Artık doğrusunu yapalım. Niçin yanlış olduğunu anlatmak çok uzun zaman aldı. Bildiğin en gerçek sözü yaz. Fotoğrafı çek. Yaşamı yeniden yaz… Sana bahşedilmiş olan doğurmak gibi doğ yeniden…
İnsanın kendine inanması, bir şeye söz verme yeteneğinin koşuludur.
İçinde bu inancı bulduğu en ilkel biçim annenin yeni doğmuş bebeğine, onun yaşayacağına, büyüyeceğine ve konuşacağına duyduğu inançtır.
İşte bu bebek yaşamındaki önemli kişilerin eşitlik, doğruluk ve sevgi ilkeleri tarafından yönetilen bir toplumsal düzen kurma gücünde olabilecekleri düşününe dayanır.
Birey kendi güç ve kuvvetinden vazgeçtiğinde cinsiyet olarak algılanmıştır.
Sokrates der ki, kötülüğün kaynağı, insanın doğal yapısı olmayıp, bilgisizliğidir.
Asıl engel nedir? Kendi önemsizliğine inanan, bunu bir şekilde kabul etmiş olmaktır!
İnsanlık onuru, insanın gücü, insanın doğal iyiliği ve kendine saygıyı kabul etmesi bütünün büyük ve önde olan unsurları olmalı iken… İnsanlık tarihinde yanılmış ve yanıltmış bir algı düzenine yerleştirmiştir kadını…
Barış oradan gelir. Sukunet oradan. Paylaşmak oradan. Aşk oradan. Sabır oradan. Değer oradan. Hoşgörü oradan gelir… Kendine gösterdiğin saygıdır bu ve yüceltecektir seni…
O saygı ki, çatışmadan, işbirliği ile kimse yaralanmadan var olabilmenin esası ve duruşunu inandığı gayeye doğru eğilmez ve bükülmez kılar.
Buradaki işimizi hep birlikte tutup yüceltmemiz gerekiyor. Vazgeçmediği ve bunu yaşamındaki önemli kişilerin kabul ettiği ana kadar. Bu utanç daha fazla mayalanmasın… İnsanlık tarihini daha fazla utandırmayalım.
Sakine Aştiyani'ye şaşırmayalım…
Şekli farklı ancak yaşananlar daha doğulur doğulmaz cinsiyetle biçimlendirilip, giydirilmesin hiçbirimize….
Yeterince ve kesin çizgilerle reddetme haklarımızı iyi öğrenelim. Pozitif ayrımcılığın güçlenmesine katışalım.
Söyleyelim hep ve bir ağızdan…
Reddediyoruz…
Aynı iş yerinde aynı işi yapıp düşük ücret almayı. Aynı işi üretip terfi söz konusu olunca geride kalmayı. Aynı kazancı sağlayıp, tüm ev problemlerine de yetiştikten sonra hesaba alınmamayı. Karar verme organlarında yer alamamayı. Üzerimizden, cinsiyetimizden değil bireyliğimizden yaklaşılmamayı… İnsanlar arasında var olan haksızlıklar – insan hakları mahkemelerinde görülürken hala cinsiyet ayırımcılığının devam ettiği bir dünyada yaşamayı…
Kendi güç ve kuvvetimizden hiçbir zaman vazgeçmeyelim. Dünyaya getirdiğiniz bebeğinize seni yaşatacağım sözünü verdiğiniz gibi verin sözünüzü kendinize.
Söz verin kendinize.
Günlük yaşamınızda bu ideale bağlı kalacağınıza söz verin. Göreceksiniz ki işinizde, evinizde ve semtinizde daha tüm toplumda bütün iletişimlerde çok daha iyi sonuçlara gideceğiz…
Vazgeçme. Yaşamındaki önemli kişilerin seni “birey” olarak kabul ettiği ana kadar.
13.10.2010
Sibel Kumsal Erenoğlu
Kadının Sesi Gazetesi