Cumartesi, Aralık 21, 2024

Liderlik

“İyi bir yöneticinin ekibine güvenmesi gerekir, tek başına karar veren yöneticinin aşiret reisinden farkı yoktur. Her ekibin bir başı vardır, ancak başı baş yapan ekiptir.”
Üst düzey yöneticinin biri balonla şehir turu atmak istemiş. Ancak elindeki pusulayı yere düşürünce ne yapacağını bilemeyip, balonu yüksek binalara doğru yönlendirmiş. Gökdelenin birinin üzerinde düşünceye dalmış manzarayı seyreden birisini görünce ona yaklaşmış. Ben neredeyim? diye sormuş. 50 metre yukarıda bir balonun içindesin cevabını almış. Aldığı cevap karşısında canı sıkılmış ve “Sen mühendis olmalısın” diye karşılık vermiş. Bunun üzerine “Evet nereden bildin?” karşılığını almış. Üst düzey yönetici; “Söylediklerinin hepsi doğru ancak hiçbir işe yaramıyor” demiş. Bu kez mühendisin canı sıkılmış ve “Sen de yönetici olmalısın” demiş. Yönetici, “Evet nereden bildin? diye sorunca; mühendis, “50 metre yukarıda bir balonun içinde çaresiz ve berbat bir durumdasın ancak suçu bana buluyorsun” diye cevap vermiş.

Önce bir konuyu netleştirelim. Lider farklı kişidir, idareci farklı.
Liderlikte diğer yönetimsel beceriler yanında kabiliyet ve karakter uygunluğu da gerekir, idarecilikte sadece mevzuat yeterlidir.

Lider örgütü etkisiyle yönlendirir, idareci örgütü yetkisiyle zapt etme çabasındadır.

Liderlikte doğal meziyetler daha baskındır, idarecide yapay beceriler kazanılmaya çalışılır.

Lider, örgüt dağılsa ve aralarından birini seçseler yine en ciddi adaydır; idarecinin görevi elinden alınsa örgüt içinde barınması bile zordur.

Lider işgal ettiği göreve değer katar, idareci hemen hemen tüm gücünü görevinden alır.

Liderlerle yöneticiler arasındaki fark, içinde bulunduğu koşullara hakim olanlarla ona teslim olanlar arasındaki fark gibidir.”
Lider, çalışanlara güven duyar, onlara saygı gösterir, onların düşüncelerini, duygularını ifade etmelerini destekler. Çalışanların konforunu, iyiliğini, statüsünü ve doyumunu gözetir. Tüm çalışanlara kendi eşitiymiş gibi davranır, onlara dostça yaklaşır.
Klasik yöneticilerin en belirgin özelliklerinden biri, ortada nahoş bir durum varsa suçu başkalarına atmalarıdır. Üstlerine, sisteme, astlarına vs.” Kabahat altın samur olmuş, kimse üzerine almamış.”

İki kurbağa derin bir yoğurt kâsesinin içine düşerler. Kurbağalardan biri sıçrayarak kâseden kurtulamayacağını düşünür. Ölümünü geciktirerek acısını arttırmaktansa, hemen ölmeyi daha akıllıca bulur. Çırpınmayı bırakır, boğularak ölür.

Diğer kurbağa mutlaka bir kurtuluş yolunun var olduğunu düşünür. O anda yapabileceği tek şey çırpınmaktır. Gücü tükeninceye dek çırpınmaya devam eder. Sonunda ayaklarının altında tereyağından bir adacık oluşur. Üzerine çıkarak kurtulur.

Liderlik Değil, İdarecilik Yapanları Nasıl Tanırsınız? 
 
* İdareci "durumu idare etmek" taraflısıdır. Denge politikası izler. İdare maslahat (ortalığı yatıştırma) politikasını çok iyi yürütür.

* İdarecinin görüş ufku, üç ayı pek aşmaz. Kronik sorunlara kısa vadeli ve geçici çözümler bulmakta ustadır.

* Göreve geldiği günün üzerinden aylar geçse de idareci, hep bahane ve mazeret üretir. “Enkaz devraldım” diyerek geçmişteki idarecileri suçlar.

* O, sloganlardan, sembollerden, geçmişteki karizmasının kırıntılarından medet umar.

* İdareci, protokol ve seremoniye çok önem verir. Makamında kalmak için politika üretmek yerine, yukarıdakilere politika yapmayı tercih eder.

* İdareci konuşmayı sever, kadrosuna konferans çekmekten hoşlanır.

* İdareci için "emir demiri keser" . O demokrasiden çok hiyerarşinin erdemine inanır. İnsanları, makinenin bir dişlisi gibi görür. Kapısı, elemanlarına, beyni başkalarının görüş ve eleştirilerine kapalıdır. Bina ve makine yatırımlarında cömert, insana yatırımda ise pintidir.

* İdareci, gücünü bilgisi ve performansından değil, makamından ve oturduğu koltuktan alır.

* Strateji tespiti ve planlama gibi işleri bir zaman kaybı olarak gören idareci geçmiş uygulamaları aynen devam ettirir.

* İdarecinin başında bulunduğu kurumlarda “Böyle gelmiş, böyle gider” sözü hep geçerlidir.

Değişimin getirdiği sorunları görmezden gelen bir idarecinin başında bulunduğu kurum zamanla erir. Günün görevlerinin ihmal edilmesinin sonu ise küçülmek ve yok almaktır…
 .

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments