Molraux’un şu sözleri belki de anlatılmak istenen her şeyi anlatıyor ne dersiniz “Uğrunda ölmeye değmeyen bir hayat, yaşanmaya değmez”.
Baksanıza ya, bizim uğrunda ölmeye değecek bir hayata inancımız var…
Kavgalarımız, hayallerimiz, umutlarımız, acılarımız, mutluluğumuz hayata dair ne yaşamamız gerekiyorsa yaşamın içinde hepsini aynı anda yaşama gücümüz var.
Bırakın hayat incitiyorsa sizi, tutkuyla sarıldığınız, inatla devam etmeye çalıştığınız bir şeyler varsa siz yolunuzdan şaşmayın.
Bırakın hayat sizi ne kadar yorarsa yorsun, her şeye rağmen yaşamaya savaşmaya değerdir.
Herkesin bazen umudunu yitirdiği gücünü kaybettiğini sandığı anlar vardır ya, artık her şey bitti dersiniz. Hani dersin ya derin bir nefes alsam ve her şey bitse.
Beni bu hayat çok yoruyor.
Siz her şeye rağmen demeyin. Yaşamınızda bırakın yarını iki saniye sonra bile ne olacağını bilemeyebilirsiniz. Onun için ne olursa olsun bir nefeste Hayat diyorum. Ayaklarınıza bakın, onurlu bir yürüyüşle sapasağlam yere basan ve hayatın bütün çelmelerine karşın, umuda koşan. Hayat incitsin varsın, tutkuyla sarıldığımız ne varsa tekrar tekrar sarılalım. Kavgalarımızda, inatla uğrunda ölmeye değen bir yaşam inancımız ışıldayacaktır sonsuza………
Yiğit düştüğü yerden kalkar derler ya, her şeyin bittiğini sandığınız bir anda bir de bakmışınız ki hayat öyle bir sürpriz yapmıştır ki size kendiniz dahi inanamazsınız. Bence her şey insanın içinde gizlidir. Kazanmak da kaybetmek de, iyi de kötü de ölmek de yaşamak da.
Zafere ulaşanlar kaybetmeyi göze alanlardır.
Hayat bir kumarsa ve kaybetmek de kazanmak da varsa, kaybetmeyi de göze almak gerekir. Küllendiğini sandığınız hayat ateşindeki umut kıvılcımını ateşlemek size kalmış. O kıvılcımı ateşleyecek güç de insanın içindedir. Bir gün o kıvılcımı kaybederseniz işte o zaman tükenmişinizdir. Sadece kendiniz mi tükenirsiniz ki?
Düşünün masa üstüne sıralanmış domino taşlarının en başındaki domino taşı sizsiniz. Sizin gelecek darbelere, olumsuzluklara dayanıklı olmanız gerekir ki sizin arkanızdaki hayatlar ve size bağlanan umutlar da yıkılmasın. Siz güçlü olun ki size güvenenler de güçlü oldun. Kimdir bu size güvenenler sevdikleriniz. Kendi gücünüzün yanına sevdiklerinizin gücünü de katın ki hayata karşı yenilmeyesiniz.
Hayata nasıl bakarsanız öyle yaşantı sürersiniz. Eğer hayatı yaşanabilir olarak görürseniz, etrafınızda güzelliklerin oluştuğunu görürsünüz. Eğer iç dünyanızla barışık olursanız Dünya da sizinle barışık olacaktır. Kendisiyle barışık olan insan kendi hayatına bir anlam kattığı gibi nice hayatlara da güzellikler katacaktır. Kendisiyle barışık olmayan insan da kendi kendisiyle mücadele etmekten etrafındaki güzellikleri göremeyecektir. Hayata, Dünya’ya nasıl bakarsanız öyle görürsünüz. Öyle bir iradeniz olsun ki hayat sizi değil sizi hayatı yönlendirin.
Eğer umut kıvılcımını aleve dönüştürecek gücü kendinizde bulamıyorsanız sevdiklerinizin gücü volkan olacak sizi yüreğinizin götürdüğü yere götürecektir.
Bir odada 4 tane mum varmış, birinci mum demiş ki ben tükendim artık kimse sevginin değerini bilmiyor, demiş ve sönmüş, ikinci mum ben barışım demiş benim kıymetimi de kimse bilmiyor demiş ve o da sönmüş, üçüncü mum ben de güvenim demiş hiç kimse birbirine güvenmiyor demiş ve o da sönmüş.
Dördüncü mumsa ben demiş ben umudum ve beni insanlar hiçbir zaman kaybetmeyecektir demiş ve kendi ateşiyle diğer mumları da yakmış.
Evet siz de umut mumunu, umut meşalesini hiçbir zaman kaybetmeyin ve o umut ışığıyla hayatınızı sevgiyle, güvenle barışla doldurun.
Esra Bayraktar