Yüreği kin kusarken dostmuş gibi görünen
Eşek arısı olup batan diller utansın
Sadakat hırkasına emaneten bürünen
Vatanı üç kuruşa satan eller utansın
Fukaranın sırtına kene gibi yapışıp
Öksüz yetim hakkını sırtlan gibi kapışıp
Şüheda fışkıran bu topraklarda tepişip
Isırgan otu gibi biten kullar utansın
Kötü emellerine mazlumu alet eden
Hayvani arzularla şehvet duygusu güden
İffeti tam sırtından hançerleyip de giden
Vicdansızlığa çanak tutan kollar utansın
Harlanıp tutuşurken adaletin fitili
Ekmek çalan mahpusta serbest gezer katili
Gariban bulamazken sermek için mitili
Zenginin sarayında yatan çullar utansın
Kodamanların köşkü etkilenmez yağmurdan
İshak kuşu vazgeçmez bataklıktan çamurdan
Ekmeğini eliyle yoğururken hamurdan
Gurabanın damını yutan seller utansın
Ben kanatsız kuş gibi rızk peşinde koşarken
Vatanımın aşkıyla kaynayarak taşarken
Kalemimin ucunda yüce dağlar aşarken
Hasretliğime hicran katan yollar utansın
Dağlar girip araya kanatırken yaramı
Mesafeler sılamla açtı daim aramı
Ana baba acısı yakıyorken çıramı
Acımadan gurbete atan yıllar utansın.
Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ
Utansın
Dağlar girip araya kanatırken yaramı Mesafeler sılamla açtı daim aramı Ana baba acısı yakıyorken çıramı Acımadan gurbete atan yıllar utansın. Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