Camiler, toplumun dini, sosyal ve kültürel bakımdan gelişmesinde önemli rolü bulunan müesseselerden biridir.
Vakıf kelimesinin terim olarak anlamı bir mal veya mülkün sevap kazanmak gayesiyle doğrudan ve dolaylı bir şekilde toplumun yararına tahsis edilmesidir. Bu tahsis sadece Dinî ve hayrî eserler yaptırmak şeklinde olmayıp çok daha farklı alanlarda da olabilir. Her vakfın bir kuruluş senedi (belgesi) bulunur. Senette vakfın kurucusunun adı, vakfı kimin nasıl idare edeceği, vakfın amacı, vakfedilen gelirler ve bunların hizmetlere ve görevlilere dağılımı gibi ayrıntılar bulunur. Senedin şahitler huzurunda mahkemece tasdik edilmesi ve kayda alınmasından itibaren vakıf resmen faaliyete başlar. Vakfı kuran şahıs genellikle ölünceye kadar kendi vakfının mütevellisi olur, öldükten sonra ise vakfın senedinde belirttiği kimse veya kimseler bu görevi üstenir. Ülke genelinde olduğu gibi Emirdağ’da da, kurulan vakıflar kanalıyla, bu görevler yerine getirilmiş ve bu dini müesseselerin varlığını devam ettirilmiştir.
Önceki yazılarda da belirtildiği gibi Emirdağ Kazası 1775’li yıllarda “Emirdağı Nahiyesi” adı altında Kütahya Vilayetine (COA,280/18779,Fon: AE.SABH.I) ve 1781 yılında da Karaman’ın Bozulus Kazası’na (COA,24/1172,Fon: C.ZB) bağlıdır. 1828’de kaza olmuştur ve müdürü Halil Ağa’dır (COA, 260/75,Fon: A.MKT.UM). 1839’da Karahisar-ı Sâhib’in bir nahiyesidir (COA,540/27284,Fon: C.EV). Bunlar bir bütün olarak ele alınırsa Emirdağ Kazası 1775’li yıllardan beri hep vardır. Bazen Emirdağ, bazen Barçınlı, bazen Nevahi-i Barçınlı, bazen Han-ı Barçın ve son olarak 1867 yılında Musluca Kazası olarak adlandırılmıştır ama bunların hiç birisinin “Nefs” adı verilen şehir merkezi yoktur. Musluca, kaza olduktan bir yıl sonra yani 1868 yılında, adı Aziziye olarak değiştirilmiş ve Aziziye’nin kaza merkezi “Muslice” yapılmıştır. Yani “Muslice”, bugünkü Emirdağ Kazası’nın merkezidir.
Emirdağ Kazası’nın merkez ve köylerindeki her caminin bir vakfı vardır. Bu vakıflara ait bilgiler Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında mevcut olup paylaşıma da açıktır. Bu kayıtlara göre Emirdağ merkezde 4 ve köylerinde 54 olmak üzere Cami vakfı 58’dir.
Merkezdeki Cami vakıfları:
1) Kuloğlu El-Hâcc Mustafa Bin İbrahim Vakfı (Kuyûd-ı Vakfiyye No: 8865 Hulâsa-i Vakfiyye No: 2750). Kurucusu, İncili Mahallesi sakinlerinden aslen Aydın Sancağı Karacasu Kasabası’ndan Kuloğlu el-Hâcc Mustafa (Musdan) bin İbrahim Ağa. Amacı Aziziye Çarşı Câmi-i Şerîfe yardım ve ihtiyaçlarının giderilmesi (H.1302 (1884) tarihli Hüdavendigar Salna¬mesine göre, Aziziye Kaza merkezinde bir cami/mescit mevcuttur. İbrahim bin Mehmed’in bina ve inşa etmiş olduğu mescid-i şerif için, 26.06.1318 (21.10.1900) tarihinde Mustafa bin Mehmed’in bin kuruş nukud vakfı kurulmuştur (VGM Şahsiyet Kaydı. Defter No:189, Sayfa No:238, Sıra No:1898). Bu mescit yıkılarak, vakıf kanalıyla, yerine Çarşı Camii inşa edilmiştir).
Mustafa (Musdan) bin İbrahim Ağa, Aziziye Kasabası mahkeme-i şeriyyesine gelerek özetle “Mülkümde ve tasarrufumda bulunan Aziziye Kasabası çarşısında Hacı Muhammed Ali Ağazade Hacı Vahit Efendi dükkânı, Karahisar-î Halil Onbaşı dükkânı ve cephesi mevkuf olan hanem ve arkası Çarşı Caddesi iş bu hudut ile mahdut 1.000 guruş kıymetinde bir bâb dükkânımla çarşıyı mezkûr ittisalinde yemini Davulga’lı Hacı Kadiroğlu Mürsel Efendi dükkânı ve Yesarî Sokak ve cephesi mumaileyh Hacı Vahit Efendi dükkânıyla mevkuf olan dükkânım ve arkası sokak işbu hudut ile mahdut 3 bin guruş kıymetinde ve müştemilatlı dört göz odası bulunan çarşı yüzünde dört kepenk dükkânı ile beraber bir bâb hane-mülk menzilimi Aziziye Kasabası´nın Çarşı Câmi-i şerifine Vakf eyledim ve şöyle şart eyledim ki; Ben hayatta oldukça buraları dilediğim gibi kullanayım. Vefat ettiğimde mütevelli heyeti buraları kiraya verip evvelâ vakfımın tamir ve terimine harcanmalı. Vakıf mamur olmadıkça kimseye bir şey verilmeye. Tamirinden fazla kalan ile câmi-i şerif-i mezkûrda her kim imam ve hatip olup imamet vazifesini ifa eder ise imam olan kimesneye mahiye 50 guruş verile ve imam efendi yatsı namazını edâ ettikten sonra her gece Amen
e´r-resûli ayet-i celîlesini bir kere hasbeten tilâvet edip sevabını ruhuma hediye eyleye câmi-i şerif-i mezkûrda her kim müezzin olur ise kayyumluk vazifesini dahi ifa etmek üzere mahiye 40 guruş hediyesi verile ve yine câmi-i şerif-i mezkûrda Müslüman cemaatine tefsir, hadis yahut fıkıhtan tedris ile vaz
-ı nasihat edip ders sonunda olan duasında bu fakiri dua-i hayr ile yâd eden hoca efendiye beher ayda 100 guruş verile ve yine câmi-i şerif-i mezkûr ve minarede yağ alınarak leyâli-i mübârekede ikâd edilecek kandil kaplarına sarf edilmek üzere senede 300 guruş verile ve vaaz eden efendiye kürsiyye namıyla 40 guruş verile ve bu vakfa bir mütevelli tayin olunup senede 300 guruş verile… (8 Zilhicce 1332) (28 Ekim 1914) (VGM Arşivi. Defter No: 607, Sayfa No: 169 Sıra No: 261) 2) Fatma Hatun ibnet İsmail Ağa Vakfı (Hülasa No: 788, Arz No: 373, Esas No:1-3-1398). Kurucusu, Aziziye Kazası İncili Mahallesi’nde sakine mu
ar-refetü´z-zât sâhibü’l-hayrât ve’l-hasenât tâlibetü´l-meberrât ve´l-mesû-bât Fatma Hatun ibnet İsmail Ağa. Amacı, İncili Mahallesi´nde ashab-ı hayrın müceddeden bina ve inşa eyledikleri mescid-i Şerif’e yardım ve ihtiyaçlarının giderilmesi. (İncili Camii 1956 yılında yapılmıştır. Caminin ilk binası 1891 yılında yapılan ve Vakfiyesi olan bir camidir. Caminin ilk binası eski kız meslek lisesi binasının – şimdiki belediye binasının- olduğu yerlerdir).
Aziziye Kasabası İncili Mahallesi sakinelerinden hayır ve hasenat sahibi İsmail Ağa kızı Fatma Hatun hükûmet konağında bidayet mahkemesi odasına gelerek 1500 guruş vakfedip şöyle şart eyledi “Her sene onu on bir buçuk hesabı üzere rehn-i kavî ve kefîl-i melî veyahut ikisinden biri ile istiğlâl olunup hâsıl olanları İncili Mahallesi´nde hayırseverler tarafından yapılan câmi-i şerifte hatip görevi oğlum Ahmed Efendi ibn Mahmut’a verile; ben hayatta oldukça kendim mutasarrıf olup vefatımdan sonra tevliyet-i mezkûreye câmi
-i şerif-i mezkurede hatip olan zât mutasarrıf ola… (15/Receb/1308) (24 Şubat 1891) (VGM Arşivi. Defter No:592. Sayfa No:38. Sıra No:34)
3) Abdil Ağa Abdullah Vakfı ( Hulâsa No: 2148, Hulâsa-i Mahsusa No: 715). Kurucusu, Kaçarlı Mahallesi ahalisinden hayrat sahibi Abidin oğlu Abdil Ağa ibn Abdullah. Amacı Kaçarlı Mahallesinde Vâki ashab-ı hayrat tarafından müceddeden bina ve inşasına muvaffak olunan câmi-i Şerif’e yardım ve ihtiyaçlarının giderilmesi.
Karahisar-ı Sâhib Sancağı´na tâbiAziziye Kasabası Kaçarlı Mahallesi ahalisinden hayrat sahibi Abidin oğlu Abdil Ağa ibn Abdullah, aynı mahalle ahalisinden Kara Hasan oğlu Hamdi Efendi ibn Veli Ağa ile Şer’iyye mahkemesi meclisine gelerek mâlından ifraz eylediği 1400 guruşu vakfedip şöyle şart eyledi “ 1400 guruşu yüzde dokuz hesabı üzre istikrah olunup hâsıl olanı mahallemizde hayır sahipleri tarafından câmi
-i şerifin ciheti hitabetini ifa iden zata münhasıra olup ve ben hayatta oldukça vakf-ı mezburun tevliyeti bana ait ola vefatımdan sonra evlâdına ve evladının evladına ve muhtar olan kimseye… (15 Şabâni´l-mu
azzam 1328) (22 Ağustos 1910) (VGM Arşivi. Defter No:603. Sayfa No:223. Sıra No:367)
4) Hacı Nebizâde Ahmed Efendi bin Musa Vakfı (Hulâsa-i vakfiye: 2335). Kurucusu, Bosna-i Cedid Mahallesi sakinlerinden sâhibü´l-hayrât ve´l-hasenât Hacı Nebizâde Ahmed Efendi bin Musa. Amacı, Bosna-i Cedid Mahallesi’nde Vâki ashab-ı hayrat taraflarından mukaddemen inşa olunan câmi-i Şerif’e yardım ve ihtiyaçlarının giderilmesi. Karahisar-ı Sâhib Sancağı’na tabi Aziziye Kasabası Bosna Cedid Mahallesi sakinlerinden hayrat sahibi Hacı Nebizâde Ahmed Efendi ibn Musa ile mütevelli Nasb ve tayin eylediği Keçili Karyesi ahalisinden Hacı Nebi oğlu Mustafa Efendi ibn İsmail mahzarında gelerek kemâl-i imtiyazla mümtaz kıldığım bin guruşu karye-i mezburede Vâkiashab-ı hayrat taraflarından mukaddemen inşa olunan câmi
-i şerife vakf edip şöyle şart eyledim ki; Meblağ-ı mezbur senevî yüzde dokuz guruş hesabımla mütevelli rehn-i kavî veya kefîl-i melî ile veyahut ikisinden biri ile idene olup hâsıl olan nemasından kırk beş guruşu câmi-i şerif-i mezkûra hatip olan zata ve kırk beş guruşu da câmi
-i şerif-i mezburun mum ve kandiline sarf oluna. Ben hayatta oldukça tevliyeti yedimde ola. Vefatımdan sonra Evlâd-ı çukurumun tevliyete muhtar olanlarına ait ola deyi meblağ-ı mezbur bin guruşu mütevelli-i merkuma teslim ve sair mütevellilerin evkafta tasarrufları gibi tasarruf eyleye… (5 Şevvâl 1328) (10 Ekim 1910) (VGM Arşivi. Defter No:600. Sayfa No:260. Sıra No:325)
Bazı köylere ait vakıflar ise:
Alibeyce Köyü’nde El-Hâcc Ali Ağa bin el-Hâcc Battal Vakfı;
Bademli Köyü’nde Ahmed Efendi bin Habib Vakfı;
Beyköy Köyü’nde Hüseyin Ağa bin Ömer Ağa Vakfı;
Çatallı Köyü’nde Abdil bin Ömer Vakfı;
Dağılgan Köyü’nde Göçüoğlu Hacı Mustafa Ağa bin Mustafa Vakfı;
Davulga’da Ayrancıoğlu Ömer bin Veli Vakfı;
Daydalı Köyü’nde Satıoğlu Halil bin İbrahim Vakfı;
Demirçili Köyü’nde Karakulakoğlı Osman bin İbrahim Vakfı;
Ekizce Köyü’nde Cennet Hatun binti Abdullah Cami Şerifi Vakfı;
Elhan Köyü’nde Mustafa bin İbrahim Camii şerifi Vakfı;
Eşrefli Köyü’nde Çobanoğlu Mehmed Arif Efendi bin Hacı Abdullah Vakfı;
Güneysaray Köyü’nde Osman Bin İlyas Vakfı;
Güveççi Köyü’nde Hüseyin Ağa bin İsa Vakfı;
Horan Köyü’nde Ebillioğlu (İbilioğlu) Ali Efendi ibn İsa Vakfı;
Karaağaç Köyü’nde Maksud oğlu Hüseyin bin Ahmed Vakfı;
Karacalar Köyü’nde Ali Ağa İbn-i Abdülkadir Vakfı;
Kolanşam Köyü’nde Beyzâde Osman Bey bin Hüseyin Vakfı;
Pörnek Köyü’nde Kasaturoğlu İzzet Efendi bin Süleyman Ağa Vakfı;
Salihler Köyü’nde Mehmed bin Osman Ağa Vakfı;
Soğukkuyu Köyü’nde Bektaşoğlu el-Hac Ömer bin Bektaş Vakfı;
Suvermez Köyü’nde Yusuf Beyin müceddeden bina ve inşa eylediği mescid-i şerif Vakfı;
Türkmen Akviran Köyü’nde Ahmed bin Bayezid Vakfı;
Veysel Köyü’nde İdris Bin Ali Hoca Vakfı;
Yeniköy Köyü’nde Çerkeşzade Hacı Musa Ağa bin el-Hâcc Yusuf Vakfı;
Yüreğil Köyü’nde Cebel Bekir oğlu Hasan Ağa bin Mehmed Ağa Vakfı.
Katkı sağlayanları rahmetle anıyorum. (Şükrü Türkmen)
Camiler Ve Vakıfları
Camiler, toplumun dini, sosyal ve kültürel bakımdan gelişmesinde önemli rolü bulunan müesseselerden biridir. Vakıf kelimesinin terim olarak anlamı bir mal veya mülkün sevap kazanmak gayesiyle doğrudan ve dolaylı bir şekilde toplumun yararına tahsis edilmesidir. Bu tahsis sadece Dinî ve hayrî eserler yaptırmak şeklinde olmayıp çok daha farklı alanlarda da olabilir. Her vakfın bir kuruluş senedi (belgesi) bulunur.