Cuma, Kasım 22, 2024
Ana SayfaEğitimBiraz Uzun Ama İşte Bu Bizim Hikâyemiz

Biraz Uzun Ama İşte Bu Bizim Hikâyemiz

50’li yıllarda Demokrat Parti’yle
Hayata gözlerini açanlar.
Tahta beşiklerde ninnilerle uyuyup,
60 ihtilâlinin ayak sesleriyle uyananlar.
Çocukluğunu bu kargaşayla geçirip,
68 ‘de 18 yaşın heyecanıyla
68 kuşağının çilesini çekenler.
Bu hikâye sizin.
Bizim o yıllarda çocukluğumuz
Hep sıkıntılarla geçmedi.
Biz nedense ergenliğe geç girdik.
Çocukluğumuzu uzun yaşadık.
Bizim oyun alanlarımız çoktu.
Yemyeşil çayırlarda,bahçelerde
Evimiz kadar güvenli sokağımızda
Çeşit çeşit oyunlar oynardık.
Biz küçük şeylerden mutlu olmasını iyi bilirdik.
Uzun kış gecelerinde içilen semaver çaylarıyla,
Aile toplantılarının sıcaklığını hep hissettik.
O yıllarda komşuluk bağlarımızda güçlüydü.
“Bir maniniz yoksa akşam ANNEMLER size gelecek”.
Sözü bizi çok mutlu ederdi.
Karanlık günlerde önlüklerimiz karaydı ama,
Karanlıkları aydınlatan beyaz yakalarımız gibi
Umutlarımız,mutlu günlerimiz de vardı.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı bizim_nesil.png

Kitaplarımızı,defterlerimizi itinayla kaplardık.
Tahtadan,
telden,
ağaçtan oyuncaklar yapardık.
Yaratıcı,
yetenekli ,
paylaşımcı ÇOCUKLARDIK.
Biz,
yuvarlak,
köşeli kurşun kalemlerimizle
Düz,
eğik,
süslü
italik
okunaklı yazılar yazardık.
Biz halk kütüphanelerine ,
Halk Evlerine giderdik.
Ne omuza asmalı deri,renkli çantalarımız
Ne 0,5 uçlarımız,
ne kokulu silgilerimiz vardı.
Tahta sıralı,varil sobalı sınıflarımızda
Kara tahta başı heyecanlar yaşardık.
Nohutlu,fasulyeli matematik derslerimiz.
Cin Ali serisi okuma saatlerimiz

