Önyargı katı bir düşünce şeklidir. Olayları analiz eder iken içinde bulunduğunuz ideolojik düşünceye körü körüne bağlı olup, kusurlarını görmezden gelip, o düşünce dışındaki her türlü düşünceye karşı öznel yaklaşmaktır.
Hali ile çoğu analizler, tespitler yanlış olur. Hatta topluluk içinde bölünmelere, düşmanlıklara sebep olur. Bu yüzden önyargıları kırmak, yok etmek çok önemlidir.
Hayatımızın her anında önyargılı kişiler ile karşılaşırız. Aslında ülkemizde herkesin önyargılı yetiştirildiğini düşünüyorum. Siyasi veya dini fark etmez, illa bir konuda önyargılı oluyoruz. Bunun kasıtlı yapıldığı kesin.
Ülkemizin içinde ve dışında, toplumumuzu bölmek isteyen bazı kesimler bizlerin bu şekilde yetiştirilmesini sağladılar. Taraflara ayrılarak birbirimizi zararlı görür olduk. Daha geçen haftalarda bir hanım ile bu önyargılılığı yüzünden tartıştım. Bir türlü anlamak, kabul etmek istemedi, yazık.
Bugün, dünya’da önyargı hastalığı ile kavruluyor. Norveçli teröristin sahip olduğu önyargının sonucu olarak ortaya çıkan ırkçılığın meyvelerini hepimiz gördük. Batı medyası, saldırıyı hemen
”İslami terör” olarak duyurdu ama böyle bir açıklama yoktu. Fakat nasıl olsa bu tarz saldırıları yapsa yapsa Müslümanlar yapardı. Aynı şekilde Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde olan patlamanın sonucunda din adamlarının ve bazı insanların sergilediği tavır önyargının sonucudur.
Bu yüzden kurulan “önyargı tuzağını” bozup, ortama barış ve dostluğun sahip olması gerekmektedir. İlla ki dini ve siyasi fikirlerimiz aynı yönde olmaz ama bu bizim birbirimize karşı önyargılı hareket etmemizi gerektirmez. Fakat Einstein’ın dediği gibi: "İnsanların önyargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur."
Ayça Mutlucan
STDM Yön Kur Üyesi