Bayatlı Arif Bey

Afyon çevresinde milli direnişin öncülerinden olan Arif Bey, Bayat Kazası Hacı Mustafa Oğulları Sülalesinden Binbaşı Osman Bey’in ikinci eşinden olan oğlu olup 1875 Harput doğumludur. Arif Bey iki evlenir.

0
730

Afyon çevresinde milli direnişin öncülerinden olan Arif Bey, Bayat Kazası Hacı Mustafa Oğulları Sülalesinden Binbaşı Osman Bey’in ikinci eşinden olan oğlu olup 1875 Harput doğumludur. Arif Bey iki evlenir. İlk eşi Ferik (Tümgeneral) Lütfi Paşa’nın kızıdır. Bu evlilikten Kadriye (Alpman) (Kadriye Alpman, ses sanatçılarından Ayten Alpman’ın annesidir.) ve Lütfi (Emekli Albay Ahmet Lütfi Güngör) adında iki çocuğu, ikinci eşi Mardin Midyat’lı Zeynep ile evliliğinden de Zekiye ve Cahide isimli iki kızı vardır.
Zeynep’in esas adı Meryem ve baba adı Abdo Hacco’dur. Midyat Bote Köyü 1900 doğumlu olup, Süryani’dir. 1918 yılı sonlarında Arif Bey’le evlenir. Müslüman olarak Zeynep adını alır. Arif Bey’in şehit edilmesi neticesinde, yine asker olan ve Çanakkale savaşı sırasında bir gözünü kaybeden kardeşi Mazhar Sabri Bey (Özeralp) ile evlenerek Afyon’da yaşamını sürdürür. Bu evlilikten çocuğu olmaz. 1990 yılında Afyon’da vefat eder.

Arif Bey, Harp Okulunu bitirerek 1895 yılında 1311 Piyade 27 sicil numarasıyla ve mülâzım rütbesiyle göreve başlar. 1896’da mülazım-ı sâni, 1898’de birinci mülâzım, 1902’de yüzbaşı, 1908’de kolağası, 1914 de binbaşı ve 1 Mart 1917 yılında kaymakamlığa (Yarbaylığa) terfi eder. Birinci mülâzım ve yüzbaşı olarak Afyon Redif Fırkasında görev yapar.
1909-1910 yıllarında bir sene kadar Yemen’de bulunan Arif Bey Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Harbi’ne iştirak eder. 1917 yılında Mardin Kuvve-i Takibiye Kumandanıdır. (COA. 06.12.1917. 27/17. Fon: DH. EUM. 6. Şb) Yarbay rütbesinde iken İzmir Merkez Komutanlığına atanır.

İzmir’in Yunanlılarca işgali sırasındaki vahşeti gerek 17. Kolordu Kumandanlığı Karargâhı ve gerekse diğer birimlerdeki olayları pek çok subayla birlikte bizzat yaşar. İzmir’in işgalinden sonra 17.Kolordu dağılmıştır. Kolorduya mensup subaylar, Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşanın emri doğrultusunda, Bandırma’ya giderler. Bandırma’da yeni bir teşkilatlanma vardır. Kaymakam Arif Bey de bu emre uyarak İzmir’den ayrılıp Bandırma’ya gider. Büyük bir ihtimal Kaymakam Arif Bey bir görev beklentisi içindedir. Belki de verilen sözler yerini bulmamıştır. Bu nedenle tez zamanda Bandırma’dan ayrılıp, Afyon’a gelmeye ve bir milis gücü oluşturarak Kuva-yı milliye saflarında yer almaya karar verir.
1919 Haziran ayı sonlarında Emekli Binbaşı Abdullah, İstihkâm Yüzbaşısı Nurettin, bir topçu zabiti ve sekiz nefer ile hareket eder. Eskişehir üzerinden Afyon’a giderken, Eskişehir Mutasarrıfının talimatıyla 21 Haziran 1919’da Seyitgazi’de, Jandarma Takım Komutanı Rodoslu Mülâzım Aydın Efendi tarafından yolu kesilerek teslim olması istenir. Üniformalı iken jandarmanın kendisine bir şaki gibi davranarak “Teslim ol” çağrısına sinirlenen Kaymakam Arif Bey olumlu cevap vermez. Jandarmalarla giriştikleri çatışmada, maiyetinden Tireli İsa adlı nefer ölür. Emekli Binbaşı Abdullah Bey ile bir asker tutuklanır. (Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 39, Belge: 939)

Teslim olmayan Kaymakam Arif Bey, kalan yol arkadaşlarıyla birlikte Aziziye üzerinden Bayat’a ulaşır ve Başara Köyü yakınındaki Eğerlitepe Yaylası’na çıkar. Bayat’lı olmasının yanında, daha önceki yıllarda, Afyon Redif Fırkasında subay olarak görev yapmasından dolayı Kaymakam Arif Bey bu havaleleri iyi bilmektedir. Sevilen ve babacan bir kişiliği vardır. Hemen arkadaşlarını durumdan haberdar eder. Bayat ve civar köylerden etrafına topladığı gruplarla kısa süre içinde hatırı sayılır bir milis gücü oluşturur. Bazı sözlü kaynaklara göre, oluşturan milis gücü içerisinde Emirdağ’dan Çukurkuyu’lu Acemoğlu, Holuz’lu Deli Hacı, Kürt Ali Çavuş, Sadık Onbaşı, Çatallı Köyü’nden Taşbaş Mehmet (Mehmet Pehlivan), Akpınar’lı Kopuk, Pörnek’li Cumali Çavuş, Elhan’dan Abdülkadir Hoca oğlu Yusuf Çavuş, Tabaklar Köyü’nden Kara Vahit gibi kimseler de vardır.
11 Eylül 1919 günü 150-200 atlı ile birlikte 23.Fırka Komutanı Kaymakam Ömer Lütfi Bey’e katılır. Bu durum milli mücadeleye güç katarak halkın moralini yükseltir ve Afyondaki Kuva-yı Milliye çalışmaları hız kazanır. (F.Şükrü Yersel. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Taşpınar, 1935 Cilt:3, Sayı:31)

23.Fırka Komutanı Ömer Lütfi Bey’in büyük teşvik ve desteğiyle Kaymakam Arif Bey’in başkanlığında Afyon’daki Kuva-yı Milliye Teşkilatı kurulur. Arif Bey, Afyon yakınındaki Erkmen bağlarında karargâh kurar ve Afyonkarahisar Kuva-yı Milliye Kumandanlığı görevini de üstlenir. 1919 yılı Ekim ayında, Tümen Komutanı Ömer Lütfi Bey ve bazı Müdafaa-i Hukukçuların da yardımıyla, bir gece ansızın İngiliz kontrolündeki cephaneliği basarak nöbetçileri bağlatıp bütün cephaneliği boşalttırır. 23. Tümen Komutanı Ömer Lütfi Bey tarafından Alaşehir Cephesi’ne görevlendirilir. Ali Fuat (Cebesoy)’un I. Eskişehir harekâtına katılır, ardından da II. Bozkır Ayaklanması (20 Ekim-2/4 Kasım 1919) nın bastırılmasında görev alır. Karacalar’lı eşkiya Kara Hüseyin Davulga Karakolunu basarak silah ve mühimmatlarına el koyar. Yörenin sevilen kişilerinden Milli Mücadele taraftarı Hafız Sait de öldürülür. Bu olay büyük bir şoka neden olur ve Aziziye’liler tarafından Kaymakam Arif Bey’in otoritesi sorgulanmaya başlanır. Karakol baskınını öğrenen Kaymakam Arif Bey, hızlı bir şekilde olayın üstüne gitmeye karar verir. Otuz kadar adamını Davulga’ya gönderir. Kara Hüseyin’in yakın adamı ve Hafız Sait’in öldürülmesinden sorumlu görülen Mürsel’in evi kuşatılır. Kaçmak isterken yakalanıp, Kaymakam Arif Bey’in huzuruna getirilir. Kaymakam Arif Bey Mürsel’i bir süre sorgular. Hemen akabinde Mürsel infaz edilir.

