Bu yazımı bazı televizyon kanallarında yapılan dizilerden esinlenerek kaleme aldım. Atalarımızın ihtiraslı, şehvet düşkünü, barbar olduğunun izlenimini vermek için çoğu yabancı yazar romanlarından alıntı yapılarak kotarılıp her gün önümüze koyuyorlar.
Birçok araştırmacının ve çoğu tarihi belgelerin Atalarımızın ne kadar liyakatli ve dürüst olduklarını dile getiriyor.
Örneğin: Fatih Sultan Mehmet Han’ın bir vatandaşla davası görülürken, Fatih farklı bir yere oturmak istemesi üzerine; kadı’nın Fatih’i suçlu yerine oturtması ve şikâyet eden kişinin haklı çıkması esnasında, Fatih’in hükümdar olduğu için farklı muamele görmemesi… Ve bu olayı adaletli bir şekilde kadı’nın sona erdirmesinde Fatih: ‘’eğer bana hükümdarım diye farklı muamele yapıp haklı çıkarsaydın, bu kılıçla kafanı uçuracaktım’’ kadı’ya söylemesi. Kadı’nın da Fatih’e eğer benden farklı muamele görmeni isteseydim (kürsünün altındaki topuzu çıkararak) bu topuzu kafana vuracaktım söylemesi ne kadar manalı.
Gelelim diğer padişahımız Kanuni Sultan Süleyman’a: 6 Kasım 1494 de Trabzon’da doğmuş, annesi Hafsa Sultan’dır. 15 Yaşına kadar Trabzon’da yaşamış ve en önemlisi Eğitimini Trabzon’da almış. Fıkıh, Kelam, Arapça, Farsça, Fransızca, Edebiyat… gibi dersler almıştır. 15 Yaşında Karahisar Sancakbey’i sonra Bolu Sancakbey’i sonra Kefe, sonra İstanbul Kaymakamlığı, sonra Saruhan (1513) Sancakbeyli’ği, babası ölünce 1520 yılında padişah oldu. 1520-1566 yılları arasında 46 yıllık padişahlık yaptı. 13 kere sefere çıktı. 10 seferi Avrupa, 3 seferi Doğu tarafına. Zigetvar Seferinde öldü. Cenazesi İstanbul’a getirildi.
Batılıların hiç kimseye vermedikleri ’’Magnificent’’‘’Muhteşem’’ ünvanını alan, yaptığı kanunlarla
’’KANUNİ’’ diye anılan, dünyanın yetiştirdiği en büyük devlet adamlarından biri olan Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman, aynı zamanda yazdığı 3000 e yakın şiiri nedeni ile ’’Muhibbi’’ diye bilinmektedir. Kılıcında Trabzon anısına ‘’hamsi’’ kabartması vardır. Babası 22 yıl Trabzon valiliği yapan, aynı zamanda şair olan Yavuz Sultan Selim ve 15 yaşına kadar Trabzon’da yaşayan Kanuni ’’Dünyada her kim padişahım imdat diye bağırırsa ben onun padişahıyım’’ söylemiştir. Kanuni’nin şiirlerinden birkaç dize örnek verirsek,
Şimdi Muhibbi bir saneme bağlı bendedür
Baş eğmeyen kimseye sultan olan güzel
(Kimseye baş eğmeyen, sultan olan Muhibbi’nin)
(Gönlü şimdi bir güzele bağlı köle olmuştur )
Başka bir şiirinde Allah ve Peygamber aşkı ana konusudur
Bize farz olmuş iken olmamız İslama zahir
Nice bir oturalum bunca günahı çekelum
(İslam dinine arka çıkmak ve yardımcı olmak bize Allahın emri olarak farz olmuşken, Allah yolunda cihad etmeyip oturarak nasıl bunun günahını çekelim?
Çok sıkı terbiye içerisinde yetişen, Allahtan korkup kuldan utanan bu gibi insanlara taş atmak niye? İnsanlar beşirdir, hataları olabilir. Kimse melek değildir, yaşanmışlar geçmişte kalmıştır, herkesin günahı, vebali kendine…
Halbuki Avrupa milletlerine bir göz attığımızda; onların geçmişinde çok büyük kıyımlar, adaletsizlikler var. Daha birkaç asır geriye baktığımızda tuvalet fikrini bilmiyorlardı. Saray kapılarının arkalarında oturakla tuvalet ihtiyaçlarını görüyorlardı. Pis kokudan saraylara girilemiyormuş. Parfümler bulunmuş, kullanılmaya başlanınca bir nebze olsun pis kokunun önüne geçilmiş. İtalya’da oturaklar pencereden aşağıya dökülürmüş, millet pencere altlarına yaklaşamazmış.
Avrupa’da gerek iç savaşlarda ve gerek tarikat savaşlarında ve gerek Cizvit mahkemelerinde birçok masumların kafaları giyotin ile vuruldu. Afrika’dan getirdikleri zenci kölelerin kıçlarına dinamit koyarak partilerde zevk için patlattıkları bilinmektedir. Ve zencileri güçsüz bıraktıkları gibi aç bırakılan Afrika’lıların bir dilim ekmeğe dinlerini değiştirmelerine zorlanarak Hıristiyan yapılmaları… Köle pazarlarında zencileri Amerika’ya ve diğer yerlere satmaları dile getirilir.
Amerika’nın keşfiyle Avrupa’nın hapishane kaçkınları, katilleri, hırsızları, ahlaksızlarının topluca Amerika’ya sevkiyle, altın arama maceralarının olduğu ve buradaki ’’kızılderili’’ insanları soykırıma tabi tutmalarıyla yüzleşmeleri gerekir. Amerika’daki zenciler insanlık dışı yapılan muamelelere ne diyelim? Vietnam’daki insanlık suçları ve Guatemala Hapishanelerini mi dile getirelim. İsrail’deki vahşete ne diyelim? Dünyanın gözüne baka baka hem soykırım yapıyor, hem de işgaline devam ederek bütün Müslümanların kutsal saydığı Kudüs’deki Mescid-i Aksa kutsal mabedi işgaline ne söylemeli? Rusların Çeçenlere ve Ahıskalılara, Afganlılara zulümlerini mi…
Yunanlıların geçmişteki yaşanmış adaletsizliklerini mi dile getirelim? Bosna’da ki 100 000 Boşnağın ölümüne mi yanalım?
Bu milletlerin geçmişine baktığımızda her birinin tutacak yerleri yok, hep koku geliyor. Fakat vatandaşlarının çoğu atalarına sahip çıkıyorlar.
Ama biz? Her zaman atalarımıza küfür etmeyi bir ilericilik ve Avrupalılaşma kabul ediyoruz. Osmanlı okulları Mustafa Kemal, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ve daha birçok komutan yetiştirdi. Cumhuriyet okulları bunlara benzer bir kişi daha yetiştirmedi.
600 yıllık bir tarihi silemezsiniz. Geçmişine sahi çıkmayanın geleceği olamaz.
Şamil Horuluoğlu
Araştırmacı-Yazar
STDM Yön Kurulu Üyesi