Bugün sizlere çok sevdiğim Hasan GÖK(Dayolların Hasan) Emmiden bahsedeceğim.
Hayal meyal hatırladığım kadarı ile Güler yüzlü,şen şakrak bir insandı, Arada sırada evin damına çıktığımda hemen avlusu yanımızdaydı. Yukarıdan bakardım Büyük oğlu Tahir ve Küçük oğlu Abdil ile sanki birer arkadaştı.
Beraber oynamayı çok severdi, bazen de Tahir ile beni güreştirirdi. Arada sırada görmediğim günler de olurdu. O günlerde Rahatsızlığı dolayısı ile bazen evinde yatar,bazende doktora gidermiş.Annesi Rahmetli Elif ebe yüzünden gülümsese de yüreği kan ağlardı, nasıl ağlamasın ki biricik oğlunun hastalığı epeyce ilerlemiş o yıllarda çaresi bulunmamış gibiydi. Son günlerini evinde yatağında geçirirken bir gün öldüğünü duyduk.
Çocukluk hislerimizle ölümün ne olduğunu dahi anlayamamıştık.
Daha sonra oğullarını Elif ebe kanatlarının altına çekmiş,biricik oğlum Hasanımın yadigarları diyerek canla başla çalışarak büyütmeye,babalarının yokluğunu hissettirmemeye uğraşmıştır. Küçük bir bağ yeri ve Göynücekte Kademe dediğimiz yerde bostan ekilen küçük bir tarlası vardı. Birgün bağın yanında,birgün bostanın yanındaydı. Bir eşeği vardı, heybesini eşeğin üzerine atar,çapasını eline alır torunlarını kucağına alır bostan çapasına gider,çalışır,çabalardı akşamlar oluncaya kadar.
Yıllar su gibi geçip giderken, ilkokula başladık Tahir ile beraber.
Tahirin ilkokul numarası 89,Benim numaram 90,Bekleme Hacının oğlu Süleymanın ise 91 di. Hep beraber ilkokula başladık, İlkokul öğretmenimiz Çoğulu Mehmet emin ÖZTEKE idi, İlkokulu bitirince ortaokula başladık, Tahir Fadime Halasında kalıyordu Emirdağında,Yıllar geçerken, Avrupaya gitme hayali bizleri belkide okumaktan soğutmuştu. Varsa yoksa Avrupa,İlk gidenler izine geldiklerinde avrupaya gidişi hızlandırdılar, kimisi evlilik yaparak kimisi Turist olarak birer birer Köyünden ayrılıp gurbetin yolunu tuttu,seneden seneye izine gelirken, yeni nesiller doğdu zamanla memleket hasreti sadece ilk gidenleri ilgilendirmeye başladı. Gitdide üçbeş senede gelir oldular,oralara yerleştiler, Arkadaşlarımızı neredeyse unutur olduk. Onlar izine geldiğinde biz gelemiyorduk, yıllarca görüşemediğimiz arkadaşlarımızın yüzlerini unutur olduk. Meğer dünya’nın düzeni buymuş,kimisi hasretlik çekecek,kimisi hiç göremiyecekmiş.
Dünün o küçücük çocukları bugünün dedeleri oldu,Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçip gitmiş.
Allah Ebedi aleme gidenlere rahmeti ile muamele eder İnşaallah.
Sizlere Hasan emmim için yazdığım şiirimi paylaşıyorum.
HASAN EMMİM ERKEN GİTTİN BURADAN
Dün gibi hatırlarım Hasan emmi yüzünü,
Tahir ile Abdilin hep çekerdin nazını.
Arada bir bakardım dam başınaçıkınca,
Minderin üzerine otururdun yakınca.
Tahir oğlun gelip de otururdu yanına,
Evlat sevgisi denen can katardı canına.
Çok severdin onları mutlu mesud yaşardın,
Evlatların uğruna dağı taşı aşardın.
Her sene bostanları ekerdin kademeye,
Çaresiz dertlerini dilin varmaz demeye.
Genç yaşında giderken ebediyyet yurduna,
İki öksüz yavruyu bırakırken ardına.
Gözü yaşlı kalırken Elif ebem ağlıyor,
Gülizar abam sensiz karaları bağlıyor.
Yükü öyle ağır ki hiç durmadan çalıştı,
Elif ebem sonunda yokluğuna alıştı.
Evlatların büyüyüp birer baba oldular,
Herşeye sahip olup yalnız sensiz kaldılar.
Torunların büyürken sırasıra duruyor,
Resmine bakıp bakıp hergün seni soruyor.
Keşke sen de onları görüp de tanısaydın,
Hepsini birer birer öperek koklasaydın.
Berzâhda yazılmışsa alnındaki yazılar,
Ölümün gelişine sebep olmuş sızılar.
Bir anlam veremezdik sessizce gidişine,
Kimin aklı erdi ki yaradanın işine.
HASAN GÖK İçin yazdığım beyitler.
Allah Yattığı yeri nûr eylesin.
Suvermez’de eskimeyen eskiler (Süleyman sırrı)