Cumartesi, Ekim 5, 2024

Bir Aşk Hikayesi

Ne güzeldi değil mi yaşadıklarımız, ne güzeldi.
Artık ne sen, ne de ben bulamayız o günleri.
Bazen düşünüyorum da…
Bende de yanlış şeyler vardı galiba diyorum
İkimiz de kıymetini bilemedik bir şeylerin
Hatırlar mısın akşam olur, mumlarımızı yakardık
Sen kokunu sürerdin, oda sen kokardı.
Olmadık şeylere güler, durup dururken ağlardık
Güzel havalarda sokaklara çıkardık
Bir de kar yağınca kartopu oynardık seninle
Sen iskambil kâğıtlarından fal bakardın
İstediğin çıkmadığında kâğıtları bir daha karadın
Çok kızardın sigara içtiğime
Ve içkime karışırdın, uzun uzun zararlarını anlatırdın bana
Ara sıra rejim yapardın
Tartı bir doğru tartsa bir yanlış tartardı
Yani onunla da anlaşamazdın
Komşunun çocukları vardı, bizim kızla oynarlardı.
Çocuk bahçesine giderdiniz, ben televizyonda maça bakardım,
Ara sıra arkadaşlar gelir, sohbet ederdik
Şundan bundan konuşurduk işte
Benim askerlik hatıraların senin doğum hikâyelerin bitmezdi
İlk tanıştığımız günü hatırlar, gülerdik
Sen bana üstümde ne vardı diye sorardın
Ben de her seferinde hatırlamazdım, şimdi hatırlıyorum.
Kırmızı bir kazak, siyah bir etek, siyah çoraplar, kırmızı pabuçların
Ve bir perşembe günü saat 2’yi 4 geçiyordu.
İkimiz de önümüze bakmamıştık, çarpıştık önce
Sen “Pardon.” dedin, sonra ben yere düşen kitaplarını topladım
Göz göze geldik ve başladık
Film gibi yani
Son mektubunu dün aldım, teşekkür ederim
Ben sana yazmıştım. “Grip salgını var.” Demiştim
Bak yine gribe yakalanmışsın
Neyse geçmiş olsun.
Buralarda hava soğuk ama hasta falan değilim
Bu gözlüklerle başım dertte
Hayat işte yuvarlanıp gidiyoruz.
Hepinizi çok özledim

KARISI…

Ne iğrençti değil mi yaşadıklarımız, ne iğrençti…
Artık ne sen ne de ben bulamayız o kavgaları
Bazen düşünüyorum da senin gibi bir kazmayla nasıl evlenmişim?
Bilemedin benim kıymetimi
Hatırlar mısın? Akşam olur, elimde merdaneyle seni beklerdim kapıda
Işıkları kapatıp mumları söndürürdüm.
Sen içki kokardın, oda soğan kokardı
Olmadık şeylere güler kafana merdaneyi yiyince ağlardın
Güzel havalarda beni gezdirmezdin.
Bir de kar yağınca bana odun, kömür taşıtırdın
Sen at yarışı oynardın, altılıyı tutturamayınca beni döverdin.
Çok kızardım burnunu karıştırmana
Ve içkine karışırdım, çünkü leş leş kokardın.
Uzun uzun zararlarını anlatırdım sana, anlamazdın
Ara sıra rejim yapardın, koca göbeğin bir türlü erimezdi
Tartıyla bile anlaşamazdın
Komşunun çocukları vardı, onları da döverdin
Meyhaneye giderdin
Ben yine merdaneyle evde beklerdim
Ara sıra arkadaşlarımız gelir sohbet ederdik
Sen yine densiz densiz konuşurdun
Benim dayak anılarım, senin içki muhabbetin hiç bitmezdi.
İlk tanıştığımız günü hatırlar, ağlardık
Sen bana üstümde ne vardı diye sorardın
Üstündeki iğrenç kıyafeti hiç unutur muyum?
Yeşil bir kazak, kırmızı bir pantolon
Mor bir çorap, sarı molaris sandaletleri
Ve Mayısın 13’ü
Sen yine sarhoşluktan önünü görmüyordun
Bana çarpmıştın
Her zamanki kabalığınla bir pardon bile demedin
Göz göze geldik ve işte o iğrenç an
Korku filmi gibi yani
Son mektubunu şimdi aldım. Sağ ol
Ben sana demiştim, uyuz salgını var diye
Bak yine uyuza yakalanmışsın
Neyse, hadi geçmiş olsun
Buralarda uyuz var ama ben yakalanmadım
Çünkü sen yoksun
Senin hatıralarınla başım dertte
Hayat yeni güzelleşti
İyi ki yoksun!!!

RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments