Az kelime ile ifade edilmiş, halka mal olmuştur.
Milletimizin ruhunu, gönül ve ülkü dünyasını işler. Milletimizin başına gelenleri, başından geçenleri anlatır. Bu yönüyle atasözlerimiz kimliğimizdir, kültürümüzdür.
Atasözlerimizin bir bölümü mahalli özellikler taşır. Akılda kalması kolaydır; unutulması epey bir zaman alır.
Atasözlerimizi anlatımlarımızda, kendi sözlerimizin değerini artırmada, düşüncelerimizin delilini güçlendirmede daha çok kullanırız.
Bu çerçevede gelin manzum atasözlerimizden hemen hatırlayabildiğimizi belirtelim. Okuyucudan da varsa , ki bence çok, eklemesini isteyelim:
Evvel bağlar bizim idi
İçi dolu üzüm idi
Şimdi bağlar elin oldu
Zaptiyesi zalım oldu
…
Dağdan indin gürpeden
Hanim oldun şirpeden[1]
…
Şohun iyi göç önünde gitmeye
Huyun nasıl bilmem geçim etmeye [2]
…
Saç yandı hamur kalmadı
Herif akıllandı ömür kalmadı
…
Aba da bir dîba da bir giyene
Güzel de bir çirkin de bir sevene
…
Âdemoğlu hilekârdır kimse bilmez fendini
Gün gelir ki marifeti ele verir kendini
…
Alçacık dağlara kar yağarsa kış değil mi
Kişi kendi halin bilse hoş değil mi
…
Alçağa meyledip su gibi akma
Geçtiğin yerlerde çamur bırakma
…
Allah verince yel de getirir sel de getirir el de getirir
Almak isteyince yel de götürür sel de götürür el de götürür
…
Altından ağacın olsa zümrütten yaprak
Akıbet gözünü doyurur bir avuç toprak
…
Analı kara yamalıkçorba pişirir boz bulanık
Ekmek verir ardı yanık kaşık verir yanı kırık
…
Az yerim hekimle işim olmaz
Düz giderim hâkimle işim olmaz
…
Anlayanla taş taşı
Anlamayanla yeme aşı
…
Kokmuş ekmeğe tuz kâr etmez
Anlamayana söz kâr etmez
[1]şirpeden : Birden, aniden.
gürpeden: Birdenbire, ansızın.
İğneleme amaçlı kullanılır.
[2]şoh: Gösterişi, eda; işve