Cuma ve Pazar günleri olmak üzere haftada iki yazı ile başladığım yazılarımın dört yüzüncüsü ile bugün yine sizlerle beraberim. Şükürler olsun.İlgi, destek ve güveninizle burada olduğumun farkındayım.
Herkesi; hepinizi, bütün okurlarımı muhabbetle selamlıyorum. Hepinizin anlayanı çok olur inşallah.
Anlaşma yolunda hepimizin birbirimizin yardım ve desteğine ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
Anlaşıyoruz; anlaşacağız da hayırlısıyla.Evet; aralıksız dört yüz yazı ile ben sizlerle anlaştığıma inanıyorum. Bu süreçte hep insanımıza, insanımızın gönlüne insanımızın değerleriyle hitap etmeye çalıştım.
Doğrudan, doğruluktan ayrılmamaya çaba gösterdim.
Zorlu bir süreçten geçtim. Konu bulacaksın; ince eleyip sık dokuyarak yazacaksın; yazdıkların gazetede yayımlanacak sonra ilgi ve desteği bekleyeceksin. Önce kolay gibi geliyor bu. Özellikle okuyucuya çok kolay… Yazanın çektiği zorluğu bir yazanlar bilir bir de ben işte. Olsun; sonuç güzel.
Her yazı, yazarın hayatında bir kilometre taşıdır aslında.
Yazmak, gelecekte de yaşamak… Yazmak, geleceğe belge bırakmak… Yazmak, günü değerlendirmek… Yazmak yenilenmek. Yazmak, yeniyi yeni bir üslupla yeniden anlatmak… Yazmak, bir performans (Bir işin yapılışı esnasında onu gereğince sonuçlandıracak tutum, beceriklilik ve gayret seviyesi, mükemmellik durumu)tır.
Yazmak bir tutku bence kim ne derse desin. Kim nasıl tarif ederse etsin yazmak, dinç kalmak bence.
Yazdıkça ruhumun dinçleştiğini hissediyorum ben. Yazdıkça tazeleniyorum. Yazdıkça yeni yazılar için güç buluyorum kendimde. Yazdıkça azmim kamçılanıyor sanki.
‘Yazdıkların ne ki’ diyenler olabilir tabi. Olsun. Yazdıklarım, ‘Ben’ işte.
Kendimi anlatıyorum yazdıklarımda. Kendimi bağlıyor yazdıklarım.
Birilerinin şunun da bununda değilim. Yazdıkça eksiklerimin farkına varıyorum. Bunu fark ettikçe yeni ufuklar açılıyor önümde sanki. Sanki her yazımda yeni bir iklimdeyim. Sanki zaman ve mekân algım yenileniyor. Sanki ben değiştikçe daha çok ‘ben’ oluyorum.Mutluyum bu halimden.
Yazdıklarım katılmadıklarınız, yazdıklarımdan beğenmedikleriniz, yazdıklarımdan size itici gelenler de olmuştur belli aralıklarla.Sürç ü lisan ettimse, haddimi aştımsa af diliyorum ayrı ayrı hepinizden
Okuyucularımı da yazmaya davet ediyorum. Yazın. Özellikle benim yaş grubumdan hasseten rica ediyorum. Yazın efendim, yazın. Yazdıkça niye yazmadığınıza pişman olacaksınız, yazın. Yeni neslin sizden beklediği, sizden öğreneceği çok şey var inanın. Yazın. Hiçbir şey olmazsa kendiniz rahatlarsınız, yazın efendim, yazın.
Yazdıklarımın bu kadar sürekli olması benim çabamın yanı sıra başta ES GROUP MEDYA Yönetim Kurulu Başkanı sayın Özgür Fetih Demirdaş başta olmak üzere gazetemiz sahibi A- Sinerji Ajans Medya Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti adına sayın Banu Demirdaş ile genç, azimli, tutarlı, başarılı yazı işleri müdürümüz sayın Seda Uçar Kale’nin de sabrına bağlı elbet. Kendilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Gazetede işin mutfağında emek veren dizgideki, baskıdaki, dağıtımdaki …görmediğim, tanımadığım, tanıyamadığım arkadaşlarıma/çalışanlara da ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Okuyucularım! Sürekli takipçilerim!Hepinize sevgi ve saygı ile selamlıyorum.Gizli takipçilerime de özellikle ‘merhaba!’diyorum.
Hepiniz, sizler olmasanız ben kime yazacağım ki. Gerek gazeteye gerek facebook’taki sayfama beğeni ve yorumlarıyla bana güç veren herkese saygı duyuyorum.
Evet. İşin özü, sözün özü bu: Anlamak/anlaşılmak … Evet, Prof. Dr. Muharrem Dayanç hocamızın da dediği gibi işte: ‘Yazı yazan bir insanı en fazla heyecanlandıran yazılarının çok okunması değil, anlaşılmasıdır. O yüzden yalnızdır yazarlar. Bilirler ki çok az insan anlar, ortak olur yazıdaki hayallere, düşüncelere. Yazmak, yalnızlaşmaktır.Kalabalıkların birlikte şarkı söylemesi elbette güzeldir, ama cemre tek tek düşer içimize.’
Çok yazmanın önemli olmadığının farkındayım..Nasıl ve ne kadar yazdığımdan çok ne yazdığımın farkındayım.
Evet; evet. Her yazı yazarın hayatında bir kilometre taşıdır aslında….
Nice kilometre taşlarına hayırlısıyla…
Muhabbetle kalın efendim.