Toplumumuzda zayıf çocuk pek sevilmez genelde. Hafif toplu, yanakları sıkılacak gibi tabiri caizse “tombiş” bebekler/çocuklar daha çok sevilir.
“Aman aman yesin, zayıf olmasın.”
“Kupkuru kalmış bu çocuk, ”
“Çöp gibi ne o öyle, etli butlu olsun azıcık.”
Genelde büyüklerimizden duyarız bu cümleleri. Oysa bu cümleler çocuklarımızın geleceği hakkında çok büyük etkene sahip. Çocukluk çağında kazanılan beslenme alışkanlıkları, yetişkinlik hatta yaşlılık dönemini dahi etkiliyor.
Çevresel faktörlerin obeziteye neden olduğu bir gerçek fakat bir de işin zaman zaman ailelerin kontrolünden çıktığı “teknoloji” boyutu var. Gelişen teknolojik çağ ile çocuklarımız artık çevrim içi (online) sosyalleştiklerini (!) düşünüyorlar. Sokak oyunlarını bilmeden büyüyor, bilgisayar oyunlarında muhabbet (!) ediyorlar. Durum böyle olunca gün boyu hareketsiz kalan çocuklarda alınan fazla kilolar kaçınılmaz oluyor.
Çocukluk çağındaki fazla kilolar, beraberinde birçok hastalığı da ileriki yaşlara taşıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki aynı yaş grubundaki normal kilolu çocuklar ve obez çocuklar karşılaştırıldığında obez çocukların normal kilolu çocukluklara göre yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kalp hastalıkları, karaciğer yağlanması, kemik-eklem hastalıkları, tip2 diyabet gibi hastalıklara yakalanma riskleri daha yüksek.
Tabi bir de obezitenin psikolojik boyutu var. Obez çocuklarda genelde özgüven eksikliği, topluma girmek istememe ,sürekli yorgunluk-uyku hali, minör/majör depresyon, evden çıkmak istememe gibi durumlar gözlemlenebiliyor. Psikolojik açıdan en çok etkilenen grup ise ergenlik çağındaki çocuklar. Obezite kız çocuklarda erken ergenliğe girmeye neden olurken erkek çocuklarda ise geç ergenliğe girmeye neden olabiliyor. Çünkü ergenlik, kızlarda vücutta yağ dokusunda artışa neden olurken erkeklerde ise tam tersi vücutta yağsız kütlenin artmasını sağlıyor.
Yani demem o ki. şişman çocuk, sağlıklı çocuk demek değildir. Hatta şişman çocuk, ileriki yaşlarda gelecek hastalıkların habercisi olabilmektedir.
Çocuklarımızı obeziteden korumak için neler yapabiliriz?
Çocuklarda beslenme alışkanlıklarını değiştirmek maalesef ki çok kolay olmuyor. Doğrudan “artık yeme “ , “çok yiyorsun”, “az ye “ gibi söylemler çocuklarda ileriye yönelik yeme bozuklukları oluşmasına, büyüyen kilo problemlerine, içe kapanmaya neden olabiliyor. Bu nedenle bu konuda en sağlıklı çözüm bir diyetisyenden uzman yardımı almanız olacaktır. Yine de kısaca yapılabilecekleri şöyle özetleyebiliriz.
-Hareket etmeye teşvik etmeliyiz. Çocuklarımızı ilgi duydukları bir spora, halk oyunları veya modern danslara yönlendirebiliriz.
-Çocuklarımızla birlikte market alışverişinden çok pazar alışverişi yapmaya özen göstermeliyiz. Pazar alışverişi, çocuklarımıza sebze-meyve yeme alışkanlığı kazandırmada oldukça güzel bir yöntem ayrıca marketlerde satılan özellikle abur cubur gibi paketli ürünlerden uzak tutmak için de güzel bir adım olacaktır.
-Evlerimize fast-food ve gazlı içecekler almaktan kaçınmalıyız. Çocuklarda kilo alımına neden olan besinlerin başında fast-foodlar ve gazlı içecekler geliyor. Yemeklerimizin yanına gazlı içecekler yerine su, ayran, ev yapımı komposto, hoşaf gibi içeceklere yer verebiliriz.
-Çocuklar bir şeyler atıştırmayı çok seviyor. Onlara zararlı abur cuburlar veya paketli atıştırmalıklar yerine meyve tabağı hazırlayabilir ev yapımı atıştırmalıklar yapabilir, ara öğünlerinde ceviz fındık, fıstık, badem gibi yağlı tohumlardan faydalanabiliriz.
Gelişme çağındaki çocuklarda düşük kalorili diyetler önerilmemektedir. Çocukluğu çağı obezitesinde fazla kilolardan kurtulmak yanlış beslenme alışkanlıklarının düzeltilip sağlıklı beslenmenin öğretilmesiyle mümkündür.
Geleceğimizin umudu çocuklarımıza sağlıklı bir gelecek sunmak için lütfen çocukluk çağı obezitesini dikkate alalım.
Diyetisyen Şükriye ERAL
İletişim Bilgileri
Tel: 0553 463 09 63
Mail:diyetisyensukriyeeral@gmail.com