Söyleyişi kolay ama yaşanması çok zor olanların başında yalnızlık geliyor bana göre.
Yalnızlığı (yalnız olma durumunu, kimsesizliği), hemen hepimiz yaşıyoruz; anlıyoruz, anlatıyoruz ve çoğu kere kendimize göre anlamlandırıyoruz.
Kaderimiz olan yalnızlık da var bizim seçtiğimiz yalnızlık da…
İkisi iç içe olanları ayırt etmek bazen mümkün olsa da çoğu kere başaramıyoruz bunu.
Hoş başarmış olmak işimize de pek gelmiyor hani. Başarsak da başarmasak da kendi yuvamızda, kendi saltanatımızda ya da kendi yalnızlık cehennemimizde yaşayıp gidiyoruz işte.
Yalnızlığımızın talihsizlik mi yoksa talih mi olduğu bizim değerlendirmemize bağlı elbette.
Mutsuz yalnızlıklarımız dayanılası değil ama ‘Mutlu bir yalnızlık, mutsuz bir beraberlikten iyidir.’ dediklerimiz daha çok gibime geliyor.
Yalnızlık önemsenmeli, yalnızlıkta yaşayabilmek için gerekli beceriler gün geçmeden kazanılmaya çalışılmalı; bu yolda gayret gösterenlere destek olunmalı bence.
Dayanamadığımız yalnızlıklarımız, hayatta çok şeye hazırlıklı olmadığımızın göstergesi oluyor neredeyse.
Teknolojik aletlere bağlı yalnızlığımız, elektronik kelepçelerimizle yalnızlığımız var.
Herhangi biriyle herhangi bir şekilde günün herhangi bir saatinde ‘Gel’ ya da ‘Geliyorum’ diyemediğimiz anlardaki yalnızlığımız var.
Hısım akrabalarla, eşimiz dostumuzla süren ‘sıradan’ ilişkilerdeki yalnızlığımız var.
Sevgi, kardeşlik, dostluk, arkadaşlık, hoşgörü, nezaket vb.ye sırt çevirdiğimizdeki sürece yalnızlığımız var.
Gülümsemediğimizdeki, cömert olmadığımızdaki, bir selâmı bile esirgediğimizdeki yalnızlığımız var.
Şikâyetimizdeki, suçlamamızdaki, kusurları örtmeyişimizdeki, hep kötüyü görüşümüzdeki yalnızlığımız var.
Şikâyetimizdeki, suçlamamızdaki, kusurları örtmeyişimizdeki, hep kötüyü görüşümüzdeki yalnızlığımız var.
Yalnız olduğumuzu en çok ‘Yalnız değilsin’ dediklerinde hissettiğimiz yalnızlığımız var.
Mecburi yalnızlığımız da var tercihimize bağlı yalnızlığımız da var.
Varlığımızın muhatap alınmadığındaki yalnızlıklarımız var.
Mekâna ait olamamadan doğan yalnızlıklarımız var.
İnsan içinde insana hasret yaşadığımız anlarımız var. Bazı kişilerle bir arada bulunduğumuz andaki anlatamayacağımız yalnızlıklarımız var.
Cahit Sıtkı Tarancı(1910-1956)’nın Otuz Beş Yaş şiirinde dediği gibi işte:
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir.
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Özcan TÜRKMEN
Yalnızlıklarımız
Söyleyişi kolay ama yaşanması çok zor olanların başında yalnızlık geliyor bana göre. Yalnızlığı (yalnız olma durumunu, kimsesizliği), hemen hepimiz yaşıyoruz; anlıyoruz, anlatıyoruz ve çoğu kere kendimize göre anlamlandırıyoruz.