80'ler ahhh seksenler. Benim gibi 40 lı yaşlarda olanlar için çocukluk dönemi. Hep deriz ya "nerde o eski günler" diye. Seksenlerde çocuk olanlar için işte o günlerden esintiler. 30 yaş altındakiler belki bir şey anlamıyacaklar ama 35 ve üzeri yaş arkadaşlar o günlere geri dönecekler…..
1980'li yıllarda hayatının ilk tecrübelerini yaşamış, ilkokula gitmiş, kenan evren’i, erdal inönü’yü, özalı tanımış olmak, ajda pekkan’ın alo, michael jackson’ın pepsi reklamlarını hatırlayacak kadar şanslı olmak demek Big in Japan , the final countdown , eye of the tiger demek.
İcraatin içinden demek, semra koy bir kaset de neşemizi bulalım demek. köprü demek, ödediğiniz her kuruş verginin yol, su, elektrik olarak size geri dönmesi demek
voltran voltran voltran demek , depozito toplamak adina kola sisesi biriktirmek demek , adile nasit ten masal dinlemek demek. debbie gibson, tiffany, jason danovan, sandra, modern talking .vb…dinliyor olmak…comanchero’nun ve life is lifeın sözlerini ezberlemeye çalışmak demek…michael jackson, madonna, samantha fox demek
korhan abay, cenk koray, metin milli, ersen ve dadaşlar demek.clementine, he man, she ra, transformers demek.
okula siyah önlükle gitmek demek. kayahan, nilüfer, sezen aksu, barış manço ile büyümek demek
ihtilal cocugu demek köle izaura demek, ziyaretçiler demek!!!! acidçi misin metalci mi demek…
moruk demek, herild yani demek, hey corc versene borc demek, olmaz maykil bende de yok cevabini isitmek demek, geriye donup baktikca ic gecirmek demek…
yüzyıl içindeki en iyi, en kıyak kuşak. hem eski hem yeni olmak demek. biraz gözü açık bir 80 li yüz yıllık nesil kültürünü bir porsiyonda almış demektir.
edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu şörli makleeyynn yeeeeeee diye bağırıp en az bir technotronic kasedine sahip olmak demek.
mahalle ce$melerinden su icmek, bayramlari iple cekmek, cumhurba$kani denince kenan evreni hatirlamak demek
koltukaltında topla okul bahçesine yalnız giderken “nasılsa oynıycak birileri vardır” diyebilmek demek
eti kemik geciyor demek;
evden çıkmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocuklugunu yaşayabilmiş, son dönemin bir üyesi olmak
ne sorusuna zonk cevabı vermekten zevk duymak, , büyüteç ile kağıt yakmak ve siyah kağıtların beyaza oranla daha kolay yandığını keşfetmek, 9 voltluk pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak, televizyon konserlerini teybe çekerken odaya giren anneyi hemen susturmak, 23 nisan çocuk şenliğinde gelen yabancı çocuklara 5 dakikada aşık olmak demek
son dersin son 5 dakikasında parkeleri giyip zilin çalmasını beklemek, hurraa kapıya doluşmak, dışarıya pestil olarak çıkmak demek, sinek ilacı arabalarının arkasında bıraktığı bulutta deli gibi dolaşmak demek.
kutu kolayı actıktan sonra kapagını cekip cıkarıp atmak demek
tipe bak demek
fon muzigi laura brannigandan self control olan gunler. bakkala gitmenin, sokakta oynamanin, harclik toplamanin gecerli sayildigi, havuc’un olmadigi yillar demek… her seye ragmen temiz ve el degmememis bir hayat demek…sonrasinda biz buyuduk ve kirlendi dunya demek.
pazar aksamlari mecburen yikanmak ve erken yatmak demek
sesi açıp kısmak için televizyonun dibine kadar gidip üstündeki düğmelere basmak zorunda olmak demek
sehirlerarasi yolculuklara cikarken otobusun 302s olmasi icin dua etmek. bilet alirken arka kapinin onu ve tekerlek ustu olmasin demek.
resimli futbolcu kartlari demek, süper babaanne demek, fantayla kolayi karistirmak demek, mahalle kavrami demek.
Çavuşevsku ve karisinin kursuna dizilisini tvden seyretmek demek, o görüntülerin yıllar sonra bile kafadan hala çıkmamış olması demek.
Anket ve hatıra defterlerinin olması bunlara seviyorum ama kimi diye başlayan maniler yazmak, önünde tek arkasında 2 çizgi olan külotlu çorapların havada sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki ıslak bez olan mustili beslenme çantası, dantel yaka, yenen kokulu silgi, leblebi tozu çekerken atlatılan ölüm tehlikeleri, hulahop, ayak bileğine takılarak çevrilen top, sek sek oynamak, bayramda mahalleye dağılıp şeker toplamak, müsaitseniz annemler size gelecek demek TRT’nin yayın akışının bitmesiyle çalan istiklal marşı için ayağa kalkıp, marşı hazırolda bangır bangır söylemek ve marşın bitiminden sonra çıkan tiz “biiiiiiiiiiiiip”sesine rağmen televizyonu kapatmamak demek.
Zerrin Özer demek. Nasıl da geçmişti bütün bir yaz demek. Bu şarkıya kafanda klip çekmek demek.
annelerin çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi demek.. challengerın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek.. pkk saldırılarında her gün mutlaka birilerinin öldüğünü duymak ama anlamamak demek.. veronica castroyu güzel zannetmek demek.. kenan evreni atatürk zannetmek demek..
Yazlık diskolarda içeri alınmamak demek. bunun için ağlamak ve içeride – her nedense- You are in the army now- şarkısında sarmaş dolaş danseden abi ve ablalara bakıp özenmek demek
gorbaçov’un kafasındaki kırmızılığın ne olduğunu merak etmek, anneye “zeki müren’e teyze mi diyim amca mı diyim” diye sormak, kenan evren’in cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılırken çankaya köşkü basamaklarından yavaş yavaş inip sekreteriyle vedalaşmasını hatırlamak, “hayat bilgisi” kitabında kenan evren’in resmi olması, her yere modern cami inşa etme furyasına anlam verememek, batman ve şırnak’ın henüz il olmadığı günleri hatırlamak, özalın çenesinin enteresan yapısına anlam veremeyip, “acaba benim çenem de ilerde böyle olur mu” kaygısıyla aynaya bakmak demek…
breyk breyk arkadaş arıyorm demek eve lazım olur diye fazlaca pul almak demek ho ho ho hoover demek zeki müren in size alo diyoruuuum demesi demek
ilkokulda halley, petrol ve komancero sarkilarini uydurma sozlerle soyleyerek danseden tolga han ozentisi sefil dans gruplari kurmak okul sonrasinda ise her gun kosturarak eve gidip; bu topragin sesi programinda kimil zararlisi ile mucadele yontemleri, orman koylusunun sorunlari ve yuksek randimanli durum bugdayiturleri ile ilgili verilen faydali bilgilerin ardindan kamber aga ile uyanik skeclerini buyuk bir ilgi ile izlemek demek kucuk yasta bilinçli bir ciftci kadar ziraat bilgisine sahip olmak demek sinemalarda the lord of the rings, harry potter vs. izlemek yerine jules verne romanlari okumakla gecirilen bir cocukluk demek
aldım çantamı kolumaaa, çıktım dallas yoluna, ben babi’yi beklerken ceyar girdi koluma şarkısını dansıyla birlikte bilmek demek.
kimler geliyo kimler? sana ne, sana ne? ama bunu söylemenize gerek yokki, ben yapınca alışverişi, zaten alıyorum satış fişi replikleri barındıran ali-ayşegül atik reklamı ve bakkal amca, bir pergel, bir kalem, bir de çikolata alacağım. erooooolll, eroooolll (mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim size buraya ! fişini de al oğlum’daki meşhur erol, hadi hep birlikte, hep birlikte, biz biz olalım yemeklerden önceeee, lavaboya koşalım, hafta da bir kere tırnakları keselim, fırçalayıp onları tertemiz olalım diye şarkılar ezberleyen bir nesil olmak
icraatın içinden izleyip özal’ın kalemine bakıp hipnotize olmaya çalışmak
videocudan american ninja, kartal, kan sporu ve evil dead gibi filmleri kiralamak demek
analogtan dijitale geçiş devrini yaşamış birey olduğunu anlamak ve ikisinden de farklı zevkler aldığının farkına varmak demek
çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da çivisinin çıkışını görerek büyümek demek
Hava durumlarının eksi değil de “sıfırın altında bilmem kaç” denildiğini bilmek demek
Apartmanın çatısına 5 metrelik anten takıp üstüne de tencere kapağı bağlayan bir abinin sizi tv önüne oturtması ve çatıdan oldu mu diye bağırıp anteni ayarlamaya çalışması . yunanistan kanallarını görüntülemek adına .. oldu oldu diye camdan kafayı çıkarıp bağırmak ve kimsenin buna şaşırmaması demek. siyah beyaz ve karlı bir görüntü de olsa .. üstelik yunanca tek kelime anlamasanız da gündüz vakti çizgi film izlemek için az debelenmemiş olmak demek
Muhtemelen hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel 10 yıl demek…
trt 1'de olu$an sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde ekrana getirilen donuk ağaç, dağ bayır resmine 10 dakika hareketsiz bakabilmek demek,
Türkiyede yaşamış son mutlu kuşak olduğunu hüzünle hissetmek demek