Pazar, Kasım 24, 2024
Ana SayfaKöşe YazılarıSizlerden GelenlerEmirdağ’daki Mezar Taşı Sözleri Üzerine Bir Değerlendirme

Emirdağ’daki Mezar Taşı Sözleri Üzerine Bir Değerlendirme

 Mezar taşları, halkın ortak duygu ve düşüncelerini oluşturan unsurların bir kısmını sergilemesi bakımından  oldukça önemli yapılardır. Bu nedenle adı geçen yapılar ve onların üzerindeki kimi sözlerin incelenmesi, halk bilim çalışmalarına ciddi katkılar sağlayacaktır.
 
 Türk mezar taşları sanat ve süsleme tarihinin sınırlarını aşarak; doğrudan doğruya gelenek, âdet ve inançların izlerini, hatıralarını yaşatan canlı medeniyet tarihidir. Tarihi meselelerin incelenmesinde başvurulacak kaynakların başında gelen mezar taşları ve mezarlıklar bir bakıma bulundukları şehirlerin “tapu senetleri” vazifesini görürler. Ayrıca mezar taşları, bir insanın bir yerde yaşadığını belirten en önemli delillerden olup; “mezaroloji” adı verilen bir bilim dalının doğmasına neden olacak kadar şehircilik, tarih, sanat tarihi, biyografi, taş işçiliği, yazı ve süsleme sanatları, dinler tarihi, tasavvuf, halk bilimi ve etnografya gibi, pek çok alanda önemli veriler sunan yapılardır.
 
 Bugüne kadar, Emirdağ mezar taşlarını inceleyenlerin büyük çoğunluğu, taşların şeklini ve sanat tarihi yönünü ele almışlardır. Bu anlamda, yapılan bir çalışma “Afyonkarahisar Yöresi Türkmen Mezartaşları”  adıyla Musa Seyirci ve Ahmet Topbaş tarafından yayınlanmış; birkaç tanesi Emirdağ yöresindeki kazılardan çıkartılan, Afyonkarahisar müzesindeki 15 mezar taşı ile müze dışında bulunan 3 mezar taşını şekil, biçim ve süslemeleri yönünden incelemiştir. Dr. Şeref Boyraz tarafından hazırlanan “Türkiye’de Mezar Taşı Sözleri”  adlı eserde ise; ne Afyonkarahisar, ne de Emirdağ yöresi mezar taşı sözlerinden örnekler yer almıştır.Bugüne kadar, Emirdağ yöresi mezar taşlarını halk kültürü yönüyle inceleyen bir çalışma yapılmamıştır.
 
 Biz bu bildirimizde, konar-göçer Türkmen âşiret ve oymaklarının yerleştiği Emirdağ yöresinde bulunan Cumhuriyet dönemi mezar taşlarındaki sözleri  halk kültürü yönünden  ele alıp, incelemeye çalışacağız.

 İnceleyeceğimiz mezar taşı sözleri,  Emirdağ şehir mezarlığından derlenmiştir. Emirdağ şehir mezarlığının arsası, belediye tarafından “Mazaklar” adlı bir sülâleden satın alındığı için halk arasında  “Mazakoğlunun tarla” olarak bilinir ve yine halk arasında ölümü ifade eden “sonumuz Mazakoğlunun tarla”, “O şimdi Mazakoğlunun tarlada yatıyor” vb. gibi sözler yaygın olarak kullanılır.

 Emirdağ’daki mezar taşlarına; ölenin adı, soyadı, doğum ve ölüm tarihi, baba ya da anne adı, eşinin adı, kimi zaman sülâlesi, babasının veya kendi lâkabı, çevre köy ve ilçelerden olanlar için nereli olduğu, mesleği yazılır, bazen fotoğrafı da konur. Bunun yanı sıra, fatiha istekleri, şiir, beyit ve özdeyişler ile ölüm nedeni, sürdüğü hayatın mutsuzluğu veya kaza kurbanı olduğu gibi ifadeler dramatik ve dokunaklı bir biçimde yazılmaktadır. Örnek verecek olursak;
 ([1] Bk. Musa Seyirci – Ahmet Topbaş. Afyonkarahisar Yöresi Türkmen Mezar Taşları. İstanbul: Arkeoloj ve     Sanat Yayınları, (Y.Y.Yok).

[1]        Dr. Şeref Boyraz. Türkiye’de Mezar Taşı Sözleri. Ankara: Akçağ Yayınları, 2003. )

  “Osman oğlu Asım Yılmaz.”
  
  “Yaşar kızı Türkan Doğramacıoğlu.”
  
  “Seyfettin-Hatice oğlu Şahin Denizli.”
  
  “Yasin eşi Güllü Önaçan.”
  
  “Bıdıkoğlu Rüştü oğlu Muzaffer Korkmazer.”

  “Şişko İzzet oğlu Kemal Kalender.”

  “Ziya oğlu Avrupalı Yılmaz Efe.”
 
  “Veysel köyünden Şıh Hüseyin oğlu Ziya Bilen.”
     
  “Bolvadinli Derviş Hacı Ayşe Özdil.”

  “Belediye Su Tahsilden Lütfi oğlu A.Kadir Köse.”

  “Emekli Yazı İşleri Müdürü Süleyman oğlu Sait Yaldızkaya” 

  şeklindedir.

  Fatiha isteklerinde ise;
  
  “Dün ben senin gibi idim
  Unutma hüdayı
  Yarın sende benim gibisin
  Oku Fatihayı
    Ahmet Hocaoğlu İbrahim Mazıbaş
    D: 1940     Ö: 17.01.1971”

  “Geçme dua etmeden
  Ey Muhammet ümmeti
  Ölünün diriden ancak
  Bir duadır minneti
    Süleyman oğlu Şükrü İbrik
    D: 1338     Ö: 28.03.1960.”

  “Ne bakarsın taşıma
  Birgün gelecek başına
  Bir Fatiha oku
  Kabir başıma
    Celal kızı Güzide Çil
    D: 15.02.1970     Ö: 16.09.1987.”

  “Ziyaretçi
  Geçme bir Fatiha ihsan etmeden
  Gömülmez kimse
  Günü yetmeden 
    Yusuf Erşahin
    D: 1940     Ö: 11.08.1979.”

 

  “Bugün bana
  Yarın sana
  Okumadan geçme
  Ümmeti müslümana 
    Hikmet eşi Lütfiye Kargın
    D: 1916     Ö: 1976.”

  “Ey Muhammet ümmeti
  Boş geçme bu yoldan
  Bir Fatihadır himmetin
    Mehmet kızı Hatice Barlas
    D: 1316     Ö: 1976.”

  “Bakıp geçme ey Muhammet ümmeti
  Bize bir Fatiha okuyan bulsun cenneti
    Bolvadinli Derviş Hacı Ayşe Özdil
    D: 1891     Ö: 1975.”
  ifadeleri yazılmıştır.

 Emirdağ yöresi mezar taşlarındaki bazı sözlerde; ölenin ağzından, nasıl öldüğü anlatılır:
  
  “Yaşım onyedi iken
  Karaağac’ın yanında
  Motordan düştüm
  Hastaneye gelince
  Kendimden geçtim
   Mustafa oğlu Ceylan Gezer
   D: 1951     Ö: 1968.”
 
 Kimi mezar taşlarında; yine ölenin ağzından, ölenin içindeki çocuk vb. gibi özlemler taşlara yansıtılır.
  
  “Yalan dünya sende arzum varıdı
  Gezmedim dünyada bir evlatınan
   İsa oğlu Şavkı Şevik
   D: 1912     Ö: 1990.”
 
 Askerken, bayram iznine gelen ve ölen birinin mezar taşında şu ifadeler yazılıdır.
  
  “Kıtamdan ayrıldım
  Bayram yapmağa
  Bayrama girdim
  Kara toprağa
   Ali Akgün
   D: 1952     Ö: 1973.”
 Trafik kazası sonucu ölenin mezar taşında,
  “Oğlum vermezdim seni cihana
  Trafik kazası oldu bahane
   İzzet oğlu Ertuğrul Pamuk
   D: 1952     Ö: 1967.”
 
 sözleri yazılırken; bir başka mezar taşındaki yazı, ölenin ağzından “mezarı başında ağlamamayı” öğütler.
  
  “Ey dost
  Adımı okursun başımda
  Söndüm ben genç yaşımda
  Beni rahmetle anın
  Ağlamayın başımda
   Seyfettin – Hatice oğlu Şahin Denizli
   D: 1980     Ö: 1992.”
 
 Bizim çocukluk yıllarımızda; gözüpekliği, mertliği ve cesareti âdeta bir efsane gibi anlatılan, yörede “Yılmaz Efe” lâkabıyla tanınan ve bir cinayet sonucu öldürülen Yılmaz Keskintaş’ın mezar taşında; kendi ağzından yazılan sözler şunlardır:
  
  “Arkamdan vurdular ben de görmedim
  Genç idim gençliğime doymadım
  Tuzak kurmuşlar ben de bilmedim
  Akıbet kadere davetli oldum
   Yılmaz Efe
   Ziya oğlu Avrupalı Yılmaz Keskintaş
   D: 1938     Ö: 1987.”
 
 İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi iken, denizde boğularak ölen Nezih Sezgin’in mezarının üzerinde, mermerden bir kitap sembolü vardır ve üzerinde şu sözler yazılıdır.
  
  “Ben genç idim yaşamaktı muradım
  Hukuk fakültesinde kayıtlı adım talebeydim
  Hayatıma doymadım, akıbet kadere davetli oldum mahir.
  Ben yoğum diye ağlama
  Resmime bak teselli bul
  Canlanır bütün hatıra
  Hayal alemine sarıl
   Nezih.”
 
 Aynı mezar taşında, kız kardeşinin yaktığı ağıttan bir dörtlük de yer almaktadır.
  
  “Hacı baban garip garip ağlıyor
  Bahtsız anan yüreğini dağlıyor
  Bacıların karaları bağlıyor
  Bayramda olsun döngel kardeşim
   Gönül
   Ali oğlu Nezih Sezgin
   D: 1943     Ö: 1967.”
 
 Bazı mezar taşlarındaki sözler, ölenin hayat serüveninin özeti gibidir.
  
  “Sevgili eşim
  Babaların babası
  İnsanlığın örneği
  Silinmeyecek kalplerden
  Bilinmez derde düştün
  Bulunmadı çaresi
  Çok çalıştın gurbette
  Süremedin sefanı
  Ruhun şad
  Mekanın cennet olsun
  Seni unutmayacağız
   Eyüp oğlu Çakır Ömer Çelik
   D: 1934     Ö: 1986.”
 

 Necip Fazıl Kısakürek’in bir şiirinde,
 
  “Minarede ‘ölü var’ diye bir acı selâ…
  Er kişi niyetine saf, saf namaz… ne  âlâ!
  Böyledir de ölüme kimse inanmaz hâlâ!
  Ne tabutu taşıyan, ne de toprağı kazan…”

Dizeleriyle dile getirdiği “inanılması zor olan ölüm”, genç yaşta ölen Ümit Çil’in mezar taşına şöyle yansımıştır.
  
  “Ümitle yaşar bütün insanlar
  Yaşamak ne güzel
  Bildiğin anlar
  Kahpece yok oldun mu
  Ağlar analar
  Bilende ağlar
  Bilmeyende ağlar
  Yazanda ağlar
  Kazanda ağlar Ümit’e
   Mehmet oğlu Ümit Çil
   D: 1960     Ö: 1982.”
 
 Emekli memur olan Mahir Uyar’ın mahalli gazetede şiirleri yayınlanırdı. Mezar taşının her iki yanına ise, aşağıdaki dörtlükler yazılmıştır.
  
  “Şu fani dünyanın fertleri
  Hırslı olma, bitmez dünya dertleri,
  Ecel seli gelir yıkar bentleri
  Ebedi âleme verir tapunu
   
  Koyma çiçekleri görmedim bahar
  Geçti ömrüm soğuk, yağmur, dolu, kar,
  Gelsin münkür nehir sorsunlar hesap
  Sorguya değecek günahım mı var?
   Mahir Uyar
                             D: 1932     Ö: 2003.”
 Türkiye’de yapılan çeşitli şiir yarışmalarında ödüller almış, yayınlanmış şiir kitapları da bulunan şair Fikret Akın; elim bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden ve yanyana yatan babası, annesi, kardeşi ve kardeşinin kızının ortak mezar taşına kendisine ait aşağıdaki şiiri yazdırmıştır.
  
  “Emirdağlarında açan nergizdir,
  Adaçal üstünde güneştir batan,
  Annemiz, babamız, Sarı Cengiz’dir,
  Kızıyla birlikte burada yatan.
   Şükrü Akın, Ayten Akın
   D: 1932     D: 1935
   Cengiz Akın, Şüheda Akın
   D: 1960     D: 1990
   Ö: 24.08.1996.”
 
 Bir mezar taşında, ölenin tuttuğu futbol takımı yazılıdır.
  
  “Gerçek Beşiktaşlı
   Mustafa Yalçınkaya
   D: 1942     Ö: 2004.”
 
 Başka bir mezar taşında ise, “kimseye muhtaç olmama” dileği vardır.
  
  “Dünyayı dolaştım, giymedim başıma tac,
  Ne zengini tok gördüm, ne fakiri aç,
  Allâhım öyle bir fevzi kanaat ver ki,
  Namerde değil, merde de  etme muhtaç.
   Hüseyin Bayrak
   D: 1952     Ö: 1998.”
 
 “Mertlik” üzerine yazılan aşağıdaki söz ise, özdeyiş gibidir.
  
  “Mertlik insanın faziletidir
  Kendisiyle âhirete gider
   Maliye Vergi Memuru Adil Güzle
   D: 1935     Ö: 1977.”

 Sonuç olarak; mezar taşlarımızdaki sözler tarih, sanat tarihi, felsefe, sosyoloji gibi sahaları ilgilendirdiği gibi, Türk Dili ve Edebiyatı, özellikle de Halk Bilimi’ni doğrudan ilgilendirmektedir. Taşlara kazınan bu anlamlı ve ibretli sözler, şiir yüklü metinler; Anadolu’nun en küçük yerleşim birimine kadar gidilerek,  yapılacak geniş bir saha araştırmasıyla derlenmelidir. Dileğimiz, Anadolu’daki mezar taşı sözleriyle Türk Dünyası coğrafyasındaki mezar taşı sözleri arasında mukayeseli daha geniş bir çalışma yapılmasıdır.
                                                                                                                   Ömer Faruk YALDIZKAYA

RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments