Ege bölgesinin İç Batı Anadolu bölümünde yer alan Emirdağ ilçesi, Ege bölgesinin yemek kültüründen ziyade İç Anadolu ve Doğu kültürünün yemek kültürüne daha yakınlık göstermekte. Temel besin kaynaklarının da Ege’nin zeytinyağlı sebzeleri ağırlıklı değil de bulgur ve kırmızı et ağırlıklı olduğunu görebiliyoruz.
Severek yediğimiz yemeklerimizin aynı zamanda yöremizin tanıtımı için de oldukça önemli bir yer tuttuğu aşikâr. Özellikle yumurtalı pidemiz, güvecimiz, mercimekli bükmemiz, tarhana çorbamız, dolgulu köftemiz, arabaşımız ülkemizin farklı illeri ile kültürlerimizin buluştuğu ortak noktamız diyebiliriz.
Yöremizin birbirinden güzel yemeklerinin lezzetine diyecek yok. Peki ya kalorileri? Oldukça yüksek değil mi ?
Zayıflamak aslında oldukça kolay, küçük bir matematik hesabına dayalı (ancak bazı hastalıklar bu süreci yavaşlatabiliyor) ama bizim önceliğimiz sadece zayıflamak değil, sağlığımızı iyileştirmek daha sağlıklı olmak olmalı.
Merak etmeyin. ”Bundan sonra Emirdağ pidesini zeytinyağlı yapın.” demeyeceğim. Yapılamaz mı ? Elbette yapılır fakat yüzyıllardır kültürümüzde yer etmiş yemeklerde köklü bir değişiklik yapmak o kadar kolay olmayacaktır.
Yemek kültürümüzü zedelemeden, yediğimiz yöresel yemeklerin tadını çok da bozmayacak fakat daha sağlıklı ve daha az kalorili hale getirebilecek küçük tüyolar verebilirim.
Haydi birkaç tanesi ile başlayalım.
Emirdağ yumurtalı pidesi
- Gönül ister ki bitkisel yağ ile yapılmış bir pide olsun. Ancak alışılan damak zevkini bozmamak adına yağ için şunu söyleyebilirim ki “Margarin yerine tereyağı tercih edin”. Ancak az tereyağlı olmasına dikkat edin.
-Pide yapımında kullanılan standart hamurun yarısından yapılmış bir pide tercih edin. Böylece damak zevkinizden taviz vermeyerek karbonhidrattan gelen kaloriyi yarıya indirmiş olacaksınız.
-En fazla 2 yumurtalı tercih edin.(kolesterol gibi kalp ve damar hastalıkları olanlar 1 yumurtalı yemeli). Çünkü yumurta her ne kadar örnek protein de olsa sarısının yağ oranı oldukça yüksek.
-Yumurtalı pide gerek yumurtadan gerekse yağ oranının yüksek olmasından dolayı doyuruculuğu oldukça yüksek bir besin fakat besinlerin doyuruculuğunu artırmanın bir diğer yolu ise lif oranını artırmak. Örneğin tam buğday unundan yapılmış bir yumurtalı pide yerseniz daha çabuk doyduğunuzu ve daha uzun süre tok kaldığınızı göreceksiniz.(Gerekirse bir gün önceden tam buğday ununuzu fırınınıza kendiniz götürebilirsiniz.)
Dolgulu köfte:
-İç harcını hayvansal yağlar yerine bitkisel yağlarla yapmaya özen gösterin .Dolgulu köftenin nasıl yapıldığından çok tüketim miktarına dikkat çekmek istiyorum. Geleneksel büyük boyutunda 3-4 tane yemek yerine yanında 1 bardak ayran ve bol yeşillikle birlikte 1-2 tane yiyebilirisiniz ya da büyüklüğünü küçülterek (ceviz büyüklüğünde) 3-4 tane yiyebilirsiniz.
Emirdağ Güveci:
-Kullandığınız hayvansal yağların oranını azaltarak daha çok bitkisel yağları tercih edin.
-Etinizi yağsız yerinden tercih edin.
-İçerisindeki sebze oranını artırın.
-Tabağınıza az sulu veya susuz koyun. Yemeklerin yağının büyük bir kısmı yemeğin suyundadır. Yemeklerinizi tabağınıza suyunu süzerek koymanız hem suyuna ekmek banmanızı önleyecek (bu da daha az ekmek tüketmenizi sağlayacak) hem de yediğiniz yemeği daha az yağlı hale getirmiş olacaksınız
Bükme:
-Genellikle mercimekli yapılan yöresel lezzetimiz bükme, besin değeri açısından da oldukça kıymetli bir besin. Mercimek kaliteli bir bitkisel protein kaynağı, haşhaş ise içerdiği B,E vitaminleri, demir, çinko, kalsiyum, fosfor mineralleri ve lif açısından oldukça zengindir. Ancak bükmeyi yaparken süreceğiniz haşhaşlı yağ karışımınızın yağını azaltarak, kalori miktarını düşürebilirsiniz.
Paracelsus’un da dediği gibi “İlacı zehirden ayıran dozudur.”
Yediğiniz besinler her ne kadar faydalı olsa dahi yeterli miktarda tüketmek gerekir.
Son olarak sağlıklı her besinin yeterli miktarda beslenme programınıza eklenebileceğini, yiyerek zayıflamanın mümkün olduğunu hatırlatmak isterim. - Diyetisyen Şükriye ERAL
- İletişim Bilgileri
- Tel: 0553 463 09 63
- Mail:diyetisyensukriyeeral@gmail.com