Teslim olması için Kara Hüseyin’e haber gönderilir ama Kara Hüseyin bu teklifi kabul etmez. Kaymakam Arif Bey yerel kuvvetlerle bu durumun çözülmesini ister ama durum gittikçe daha karmaşık hal alır. Kara Hüseyin ve adamlarının askerlerle giriştiği çatışmada 20 asker şehit olurken 80 kadar asker Kara Hüseyin tarafından esir alınır.
Bu olay, Milli Mücadele karşıtı başkaldırma emaresi olarak görülmeye başlar. Bölgeyi eşkıya ve çetelerden temizleyeceği sözünü veren Kaymakam Arif Bey’in otoritesini iyiden iyiye sarsar. Kesin tarih belli olmamakla birlikte 1920 yılının Mart sonu veya Nisan Ayı başlarında, Aziziyeye tekrar gelerek Kara Hüseyin, Kel Mustuk (Mustafa), Recep ve Gede Durmuş’u mektebin önündeki direklere bağlatarak kurşuna dizdirir. Cesetlere üç gün el sürülmez ve ibret olsun diye öylece teşhir edilir.
13 Nisan 1920 tarihinde başlayan Düzce Ayaklanması bir anda büyüyüp tehlikeli bir durum alır.
Tehlikenin büyüklüğü karşısında yeni kurulan Büyük Millet Meclisi’nin Muvakkat İcra Vekilleri Heyeti (Geçici Yürütme Kurulu) bölgeye askeri birliklerle beraber halkı yatıştırmak için Ankara’dan Hüsrev Gerede, Adapazarı’ndan da Sait ve Kazım beyler başkanlığında birer nasihat heyeti gönderir ama bu girişim sonuçsuz kalır. Gerede Heyeti asiler tarafından tutuklanır, Sait ve Kazım beyler öldürülür. Bunun üzerine Geyve’deki tümenden sonra Çerkez Ethem birliği ve diğer Kuva-yı Milliye birlikleri bölgeye yollanır, Ali Fuat (Cebesoy) ile Refet (Bele) ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilir.
Zonguldak’taki 32.Alay Bolu’ya sevk edilir. 24.Tümenin topçu ve süvari ile pekiştirilmiş iki taburunun Tümen Karargâhı ile birlikte, Geyve’den Düzce’ye gönderilir. İstanbul’dan Kandıra’ya henüz gelmiş olan Binbaşı Çolak İbrahim 60 kişilik bir müfreze ile Adapazarı’na hareket ettirilir.

Bozkır Ayaklanmasını bastırmakta gösterdiği başarıdan dolayı Kaymakam Arif’e, Karakeçili Müfrezesiyle 22 Nisan 1920’de Afyon’dan trenle Ankara doğrultusunda yola çıkması emredilir. Müfrezenin kuvveti 210 atlı, 55 piyade kadardır.
Kaymakam Arif, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış günü şerefine, Ankara sokaklarında müfrezesiyle bir geçiş merasiminde bulunur ve 24 Nisanda Ayaş’a gelir. 25 Nisan 1920’de Beypazarı’na taarruz eder. Bir saatlik çarpışmadan sonra, asileri tamamıyla bozguna uğratarak ilçeye girer. 26 Nisan 1920’de Beypazarı’ndan Nallıhan’a doğru, emniyet düzeni ile yürüyüşe başlar. İkindi zamanında Beypazarı ile Nallıhan arasında Softa boğazında asilere rastlayarak taarruz eder çok sayıda ölü verdirir ve esir alır. 29 Nisan 1920’ye kadar yolda ve özellikle Çarşamba’da rastladığı 400 kadar asi ile yaptığı çarpışmalarda, asilere 50’ye yakın ölü ve bir o kadar yaralı verdirir. 2 Mayıs 1920’de Düzce asileri Bolu’ya yürürler. 4 Mayıs 1920 sabahı, Kaymakam Arif müfrezesinin işgal etmiş olduğu Karacasu civarındaki sırtlara da taarruz ederler. Gün batıncaya kadar çarpışma devam eder. Karanlık basınca Kaymakam Arif Müfrezesi, çok üstün asi taarruzu karşısında geceden faydalanarak düzenli bir surette Karadoğan bucağına çekilir ve 6 Mayıs 1920’de 175 atlı kuvvetiyle Kızılcahamama döner. 11/12 Mayıs 1920 gecesi Kaymakam Arif çadırında şehit edilir.
Kaymakam Arif Bey şehit edildikten sonra kuvvetleri dağılır. Yakalanan 70 nefer belediye önüne getirilerek “Padişahım çok yaşa” diye üç kez bağırtıldıktan sonra serbest bırakılır. (COA.11.05.1920. 40/43, Fon: DH.EUM.AYŞ ) Serbest kalanların bir kısmı Bolu’daki ayaklanmacılara katılırken, bir kısmı da memleketlerine dönerler.

Kaymakam Arif Bey’in ölümü üzerine Aziziye’ye dönenlerden Palaoğlu Kara Ahmet Efe, Elmas Pehlivan (Elmas Pehlivan aslen Ödemiş’li olup adı İsmail’dir (Ahmet Altıntaş, Milli Mücadele’de Afyonkarahisar, 2011. s.18) ve Çerkez Osman ayrı ayrı müfreze oluşturarak Kuva-yı Milliye’ye gönüllü toplarlar ve Karahisar Müdafaa-i Hukuk Reisi İkinci Başkanı Reşit Bey’le birlikte hareket ederler.

Not: “Türk İstiklal Harbi 6. Cilt. İstiklal Harbinde Ayaklanmalar (1919-1921). Genel Kurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları” ile “Şükrü Türkmen, Belgelerle Emirdağ, 2017” kitapları temel kaynak kitap olarak ele alınmıştır.