Tanzimat döneminde Halep Eyaletine bağlı bir sancak haline dönüştürülür.
I. Dünya Savaşında, Suriye toprakları İngiliz ve Fransızlar tarafından işgal edilir ve savaş sonrasında Rakka Osmanlı topraklarından kopup, sonraki yıllarda Suriye idaresine girer. Bugün Suriye topraklarında olup Şanlıurfa’nın sınır komşusudur.
XVII. yüzyıl sonlarında, Rakka Eyaletinde nehir kenarında Akçakale ve Ayn-ı Zir arasındaki ahali Urban Eşkıyası zulmünden köylerini terk ettiğinden bomboş ve bakımsız haldedir. Bölgenin mamur edilmesi için Diyarbakır Mutasarrıfı Vezir Ali Paşa’ya, Rakka Beylerbeyine, Yeni İl ve Türkmân-ı Halep kadılarına emir yazılarak buraya yerleştirilecek Türkmen Beğdili aşireti ile Ekrâd aşiretlerinden vergi alınmaması bildirilir. Bir başka deyişle Türkmen aşiretlerini, Arap aşiretlerine karşı bir denge oluşturma amacıyla iskân etmeye Ocak 1691’den itibaren resmen başlanır.
İskân edilecek aşiretler daha çok asayişi bozan ve yerleşik halkla problemleri olanlardan seçilir.
25 Ocak 1691 tarihli bir karar ile Trablus-Şam eyaletine tabi olan Humus Sancağı ile Hama Sancağı ara-sında bulunan boş ve harap durumda olan 28 köy ile 14 mezraya yerleştirilme işlemine başlanır.
Önceleri yalnız Beğdili oymakları iskân ettirilmiş iken, güneyden bastıran Arap aşiretlerinin istilâlarına karşı yanlarına başka boylar da getirilir. Bunlar Üsküdarevi Türkmenlerine bağlı olan Bayın-dır, Musacalı, Lekvanik oymaklarıdır. 28 Mart 1691 tarihini taşıyan bir hüküm ile Rakka bölgesinde ve Colab Nehri çevresine iskân edilmek üzere Tatalu, Acurlu, Günce, Çepni, Kılıçlı, Çeceli, Kazlı, Tuğlu, Şeyhli, Elçi, Kubaş oymakları memur edilir.
İskân edilen aşiretlerle ilgili olarak Kadızâde Hüseyin Paşa tarafından yapılan ilk tahrirde Yeni-İl Haslarından Ali Kethüda’ya tabi Musacalı, Beyazid Kethüdaya tabi Musacalı, Elvend Sultan Ket-hüda’ya tabi Musacalı, İsa Kethüda’ya tabi Musacalı, Ömer Kethüda’ya tabi Musacalı ve Tayfur Ket-hüda’ya tabi Musacalı olmak üzere 6 ayrı Musacalı cemaatinin yerleştiği belirtilmiştir. (Cengiz Orhonlu, a.g.e., s.59) (Bu bölümde tüm aşiretler değil sadece bölgemizi ilgilendirilenlere yer verilmiştir.)
Bu 6 cemaat, iskânda Avşalı, Çilli, Fakılı, İncili, Kaçarlı ve Tanburacılı adında, 6 ayrı mahalle oluşturarak, Belih Nehri’nin doğu yakasında Huneyze denilen mevkiye toplam 513 hane olarak iskan edilir.
Daha sonraki dönemlerde Ca’berli Cemaati de bunlara dahil edilince Musacalı aşiretinin iskândaki cemaat sayısı 7’ye ve hane sayısı 700’e çıkar. (Tufan Gündüz, a.g.e., s.90).
Rakka’ya gönderilen aşiretlerin iskânı, gönül rızalarıyla değil devletin isteği doğrultusunda mecburi bir iskândır. Yaylak-kışlak hayatı yaşayan bu aşiretler, yaşam tarzlarından dolayı, yerleşik hayata bir türlü adapte olamazlar. Yabancı oldukları yerleşik yaşam tarzları ve hayvancılığa kıyasla beceremedikleri çiftçilik yanında Urban eşkıyasının yaptığı baskınlar iskân edilenleri adeta bunaltır ve her fırsatta firar etmeye başlarlar. Ca’berli Cemaati ilk firar eden cemaat olur. Bunu Fakılı Cemaati ve diğerleri izler. İskân mahallini terk eden Musacalılar Aydın ve Saruhan sancaklarına dağılır Musacalı Aşiretinden Hüseyin Kethüda, dağınık vaziyetteki cemaatleri toplayarak Haymana ve Turgut kazaları ile Emirdağı taraflarında ikamet etmeye başlar. Ertesi yıl Aydın ve Saruhan Sancakları ve Hüsrevpaşahanı bölgelerine dağılan Musacalı cemaatleri buralarda şekavet yaparak halka zarar ve-rirler (Murat Çelikdemir, a.g.e., s.167).
Rakka Valisi Vezir Yusuf Paşa’ya 09.7.1708 tarihli emir gönderilerek Üsküdar’da Atik Valide Sultan Evkafı ve Yeni İl Türkmân-ı’ndan olan Ca’berli Cemaati taifesinin tekrar Rakka Eyaleti’ne iskân edilmesi istenir. Aynı emir, ayrı ayrı, Karahisar-ı Sâhib Sancağı Mutasarrıfı Davud Paşaya, Karaman Valisi Vezir Ali Paşa’ya, Adana Beylerbeyi Hüseyin Paşa’ya ve Maraş Beylerbeyi Rişvanzade Halil Paşa’ya da gönderilir ve Karahisar-ı Sahip Mutasarrıfı Davud Paşa ile Rakka Valisi’ne gönderilen yazıda “Bunların arasında bulunan Haremeyn-i Şerifeyn reayasının iskândan muaf tutulmaları” belirtilir.
Musacalı ve Köse Yakup’a tabi Karahacılı, İncili, Öşili, Avşalı, Hacı Fakılı, Kantemir Çepnisi ve Tanburacılı cemaatleri ile Ekrad’dan Modanlı ve Mamalı aşiretleri de tekrar Rakka’dan firar edip Aksa-ray Sancağına yerleşir. Bir kısmı da Haymana, Turgut ve Emirdağı çevresine firar eder. 10.04.1141
(1728) tarihli fermanla “bu cemaatlerin de yakalanıp Vezir Ahmet Paşa’ya teslim edilmesi” emir buyu-rulur (COA. H.1141 (1728).135/684. Fon: A.{DVNSMHM.d).
1728 yılında Rakka Valisi Süleyman Paşa zamanında bütün evleriyle firar edenlerden Musacalı Aşireti Ankara, Kengiri (Çankırı), Aydın, Karaman, Adana Kütahya, Haymana, Bergama, Turgutlu, Erzurum, Kars, Çıldır, Akşehir ve Nevâhi-i Barçın gibi Anadolu’nun çeşitli taraflarına dağılır. Aşiretin bir kolu Aydın, Akşehir, Saruhan ve Hüsrevpaşahanı civarındadır.
Musacalı Cemaati’nden Çilli, Öşili, Kaçarlı, Tanburacılı, İncili, Hacı Fakılı ve Ca’berli kabileleri ile Kantemir Çepnisi ahalilerinin Aydın, Saruhan Sancakları ve Hüsrevpaşahanı taraflarına kaçarak istikrar bulan iskân işlerinin karışmasına ve yurt düzeninin bozulmasına sebep oldukları yanında gittikleri yerlerde kendi hallerinde durmayıp halka zarar ve ziyan vermelerinden ötürü bir tek kişi geriye kalmamak şartıyla bütün hayvanları, malları, eşyaları ve çoluk çocuklarıyla hepsi oldukları yerden alınıp iskân yerlerine geri döndürülmeleri istenir (Cevdet Türkay, a.g.e., s.686-687).
Tüm uğraşmalara rağmen cemaatler Rakka’ya döndürülemez ve gitmeyeceklerini beyan ederler. Başlangıçta iskân hususunda hiç taviz vermeyen ve iskâna tabi tutulan her cemaati muhakkak iskân etmek isteyen Osmanlı Devleti, sonraları bir kısım cemaatleri iskândan affetmeye ya da bulundukları bölgede uygun görülen başka bir mahalde iskâna tabi tutmaya başlar.
Firar ettikten sonra tekrar Rakka’ya geri getirilmesi için defaatle emr-i şerifler gönderildiği halde bunda pek başarı sağlanamayan Musacalı Cemaati’ne tabi Avşalı, Ca’berli, Çilli, Hacı Fakılı, İncili, Kaçarlı ve Tanburacılı cemaatleri de H.1146 (1733-1734) tarihinde Rakka iskânından affedilir (Murat Çelikdemir, a.g.e., s: 51) ve Ca’berli, İncili, Kaçarlı, Tanburacılı cemaatlerinin Bozok sancağının Büyük Süleymanlı Kazası’na yerleşmeleri için 1733 yılında emir çıkarılır (Cengiz Orhonlu, a.g.e., s.111). Başarı sağlanmaz. Bunların Rakka taraflarına nakledilmesi hakkında 1738 yılında Kütahya, Karaman, Adana, Sivas, Şam ve Rakka eyaletlerine hüküm yazılır.
Musacalı Türkmenleri iskan mahallerinden çıkarak llgaz dağında ve Kirpili adındaki yerde gezinip, yolculara ve halkın ürünlerine zarar etmeye başlarlar.
üzerine, 1752 yılında bir fermanla, Musacalı Cemaati’nin Afyonkarahisar Sancağında Barçınlı İlçesi’nde, boş ve ören halindeki köylere iskân olunmaları ve Kengiri (Çankırı) Sancağına gelip gitmelerinin men olunması emredilir (Cevdet Türkay, a.g.e., s.689).
Zaman ilerler ama 1691’deki iskân fermanı hemen işlemez. Bir yandan toplum düzeninin bozulması neticesinde idarenin güç kaybı diğer yandan asırlarca süregelen alışkanlık bir fermanla hemen yerlerini terk etmelerini sağlamaz ve zorunlu iskân 1760’lı yıllara kadar neticelenmez.
Musacalı cemaatleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde 1752 yılından itibaren, Emirdağı yöresinde Musacalı Aşireti ile ilgili bir kayıt yoktur (veya tarafımdan temin edilememiştir).
Bu durum akla iki ihtimal getirir. Birinci ihtimale göre Cevdet Türkay, Musacalı Cemaati’nin yerleşme yerleri olarak belirttiği yerler arasında Emirdağı yöresi hele de Çilli, İncili ve Kaçarlı cemaatlerinin yerleşme yerlerinde “Barçınlı” adı geçmemektedir. Bu duruma göre Musacalı Cemaati’nin Emirdağı yöresinde kalıp yerleşmediği söylenebilir ama, Cevdet Türkay eserinde Musacalı Aşireti’nin yerleşme yerini “Emirdağı Kazası” olarak belirtmiştir.
Akla ikinci ihtimal gelir. Musacalı Aşireti’nin bir kolu başka yere gitmemiş ve Muscalı Cemaati ile birleşerek “Muslucalı” adı altında Emirdağı yöresine yerleşmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, Musacalı Cemaati’nin Rakka’dan geldiği iddiası tamamen gerçek dışıdır. Aşiret Rakka’dan gelmemiştir. Musacalı Aşireti Yeni-İl haslarından olup Rakka’da iskana zorlanmış fakat başarılamamıştır. Rakka’ya yerleşmeyi kabul etmeyen aşiret Emirdağ yöresine yerleşmiştir.
Kaynak: Şükrü TÜRKMEN, Aşiretlerin Anadolu’da İskânı Emirdağ Örneği, 2021 s.20, 38-41
Rakka Ve Rakka’da İskan
Rakka, Yavuz Sultan Selim dönemi olan 1517 yılında Osmanlı hâkimiyetine girer. 29 Kasım 1586 tarihinde eyalet statüsüne yükseltilir.