-1960 yıllarından itibaren yurtdışına iş bulabilmek amacıyla TURİST olarak gitmeye başlayan Emirdağ ve yöre köylerindeki insanlarımızın hayatlarını şiirleştirmeye çalıştım.
–Tahsil olarak okuma yazma bilmeyenlerin çoğunlukta olduğu bu işe hücumda çileli yolculuklardan sonra Almanya/Fransa/Belçika/Hollanda/Danimarka ve diğer devletlerde iş bulabilenler geride kalanları da bir şekilde kaldıkları devletlere ulaştırmışlar ve yıllar sonra Belçikalı bir işverenin işçisine ” EMİRDAĞ MI BÜYÜK TÜRKİYE Mİ ? ” sorusu Veciz bir söz olarak kalmıştır.
Emirdağ’da Gâvurcu Olmak
Sıra sıra yaptırmışlar evleri,
İçinde kalacak kul olmayınca.
İzin bitmiş bırakmışlar bağları,
Dönüp de bakacak gül olmayınca.
Ne hayâller kurup yola düştüler,
Turist olup dağı taşı aştılar.
Ecnebi’nin hallerine şaştılar,
Derdini diyecek dil olmayınca.
Yaptığı iş ırgatlığın hasından,
Gurbette kalışı ar belâsından.
Kimisi ayrılmış yavuklusundan,
Mektubu gelmiyor pul olmayınca.
Gelin aldık gelin verdik gâvura,
Dede ağlar ebe dizine vura.
Son kuşağı dörtbir yere savura,
Nesilden nesile yol olmayınca.
Aslına bakarsan bıkkınlık verdi,
Kömür madeninden aldığı derdi.
Yatağı yorganı sırtına sardı,
Gelmek istese de mal olmayınca.
Altmışbeş yaşını bekler oldular,
Yaşıtları tabutlarla döndüler.
Hastalıktan sararıp da soldular,
Dizlerinde dermân hâl olmayınca.
Süleyman Sırrı