Tv yi açıyorum. Bir grup insan tartışıyor, aralarında din adamları ve bilim adamları var, araştırmacılar var. Dikkatimi çeken hepsi ilk defa aynı şeyi söylüyor, fizik ve metafiziği birleştiriyorlar.Düşünüyorum: Olması gereken buydu, tam benlik…!
Kendimi bildim bileli, gizemli, sırlı, mistik olaylara karşı önleyemediğim bir ilgim olmuştur. Son zamanlarda (burcumda yol alan Satürn etkisinden midir bilinmez) bu durum iyice tavan yapmış durumda. Zamanımın çoğunu derin düşüncelere dalmak ve “üstad” ların yazdığı, Arapça kelimelerin hüküm sürdüğü makaleleri, beynimde süzüp hazmetmeye çalışmakla geçiriyorum. Ha bu tefekkür ve bulduğu her aralıktan içeri girmeye çalışan meraklı hallerimden kazandığım ne oldu derseniz ? -dingin ruhumu saymazsak eğer-Kesinlikle elle tutulur bir şey yok, düşündüğüm kafa yorduğum sorular hakkında beynimde tek kıvılcım çakmadı.
“Farkındalık” … Kişiyi başarıya götüren en net kelime. Yaşadığının, yaptığının, ya da yapamadığının farkında olmak.
Kendime en çok sorduğum soru ; ben neyin peşindeyim, neyin peşinden koşuyorum,ilgimi ne çekiyor, hayatımın amacı ne? Dünyaya neden gönderildim? Bu sorular benden çok daha önce ve ya çok daha sonra ama her insan tarafından mutlaka bir dönem sorgulanmış rutin sorular. Burada problem yok. Derinliklerde bir yerde yaptığım anlaşmayı bilmekle birlikte, asıl amacımı bir türlü hatırlamıyorum. Daha doğrusu ne yaptığımı, nasıl yaşamak istediğimi biliyor, buna göre hareket ediyorum ama içimdeki ses – ya asıl görevini ihmal ediyorsan diye dürten– beni bir türlü rahat bırakmıyor. Herkes mi böyle , hızla içine çekilmekte olduğumuz foton kuşağının insanlar üzerindeki genel bir etkisi midir diye sağa sola sorular soruyorum. Konuştuğum insanların nerdeyse tamamının böyle bir tasası yok. Onlar sıradan hayatlarına her gün aynı şekilde devam ediyorlar ve bunun için endişelenmiyorlar. Yok yok, ya onlar normal değil, ya da ben. İnsan sınavlarını bilmeden boş boş yaşar mı? Buradaki sınavları veremezsen, bir üst sınıfa atlayamazsın.Burada harcadığın ortalama 60 bilemedin 70 yıl boşa gider.Beni daha da endişelendiren, sınavlarını verememen durumunda sınıf tekrarı yapmak ya da daha kötüsü yok edilmek fikri…Benim için varoluş ,sayısını bilmediğim levellerden oluşan zevkli bir oyundan ibaret ve ben henüz ilk bölümlerdeyim.Bu bölümü oynamaktan büyük keyif alıyorum,ve sonraki bölümlere geçmek için de sabırsızlanıyorum.Diğer yaşam formlarını acayip merak ediyorum( diğer boyutlar)Kendimle ilgili en farkında olduğum şeyse her levelin tadını çıkararak oynayabilmek isteğim. Mutlaka level atlamalıyım! Evet, evet mutlaka! ( aynı bölümü oynayıp durmak çok sıkıcı)
Belki de ben bu yüzden buradayımdır.Sadece oyun oynamak için.Her ne kadar kulağa çok boş gibi geliyorsa da kendin için yaşamak, hayatı ancak bir oyun kadar ciddiye almak bu dünya üzerinde yapılacak en akıllıca şey.İşin garibi bu gerçeği küçük yaşlarımdan beri biliyorum ama dile getirmem şu mistik konulara girişimle birlikte oluyor.Okuduklarım beni doğruyu yaptığım konusunda destekliyor. Evet amacımı, görevimi henüz keşfedemedim ama üst levellere gitmek için kullanmak istediğim yoldan eminim. Daha doğrusu artık FARKINDAYIM.
İçimden bir ses , ilerde amacımın da farkında olacağımı söylüyor. Belki görevimi bulmam için daha fazla ve farklı olaylar yaşamam, yol kat etmem gerekiyordur. Kim bilir; belki de bir gün– ben artık sorgulamazken- kendiliğinden (zamanı geldiğinde) gözlerimin önüne serilecektir.
Ancak yine de takip ettiğim yolun beni ulaştıracağı nokta konusuna gelince , sanki orası biraz sakat.Bir türlü emin olamıyorum.Zaten bu yazının yazılış sebebi de bu.Fena halde yanılıyor da olabilirim.Üst levellere çıkmak yerine aralarda bir yerlerde de kalabilirim. Yaaaa işte bütün dertlerimiz bittiii , işimiz gücümüz buuu! Yine endişeleniyorum bak, kaygı düzeyim tavanda.Hatta şu saniye hissettiğime göre ben ya arafta kalacağım , ya da helak olacağım, EYVAH! …)
( Pınar Sibel SOLMAZ )