Pazar, Ekim 6, 2024

Servetin Hesabı

Bir şehrin en zengini öldüğünde, tellallar sokaklara dökülüp;
“Ey ahali”, diye bağırmışlar.
“Biliyorsunuz Veli Efendi öldü. Bir vasiyeti var.
Ahiret hayatına alışabilmek için, kendisine bir günlük yardımcı arıyor.

Kim ki, mezardaki ilk gecesini onunla beraber girerse, Veli Efendiye ait servetin yarışı kendisine verilecektir. Ey ahali, duyduk duymadık demeyin….

Tellalların bütün çabasına rağmen kimse bu parlak, fakat korkulu vasiyete kulak vermemiş. Ama sonunda, şehrin en fakir sırt hamallarından birisi çıkmış ortaya. Adamcağız bakmış ki, hayatta zaten sırtındaki küfesinden ve ipinden başka bir şey yok. O halde “hamal olarak yatıp, ertesi sabah zengin olarak kalkarım” diyerek razı olmuş… Genişçe bir mezara, iyice kefenlenen zengini ve yanına hamalı yatırmışlar. Az sonra sual melekleri gelmiş “İkisi de bize emanet” diye konuşmuşlar. “Zengin nasıl olsa kalacak, şu hamaldan başlayalım.”

Sormuşlar

– “Dünyada malin mülkün var mıydı?”

– “Alay etmeyin” demiş, hamal. “Sırtımdaki küfeden ve ipten başka hiçbir şeyim olmadığını siz de bilirsiniz.”

– “Peki diye eklemiş melekler, “o ipi ne karşılığında aldın?

Sonra küfeyi ne is gördün de nasıl elde ettin?”

Anlatmış hamalcağız.

– “Beş kişinin malını 10 kurusa taşıdım. İkisini yedim, Sekizini sakladım. Ertesi gün de ayni isleri yaptım. Yemedim içmedim, ucuza taşıdım ve bunları aldım.”

– Melekler

– Çık demişler, çık… Olmadı…. Hasan Efendiden aldığın para, hak ettiğinden çok düşük. Biz ondan bunun hesabini soracağız. Mehmet Efendiyle de ucuza anlaşmış ve ucuza taşımışsın….”

– İyi ama diye cevaplamış hamal, hak ettiğim parayı isteseydim bana taşıttırmazdı. Taşıttırmayınca da aç kalırdım…”

– “O bizim isimiz” demiş melekler, “nasıl olsa buraya o da gelecek. Biz senin adına ona sorarız.”

Melekler, hamal’ı sıkıştırmaya devam etmiş.

– “Söyle bakalım, aldığın paranın kaçını yedin, kaçını sakladın?”

– “On kuruş aldı isem, yarısını sakladım… iki kuruş aldı isem, bir kurusunu biriktirdim…”

– “Çık” demiş melekler… “Yine olmadı, hem ucuza taşımışsın, hem de gıdandan kesmişsin… Yani sen, kendi nefsine zulmetmişsin… Nefsine zulmetmek de günahtır, bilmez misin?…”

– Hamalcağız ne cevap vereceğini düşünüp ecel terleri dökerken, sabah olmuş. Açılan mezardan yukarıya bir bakmış ki, bütün millet orada… Kadı Efendi ve şehrin mehter takimi da kendisini bekliyor. Bir kıyamet ki sormayın.”Kutlu olsun” demişler… “Bu gece kimsenin yapamayacağı bir isi başardın ama bak artik zengin oldun.”

– “Yooo”, diye bağırmış hamal.
“İstemem, sizin olsun…
Ben, bir iple küfenin hesabını sabaha kadar veremedim, Ya o kadar servetim olsaydı ne yapardım?

Dostluğu,insanlığı unutup,para hırsı ile tutuşanlar,yetim hakkı,devlet malı,millet malı demeden çalıp çırpanlara ne demeli?

RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments