemli olaylardan birisi, resmen birbirlerine düşman gibi olan farklı grup ya da kişilerin birden bire müthiş bir şekilde dost olmaları ya da öyle görünüvermeleri.
Kişilerle hiç bir problemim olmadığı için isim vermeyeceğim ama bazı olaylar medyada ve sosyal medyada fark edilmeyecek gibi değil..
Birilerinin baş tacı olabilmek için en iyi yöntem önce onlara hakaret etmek ya da saldırmak, sonra da yalaklık yapmak mi olmalıdır?
İnsanlara hep kötülük yapanlar mi yaranır?
Ya da neden insanlar düzgün ve sağlam karakterli insanları görmezden gelmeye veya yok saymaya çalışırlar ki?
Tabii, onlardan hiç bir zaman kimseye zarar gelmeyeceğini bilirler..
Elinden ve dilinden emin olunan kişi güvenilir kişidir.
İnsanlarda bir de “düşmanımı yanımda tutayım da, bana zarar vermesin” mantığı vardır.
Ancak unutulan şudur ki, dönek insanlar her zaman farklı taraflara dönerler, ve onlar her zaman kazananların yanındadır, doğruların yanında değil..
***
İdeolojilerin  iyice azaldığı günümüzde her şeyin çıkar savaşlarına dönüştüğü açık ve net olarak görülmekte.
İnsanların artık birbirlerine selam vermeye bile korkar hale gelmeleri hiç de iyiye alamet değil…
Fakir ülkelerdeki aç ve susuz kalmış insanları anlıyoruz da, maddi durumları çok iyi olan insanların bu derecede samimiyetsiz olmaları sizce de tuhaf değil midir? 
Doyumsuzluğun ya da açgözlülüğün seviyesi o kadar büyük ki…
İstedikçe ve elde ettikçe istediklerimizin artması bizi açgözlü kılan en önemli unsurlardan birisi..
“Hırs” denilen kavram da buradan geliyor olsa gerek..
Bu güne kadar tanıdığım pek çok siyasetçiye göre her bir birey bir oyu ifade ediyor. Karşısındaki insanları sadece oy olarak görmeleri onlara pek çok insani değeri birden unutturuveriyor.
Çevresi geniş olan insanlar bir çok oy getireceği için, onlar için çok değerli. 
Siyasi partiler için de ayni şey adaylar için geçerli..
En çok oy getiren aday o parti için en değerli kişidir.
Diğer adaylardaki kapasitenin  ya da tecrübenin hiç bir önemi yoktur.
***
Gün olur devran döner. 
Hz. Mevlana’nın da dediği gibi;
Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya, “Öldüm” der durur, yine de yaşarsın. 
Yaşayan ölüler olmaktansa, Hz. Mevlana gibi öldükten sonra bile dipdiri kalabilenlere ne mutlu diyelim..
Birgul KAPAKLIKAYA
24-07-2013
birgulkapaklikaya@yahoo.com
 

RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments