Ferdi Tayfur’un EMMOĞLU adlı parçası, bir zamanlar belli birkesimin dilinden düşmedi. Belli grupta hâlâ gündemde. Parçanın beni en çok etkileyen yanı ‘Emmoğlu’ seslenişi. Emmoğlu, içimizden biri; emmoğlu sen; emmoğlu ben; emmoğlu biz…
Parçanın bir bölümü şöyle:
“Yüce dağ başında yayılır atlar
Yâr mendil işlemiş ikiye katlar
Mezarın üstünde beş karış otlar
Bitmeyince gönül yârdan ayrılmaz
Ayrılmaz emmoğlu ayrılmaz”
Metinde yardımlaşma, dayanışma, birlik beraberlik; ‘Emmoğlu’ kelimesiyle en güzel şekliyle anlatılıyor bence.
Günümüzdeki genç kulakta ‘Emmoğlu’ kelimesi karşılığını ne kadar buluyor, bilemem.
Bu parçada olduğu gibi köyümüz Emirdağ Suvermez türkülerinde akrabalık isimlerinin kullanımını hep hayranlıkla anlatmışımdır öteden beri.Ağıtlarımızda ve türkülerimizde kullanılan akrabalık isimlerinin samimiyetine hayran olmuşumdur hep.
Bu yazımızda sadece ‘EMMİ’ kelimesine bakıverelim şöyle bir.
Anonim bir türküde bir kelime, bu kadar yerli yerinde bence şöyle kullanılır:
“Yârime yedirdim balınan yemiş
Duda(ğ)ı kehribar dişleri gümüş
Boyunu sevdiğim boynu güzelim
Emmimin o(ğ)luna varırım demiş”
Bir kelimenin yerinde kullanılınca ancak bu kadar anlam ve değer kazandığının ispatı aşağıdaki Ağabeyim sayın Şükrü Türkmen’in derlediği Suvermez Köyü anonim türküsünde:
“Ceketi yo(ğ)umuş yârim üşüyo(r)
Verdi(ğ)im aynıyı cöpdedaşıyo(r)
Emmiyingızına deme sırrını
Durup durup yaramızı deşiyo(r)”
Kelimeler ağıtlarda daha bir oturaklı sanki.
Merhum Zübeyde Karanfil’in genç yaşta kaybettiği eşi Cemal’e yaktığı ağıtta ‘Emmi’ kelimesi bir başka anlamıyla şöyle kullanılıyor:
Azziye’de yanar bir yeşil ışık
Başucuma go(y)dum babasız beşik
Gınaman emmiler yıldızım düşük
Gurbanlar olurum civan eşime
Yirmibeşimde bu da geldi başıma
Kelimeler; türkülerde, halk ağzında asıl anlam ve değerini buluyor.
“Dolgulu yazlıkda enik yallıyo(r)
O gız pencereden gafa sallıyo(r)
Emmilerin dört gözünengolluyo(r)
Gız senin ilme(ğ)in kimin elinde”
“Gün müsün sevdi(ğ)im gedikden aşan
Sevgine düşeli oldum perişan
İlahi emmiyin kör ossun gözü
Eşşekleri satıp dakmıyo(r) nişan”
Evet; bu ağıt ve türküleri yakanlar, çığıranlar şimdi aramızda yok.
Tarihin uygun yerinde yerlerini aldı onlar. Rahmet olsun cümlesine.Eserleri okunup söylendikçe yaşayacaklar aramızda.
Evet; akrabalık ilişkileri zayıfladıkça akrabalık isimlerinin anlamı da zayıflıyor tabi.
Ne olursa olsun hepimiz, iz bırakmak, geleceğe kalmak isteğindeyiz. Bunun farklı yolları var tabi. İnşallah bizimkiler olumlu olur.
Gelecek kuşak bunları anlayabilecek mi, düşünelim hele.
Düşünelim hele böyle anlatımlar bir kere daha olacak mı?
Özcan TÜRKMEN