Andımız,
Gençlik Marşımız,
Cumhuriyet şiirlerimiz
Sapanla kuş avımız,
derede yüzme yarışlarımız
Ömer Seyfettin ,Dede Korkut hikayeleri
Kafdağı arkasına uzanan masallarımız.
Battalgazi,Köroğlu Destanları
Uzun kış gecelerinde uyuklayarak dinlediğimiz
Babaların,Dedelerin askerlik anıları.
Amerikan yardımı süt tozundan hazırlanmış
Beslenme saatlerimizi unutmak mümkün mü?
Ya sabahları üzerine ”tereyağı” sürülmüş
Taze yumurtalı,pekmezli
sabah kahvaltılarımız.
Tarhana Çorbası’nın lezzetini nasıl unuturuz?
Pazar sabahları sıcak ekmek kuyruğunda
Buharı kokusuna karışmış pidelerden,somunlardan
Elimiz yana yana yediğimiz lokmalar…
Bizim Amerika’dan ithâl herkesin okuduğu:
Teksas,Tommiks’imiz,Zagor’umuz da vardı.
Hayat,Ses Mecmuaları,Hürriyet’in ilâveleri,Radyoda Enosis-Makarios,Vietnam haberleri,Arkası Yarınlarımız,
Liselerarası bilgi yarışmaları,Bizimkiler,Kaynanalar,Radyo Tiyatrolarımız,
Erkan Yolaç’la Evet-Hayır yarışmalarımız,Orhan Boran’ımızla Yuki’miz.
Hayatımızın bir parçasıydı.
Soğuk kış günlerinde,buzlu yollarda,Tahta okul çantalarımızı,kızak yapar kayardık.
Bizim mahalle bakkalımız,Haydar Amca’mız,Yolunu hasretle beklediğimiz postacımız,Bekci Hasan’ımız,
kasabımız,manavımız,Aile fertlerinden biri sayılırdı.
Lâstik ayakkabıdan,naylon ayakkabıya,Bez toplardan,naylon toplara,Batarya pilli radyodan,ağır,iri sandukalı
Dântel örtülü Siyah-beyaz televizyona biz kavuştuk.
Gazocağından ”Aygaz”lı ocaklara biz geçtik.
”Vita” yağı tenekelerinden su kapları yapardık.
60’lı sıkıntılı yılların sonunda
Amerika Apollo 11’i Ay’a gönderirken
Bizim ilk yerli otomobilimiz
Anadol’umuz
Arkasından 124 Hacı Murat’ımız
O yıllarda bizim ne emniyet kemerimiz
Ne otomatik klimamız,
Cd çalarımız
Ne uzaktan kumandamız ,
ne oto alârmımız
Ne hava yastığımız ,
ne otoyollarımız vardı
Çatılarda daha iyi görüntü için!.
ölüm tehlikesiyle
Antenleri biz çevirirdik.
Gurundik,
Şaplorenz
Philips Marka
asker bavulu
televizyonlarda
Karlı ,
silik,
bulanık görüntülerden oluşan
Yerli diziler bizi mutlu ederdi.
Arnavut kaldırımlarındaki oyunlarımız
Gece muhabbetlerimiz,
cambazlı panayırlar
Topacımız, ( tendürük )
misketimiz,
uçurtmamız,
Gizlice içtiğimiz,
birinci,
bafra,
gelincik
Yaka sigaraları.
Pamuk Şeker,
Horoz şeker,
Şeker Elma,
Kâğıt helvalarımız
Uzuneşek,
Birdirbir,
Saklanbaç,
Komen,
Elim sende
oyunlarımız.
Hayatımıza renk katan,
bayramlarımız.

