Sonbahar yine geldi…
Bizim buralarda havalar hiç de iç açıcı değil.
Güneş kendini biraz gösterip hemen kaçıveriyor.
Soğuk…
***
Türkiye´den veya sıcak ülkelerden tatilden dönen herkes geldiğine pişman oluyor sanki.
Tatile gidemeyenler de bir an önce, ilk fırsatta gitmeyi düşünüyor.
Belçika gibi bir ülkede yaşayan, çalışan, çalışmayan herkesin tatile ihtiyacı var kanımca.
Herkesin güneşe ihtiyacı var.
Güneşten başka en önemli ihtiyacımız ise "sevgi" şüphesiz.
Hem güneşsiz hem de sevgisiz kalanların vay haline!
***
Ruhsal bunalımların en fazla olduğu ülkelerden birisi Belçika.
Demek oluyor ki bizim bu ülkede daha çok birlik ve beraberliğe, dayanışmaya ve sevgiye ihtiyacımız var.
Beni üzen en önemli konulardan birisi ise, pek çoğumuzun güçlü bir maddiyat rüzgarına hatta fırtınaya kapılmış gidiyor olması.
Fırtına bize ailemizi, çocuklarımızı özel hayatımızı unutturuyor.
Sevgisiz büyüyen çocuklar ruh sağlığı bozuk yetişiyor, ruh sağlığı bozuk olan insanlar da hata üzerine hata yapıyorlar.
İnsanlık suçları artıyor, yaşamak zorlaşıyor, insanlar birbirinden kopuyor, felakete doğru gidiyoruz…
Özellikle de biz anneler, çocuklarımıza mutlaka zaman ayırmamız gerekiyor.
Onların bizlere ihtiyacı var, insanlığın da onlara…
Bizlerin sağlıklı bir toplumda yaşamaya ihtiyacımız var.
Hepimizin birbirimize ihtiyacı var.
Başka bir deyişle biz birbirimize muhtacız…
***
Öyleyse birbirimize sevgiyle, saygıyla yaklaşmayı, yardım etmeyi, birlik ve beraberlik ruhu ile çalışmayı prensip edinmemiz sağlıklı bir yaşam için şart değil mi?
Artık kendimize gelsek…
Birbirimizin açığını arayacağımıza, haksız rekabetler yaratacağımıza, omuz omuza, sevgiyle mutlu bir yaşama doğru ilerlesek bizim için daha hayırlı olmaz mı?
Ya samimiyet?
Bu kelimenin, düşündüklerimiz, yaptıklarımız kısacası hayatımızdaki yeri hiç aklımıza geliyor mu?
***
Sevgiyle açan çiçekler bir başka kokar,
Sevgiyle doğan güneş bir başka ışıldar,
Sevgiyle hayat bir başka yaşanır.
Sevgiyle kalın…
Birgül Kapaklıkaya (c)
Brüksel, 15.10.2010