Bayatlı Arif Beyin, kaymakam (yarbay) olduktan sonra Harb-i Umumîdeki son görev yeri İzmir’dir.
İzmir’in Yunanlılarca işgali sırasındaki vahşeti, burada gerek XVII. Kolordu Kumandanlığı Karargahı, gerekse diğer birimlerdeki pek çok subayla birlikte bizzat yaşamıştır. İzmir Tahkik Heyeti âzası olarak hazırladığı raporlarda gördükleri ashap bozucu muamele, bütün çıplaklığıyla yer almaktadır.
Dokuz sayfalık raporunda: “Hepimizin başları açıldı. İki kollarımız havaya kaldırıldı. Allah’ımıza, peygamberimize, Kuran’ımıza velhasıl bütün mukaddesatımıza en çirkin ve galiz kelimelerle sövüldü, sayıldı. Kalpaklar, fesler ayaklar altında çiğnendi. Kıymetli kalpaklar kısmen Yunan askerlerinin çantalarına sokuldu. Üzerimizde silah aramak bahanesiyle, bulabildikleri para, cüzdan, defter gibi eşya gasp olundu. Anahtar zincirine varıncaya kadar soyulduk. Parktan ‘dörder’ olarak hareketimizde kumandanımız da dahil olduğu halde eller yukarıda “Yaşasın Venizelos” diye bağırtılmak suretiyle şiddetli bir yağmur altında yürüyüşe devam ettirildik. Bunları az gören Yunan askeri ve Rum ahali tarafından kurşun, süngü, dipçik revolver, kama ve bıçak gibi her çeşit alet ile öldürülmekte ve yaralanmakta idik. Bu fecaat içinde -Pasaport yakınında- gümrük önüne getirildik” demekte ve arkadaşlarının nasıl öldürüldüklerini tafsilatıyla anlatmaktadır.
Daha önceki bölümlerde geniş olarak anlatıldığı gibi 15 mayıs 1919 günü İzmir işgal edildiğinde Kışlaya giren Yunan askerleri Kolordu Komutanı da dahil olmak üzere, kışladaki bütün komutan ve subayları, en ağır hakaretlerle, esir kafilesi halinde ve Kordon boyunca yürüterek, Pasaport iskelesindeki Patris vapuruna götürüp, vapurun ambarında hapsederler. Kafile vapura götürülürken, yol boyunca, asker sivil 9 subay şehit edilir. 21 subay yaralanmıştır. 27 subayın da akıbeti belli değildir. Türk subayları Patris vapuruna götürülürken, diğer bir Evzon müfrezesi de süngü takarak hükümet konağını basar. Valinin makam odasına girerek vali ile vilâyet memurlarının birçoğunu süngü ve dipçik darbeleri ile yaralayarak, diğer bir vapurun ambarında hapsedilmek üzere götürürler. Sonradan vali makamına iade edilerek görevine devam etmesi emredilir ama vilâyet işleri, kayıtsız, şartsız Yunan temsilcisi tarafından yürütülmeye başlanır. Kışladaki erlerin çoğu, daha geceden kışlayı ve İzmir’i terk etmişlerdir. Kışlanın içinde, yazıcı, mekkarici, hizmet eri gibi perakende eratla, nizam karakolu erleri kalmıştır. Kışlanın ateş altına alınıp komutan ve subaylarının esir edilmeleri sıralarında, bu erlerden bir kısmı da kışlanın arka tarafındaki pencerelerden kaçmış, kalan ise, süngü ve dipçik vuruşları altında, kafile halinde esir edilir.
Hapsedilenlerden Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa ile Kurmay Başkanı Abdülhamid ve 56. Tümen Kumandanı Hürrem Beyler “iki saat zarfında İzmir’in terk ve tahliyesi için gereken tedbirlerin hazırlanması vazifesiyle kışlaya çıkarılarak tevkif edilirler. Diğerleri de, üç gün sonra, 18 Mayıs’ta salıverilir. Evli olanlar, Yunan vesikalarıyla aileleri yanına serbest bırakılır, bekar olanlar da kışlada alıkonulur. (Ş.T)