Sana ait olmayan, senden olmayan şeylere kalbini bağlamak, yükdür kalbe…
Bir ömür yaşamışsındır da hani, doldurmuşsundur öyle
hiç düşünmeden lüzumsuz şeyleri kendine…
Kalp yüklenmiştir öyle eften püften şeylerle…
Yorgun, bitap düşmüştür; taşımaktan, yüklenmekten dünyanın bin bir türlü derdini…
Naiftir, ince yapılıdır kalp…
Taşımaya gücü yeter mi sandın onca yükü!
Yok yok! Zamanı geldi işte!
Dök şu kalbinin yüklerini dünyanın kucağına da…
Derdin hafiflesin biraz! O nazenin kalbinin yüzü gülsün!…
Bak işte nasıl da kalbin atıyor… Nasıl da arıyor…
Kendine dost olanı… Kendine yar olanı…
Kalbine iyi bak e mi!…
İyi bak ki.. Kalp bu!…
Sevgi öyle bir şeyki, paylaştıkça çoğalan tek şey belkide…
Uğruna en çok şiir yazılan kelime…
En çok şarkı yazılan, beste yapılan…
En ünlü hikayeler aşk ve sevgi üzerine yazılmamışmı?
Leyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem…..
Yunus Emrede aşıktı mesela, Mevlana da aşıktı, sevdalıydı…
Onların aşkı çok başkaydı, yaratana aşıktı onlar…
Hatta cennet bile hafif kalıyordu sevdalarının yanında, bir karşılık olsun istemiyorlardı sevdalarının…
Kimisi Allahın sevgisini kazanmak için, her şeyden vazgeçmişti…
Gözümde ne cennet sevdası ne cehennem korkusu, milletimin imanını selamette görürsem, cehennemde yanmaya razıyım, zira vücudum yanarken, gönlüm gül,
gülistan olur diyordu…
Onlar için Allah sevgisini kalplere yerleştirmeye çalışmak, her şeyin üzerindeydi…
Kendilerine lütfedilen, açılan kapıda gördükleri sırları bizim dilimize çevirerek ateşe koşan kelebekler gibi, bizi ateşten uzaklaştırmaya çalışıyorlardı…
SEVELİM, SEVİLELİM DÜNYA KİMSEYE KALMAZ…
Sevdiğimiz insana sevdiğimizi söyleyelim…
Kıyamette peygamberleri dahi kıskandıracak mertebede bir grup insan geçer, bunların kim olduğunu sorarlar,
”onlar birbirlerini yalnızca Allah rızası için sevenler” denir…
Sonuçta kalp sevmekten yorulmaz…
Aç gönlünü ummanlar gibi olsun…