Bir zamanlar dünyanın dümdüz olduğu sanılıyordu, yuvarlak olduğunu anlayasıya ve anlatasıya kadar akla kara seçildi.
Şu an bize ters gelen, ya da yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler ileride daha farklı görünebilir.
Zamanla düşüncelerimiz de dünya görüşümüz de değişebilir.
Her gün yepyeni şeyler öğreniyoruz.
Bildiğimiz şeyler bilmediklerimizin yanında denizde kum tanesi kadar örneğini de verebiliriz.
***
Bilim şüphe gerektiriyor…
Tüm ihtimalleri düşünmek zorundayız.
Başarılı çalışmalar, büyük emekler karşılığında gerçekleşiyor.
Şansa inanırım ama hiç bir basari tesadüfi olamaz!
Atılan bir iddiaya veya bilinmeyen bir konuya körü körüne inanmak kadar yanlış bir şey olabilir mi ?
***
İnsanları gruplara ayırmak istediğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor;
Alimler, çok zeki ve bilgili insanlar, normal insanlar, geri zekalılar ve de hiçbir şey bilmeyip de her şeyi bildiğini sanan ukala dangalaklar…
En az hoşa giden insanların da en son kategorideki insanlar olduğu kanısındayım.
Bu gruptaki insanların sayısı toplumumuzda hiç de küçümsenecek gibi değil kanımca.
Bir toplumda o grubun artması da eğitim seviyesine bağlı.
Her şeyin başının eğitim olduğunu hepimiz kabul ederiz ama nedense bazı gerçekleri de görmezlikten geliriz.
***
Kendimizi yetiştirebilmemiz için okumamız gerekiyor, gazete, kitap, dergi, siteler…
Dünyada neler olup bittiğini bilmek bizim de hakkımız.
Ne olursa olsun, yeter ki OKUYALIM.
Okuyalım ki iştahımız açılsın.
Okuyalım ki kalitemiz artsın.
Hiçbir şey bilmeyip de her şeyi bilenler kategorisine girmeyelim.
El alem çıktı aya, biz kaldık yine yaya misali !
Körü körüne EVET ya da HAYIR kavgası yapacağımıza, Allah aşkına, lütfen OKUYALIM…
Birgül Kapaklıkaya (c)
Brüksel, 31.08.2010