Rüzgar ve güneş bir gün kim daha kudretlidir diye tartışmaya başlamışlar.
Rüzgar, güneş’e;
-‘Ben senden daha kudretliyim. Bak, ispat edeyim. Şimdi şu ihtiyarin ceketini fırtınadan fırlatıvereceğim’
Rüzgar şiddetle esmeye başlar,fırtınaya dönüşür. Estikçe daha da güçlü eser ama ihtiyar rüzgarın şiddeti ile ceketine daha sıkı sarılır.
Güneş gülümser ve;
-‘Beceremedin’ der. ‘Sana söylemiştim, ben daha kudretliyim diye. İzle bak şimdi İhtiyara ceketini çıkarttıracağım’
Saklandığı bulutun arkasından çıkan güneş, tatlı bir gülümsemeyle kollarını yeryüzüne salar ve ortalığı ısıtıverir.
İhtiyar, havanın ısınması ile ceketini çıkarır.
Gökyüzüne bakar, güneşe gülümser, yüzünde tatlı bir mutluluk ifadesi olur ve neşe içinde yoluna devam eder.
Güneş, rüzgar’a döner ve yine tatlı tatlı konuşmasına devam eder;
-‘Unutma sakın; Nezaket ve dostluk sertlikten her zaman daha kudretli ve kuvvetlidir!’
Siz hiç nezaket ve dostluğun çevrildiği bir kapı gördünüz mü?
Belki kapı hemen açılmayabilir ama illaki açılacaktır.
En azından sertlikle açılan kapıdan geç de açılsa sizi hoşgörü, sevgi iel karşılayıp içeri buyur edecektir, bundan hiç şüpheniz olmasın…
Bakın Victor Hugo ne diyor; “Nezaket içten, yürekten gelir; zayıf zannedilir ama her şeyi satın alır”
Çevrenizden, dilinizden ve yüreklerimizden nezaketin, dostluğun hiç eksilmemesini diliyor …