Çanakkale, Satılmış Oğullarından Mustafa Oğlu Ali ve Hektor
Makaleye konu olan mevzu geçen dönem Kültür Bakanlarımızdan Sayın Günay’ın Çanakkale Boğazı’na Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde Corcovado tepesindeki “Kurtarıcı İsa” heykeli gibi devasa nitelikte bir Hektor anıtı yaptırılması fikrini ortaya atmasıdır. Bu fikir ulusal basında bir hayli tartışılmıştır. Tepki gösterenlerin yanında destekleyenler de çıkmıştır.
Kültür Bakanına göre Hektor :‘’ Çanakkale Destanı’nın ilk halkasıdır. Anadolu savunmasının simgesidir. Çanakkale Müdafaasının ilk destansı isimlerinden birisidir. Şehitlik destanının ilk başlangıç noktasıdır. Onu bir savaşçı olarak değil, Anadolu’yu savunan bir yurtsever olarak, bu toprakların bir fedaisi ve heykeli dikilmesi gereken birisidir.’’
Hektor , Yunan Mitolojisinde Truva Savaşlarının ‘’efsane komutanı’’ , kimine göre Anadolunun ‘’ilk isyancısı’’,kimine göre de ‘’olmayan bir savaşın mitolojik kahramanı’’dır. Belki de Sayın Bakanın dediği gibi Hektor hak üzerine bir ‘’kahramandır’’ . Haçlı zihniyetinin insanımız üzerinde bıraktığı etkilerinden dolayı bu meseleye yabancı kalmış ya da tarihi ön yargı ile bakıyor olabiliriz.
Emirdağ’ın İkizce köyünden Satılmış Oğullarından Mustafa Oğlu Ali ise Çanakkale Savaşlarında şehit düşen en küçük Mehmetçiğimizdir. 1902 Emirdağ doğumlu Ali 13 Ekim 1915´te Kitre Muharebesi’nde şehit düşmüştür. Şehit olduğunda 13 yaşındadır. Şu ana kadar yapılan arşiv çalışmalarında ‘’Çanakkale Savaşlarının en küçük çocuk şehidi’’ gözükmektedir.
Bu iki kahramanın ortak yanları Anadolulu olmaları ve Çanakkale ile geçmişlerinin bulunmasıdır. Birisi bizden bir değer, diğeri Anadolulu mitolojik bir kahraman.
Ali’yi çocuk yaşta Çanakkale’ye götüren en önemli neden vatan sevgisidir. Bu değer değerler üstü bir değerdir. Aliler vatansız kalmaktansa ‘’yaşamanın ne anlamı var ‘’ diyerek çocuk yaşta kanları ile destan yazmışlardır.
Hüzün günlerinin şairi Mehmet Akif geriye söylenecek bir şey bırakmamakla beraber savaşın çetin yıllarında yapılan fedakârlıklar karşısında Çanakkale şehitleri için bir abide mezar yapar. Gökyüzü bu şehidin lahit örtüsüdür, tavanı nisan bulutudur. Kandilleri Ülker Yıldızıdır. Geceleyin türbedarı mehtaptır. Türbenin avizesi güneştir. Şehidin kefeni, akşamın alacakaranlığıdır. Akif adeta bütün bir kâinattan kurulmuş mezarı da kâfi görmeyip:
"Bu taşındır diyerek Kâbe’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana."
Mısrasını söyler ve şöyle devam eder
"Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber…"
Mısralarıyla şehitlerin ödül olarak Hz. Muhammed (s.a.s)'le birlikte olacakları dile getirir. Zira şehitler şehit olmakla en büyük mükâfatı yüce yaratandan almışlardır.
Devletimiz bir anıt yapacaksa eğer bu anıt şehitlerimizin aziz hatıralarına hürmeten Satılmış Oğullarından Mustafa oğlu Ali adına yapılmalı gıyabında tüm şehitlere ithaf edilmelidir. Vatan sevgisini her daim hafızalarda diri tutmak için neslimize bir miras daha bırakılmalıdır.
Bu mirasa ve ahde vefaya Emirdağ sahip çıkmalı, devasa anıtı gerekli yerler projelendirip her türlü mimari, sanatsal ve teknik detaylarını çözerek Emirdağ’ın Adaçal tepesinin ‘’at vur övün’’yazılı kısmına yapılmasını sağlamalıdır. Emirdağ Çanakkale ye ikinci bir şube olmalıdır.
Milli Eğitim Camiası bu anıtı sahiplenerek öğrencilere Japonya da olduğu gibi ziyaret ettirmelidir. Japonya da atom bombasının atıldığı şehirler Hiroşima ve Nagazaki çocuklar tarafından ziyaret edilir. Bu Japonya da bir devlet projesidir. Bu ziyaretlerle çocuklara vatan sevgisi, vatan için çok çalışma ve şuur kazandırılır. Aynı şuur bu anıtla bizim çocuklarımıza da kazandırılmalıdır. Emirdağlılar, bu anıtı ziyarete gelen çocukların yeme içe adına her türlü iaşelerini karşılamak için bir de vakıf kurmalılar misafirperverliklerini yerine getirmelidirler.
Mimar Yüksel PEKER. 18.03.2013