Biriktirdiğimiz bayram harçlıklarıyla gittiğimiz
Dönme dolap,
atlı karınca,
Langırt
Beş atış yirmibeş
çadır tiyatrosu.
İstop,
dokuztaş,
mendil kapmaca
Gazoz kapağı,
sigara kutusu,
bilye,
düğmelerle ( kopça )
Yaratılmış bir oyun dünyamız vardı
Yakan Top,
seksek,
çelik-çomak oyunları.
Okulda Yerli Malı Haftalarımız
Evde tasarrufa teşvik edici kumbaralarımız
Ada’ya barışı götüren Kıbrıs Harekâtı’mız
Sokakta
şeker,
yağ,
benzin kuyrukları.
Postahaneden yazdırmalı telefonlarımız
Pötükareli, muşamba kaplı odalarımız
Kestane pişirdiğimiz Kuzine sobalarımız
Mutfaklarımızda Tel Dolaplarımız
Duvarında günlük
”Saatli Marif” takvimimiz
Samimi,sıcak aile toplantılarımız
At arabası,
Hamal arabası,
süslü faytonlarımız
Austin,
Magirüs,
Ford
Opel
Chevrolet marka
Bagajı üstünde şehirler arası otobüslerimiz.
Futbol sahalarında Lefter’li,
Metin Oktay’lı
Şenol, Birol’lu
Kadri’li
Sanlı’lı
Kedi kaleci Varol Ürkmez’li
Can Bartu’lu
Sabri Dino’lu
Cemil Turan’lı
Metin Kurt,
Metin, Ali Feyyaz’lı
Unutulmaz derbi maçları.
Sinemalarda John Wayne’lı
Clint Eastwood’lu
Unutulmaz kovboy filmlerimiz
Beyaz Perdede
Ayhan Işık,
Belgin Doruk,
Kötü Adam Ahmet Tarık Tekçe
Gösel Arsoy,
Filiz Akın,
Fatma Girik
Ediz HUN,
Yılmaz Güney.
Müzeyyen Senar,
Behiye Aksoy,
Emel Sayın,
Zeki Müren,
Erkin Koray,
Berkant,
Erol Büyükburç,
Barış Manco ile dünya turu
AŞK dolu,
duygu dolu,
hüzünlü şarkılar.
70’li yıllarda muhtıralar,
sağ-sol çatışmaları.
Üniversitelerde
Kominist
Faşist suçlamaları.
Fabrikalarda DİSK-MİSK mücâdeleleri.
Grevler,
emeğin patronları,
sendika ağaları.
İdeolojilere kurban edilen zavallı işciler.
Okullarda
Devrimci
Ülkücü kavgaları.
Bölünmüş Öğretmenler,
taraflı polisler.
Ülkesine sahip çıkanlar
Bu arada yok olan gencecik fidanlar
Denizler,
Mahirler,
Hüseyinler,
Ulaşlar…
Taylan’lar
Bu öykü sizin.
Birbiri ardına devam eden
cenaze törenleri .
Romantizm ile terör arasına sıkışmış
Kayıp bir kuşağın çocuklarının savaşı .
Kardeş kavgaları,
siyasi cinayetler.
Kurtarılmış bölgeler,
okullar,
mahalleler
Yakılan,
yıkılan,
boşaltılan köyler
Deniz
Mahir
Hüseyin’in idamları
Akıl almaz işkencelere göğüs gerenler
68 kuşağının özgürlük savaşcıları.
Bu hikâye sizin.
Sonra Dallas
Köle Izaura
Yalan Rüzgarı
Cosby Ailesi
Uzay Yolu
Tatlı Cadı
Küçük Ev
Amerika
Avrupa
Berazilya dizileri
Beatles
Rolling Stones
Boney-m
Adamo
Amerika,Avrupa hayranlığı derken,
Hippiler,
bitli turistler,ansızın girdi hayatımıza.
Benliğimizi yavaş yavaş kaybetmeye başladık.
Cola
adidas
bulujin,
Rak-Rok-Pop merakıyla
Unutuverdik kendi müziğimizi,
öz değerlerimizi
Türküleri
Bozlakları
Halk Oyunlarını,
Destanları,
Hikâyelerimizi.
Sonra 80 de 12 eylül sabahı
Hasan Mutlucan’la uyananlar
Tutuklananlar,
göz altına alınanlar
Akıl almaz işkencelere uğrayanlar
Bedenlerini,
ruhlarını kaybedenler
Yeni idamlara,
haksızlıklara şahit olanlar.
Gönülden yaralanıp
gençliğini sürdürenler.
Bu öykü sizin.
Ulusal değerlere
biz sahip çıktık.
İstanbul’da Amerikalıları Dolmabahçe’den
Biz denize döktük.
Bağımsızlık sevdâlısı
vatansever gençlerdik.
ÖSS ‘yi bilmezdik ama,
gece en son 23.00 de
Radyodan puanları dinler erken davranmak için otobüslerle
Geceden yola çıkardık.
Eğitimin çilesini de biz çektik.
Ülkesini ölesiye seven de bizdik.
Erkeklerde İspanyol paça pantolonlar
Geniş gösterişli kravatlar,
uzun saç ve favoriler
Siyasi görüşe uygun,
yukarı-aşağı,
kalın bıyıklar
Deri çizmeler,
asker postalları,
Parkalar,
kalın kemerler,
palaskalar,
kalpaklar
Arka çepte ince dişli taraklar,
yuvarlak aynalar
Gömlek çeplerinde gelincik,
bafra sigaraları
Kızlarımızda
lüle lüle saçlar,
allıklar,
küpeler
Her genç kızın rüyası!..
Zetina dikiş makinası reklâmları
İnce belli mantolar,
yüksek topuklu rugan ayakkabılar
Döpiyesler,
jarseler,
koyu kırmızı rujlar,
kalın kemerler
Doğal güzellikler,
tabii kokular,
masumâne bakışlar.
Kınalı eller,
ahh…ah o ince beller…
Biz anne-baba sözü de dinlerdik.
Çoğumuz görücü usulü ile evlendik.
Kim ne derse desin,
Hâlâ devam eden çok mutlu
evlilikler kurduk.
Sevmesini de sevilmesini de iyi bilirdik.
Leylâ’yı bilir,Mecnun’u anlardık.
Bizim ne unutulmaz AŞKLARIMIZ vardı.
Mevsim mevsim yaşadık duygularımızı
Şarkılarda sever
şarkılarda ayrılırdık.
Bizim mektuplarımız renkli kâğıtlara yazılmış
Kendi el yazımızla,
göz yaşı dökülmüş,
Aşk mektupları,
asker mektupları
Gül kokulu,
duygu dolu,
gözyaşlarıyla ıslanmış
İçinde bir tutam saç,
bir küçük el izi,
dudak izi taşıyan mektuplar…
Ahh…
Biz neydik ne değildik.
Romanlara konu hayatların sahibiydik.
Biz o yıllarda iyi ki vardık.
Bütün olumsuzluklara rağmen
Mutlu bir çocuk,sevdalı birer gençtik.
Biz 2000’li yıllarda yine varız.
Biz 60 ‘larda çocuk,
biz 70’lerde gençtik
Biz 80 ‘lerde ihtilâli,
biz 90’larda ekonomik krizleri
Bir kez daha yaşayanlarız.
Şimdi teknolojik gelişmelerle dolu 21.Asrı yaşıyoruz.
Kredi kartı,
bilgisayar,
internet,
cep telefonu
Süper market,
mp 3 çalar,
dizüstüler,
plâzmalar
Artık o kokulu,duygu dolu
uzun mektuplar yok
AŞKLAR yok oldu,
duygular kısaldı,
sembôl oldu
Gençlerin iletilerinde
”nbr”,
”by”,
“slm” kısaltmaları.
Cep telefonlarında kısa mesaj çılgınlıkları.
Nerede meyvasını elimizle topladığımız ağaçlar?
Korkusuzca oyunlar oynadığımız sokaklar…
Nerede o sözünün eri
yağız delikanlılar..?
Vefalı dostluklar,ölesiye arkadaşlıklar
Nerede utangaç al yanaklı kızlar..?
Saflık,
doğallık,
bağlılık nerde…?
Bu nedenle ÇOCUKLUĞUMU özlüyorum.
El yapması oyuncaklarımı,
Uçurtmamı,
yaralı dizimi,
ANNEMİN ninnisini
Kâğıt helvayı,
bakkalın sakızını
Bahçedeki kiraz ağacını özlüyorum.
Ya şimdiki çocuklar!..
çoğu internet başındalar
Fesfutlarda süper menülerle beslenerek
Bilmem hangi yabancı müziği
indirip dinliyorlar
Cep telefonlarına,bilgisayarlarına sarılmış
Çoğu kilolu,
renkleri uçuk,
dişleri bozuk
Teknoloji çağını yaşıyorlar.
Artık 20.asır gerilerde kaldı.
Çocuktuk genç olduk,
baba olduk,
dede olduk.
Ne bâdireler atlattık,
yıkılmadık ayakta kaldık.
Artık yaşadığımız kadar yaşayamayacağımızı,
Bir bu kadar daha ömrümüzün
olmadığını biliyoruz.
Olsun iyiki o yılları gördük,
o hayatları yaşadık.
Pişmanlık mı asla!..
Sadece o doludizgin unutulmaz yılları
Özlüyoruz…
Verseler aynı hayatları yeni baştan
Büyük bir keyifle yaşamak isteriz.
İşte!.. bu bizim hikâyemiz..1950-2020

Alıntı..

RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments