Şeytan gibi hasetçi değilsen dâva kapısını bırak da vefa kapısına gel!
Malum önümüzde yerel bir seçim bu seçimde de fazlaca aday adayı var.
Aday olmak kolayda seçilmek çok zor.
Bu zor sınavı geçmek için kısa sürede onlarca sözler verilecek, İki aylık zaman içerisinde sayısız ev ve işyerleri ziyaret edilecektir.
Peki aday adayı arkadaşlar bugüne kadar neredeydiniz?
Hangi fakirin elinden tuttunuz, hangi muhtaca yardımcı oldunuz, hangi toplumsal olayda yerinizi aldınız, kaç kişiye içtenlikle selam verdiniz, çay’ını içtiniz, çay ikram ettiniz.Engelliler gününde engellilerle aranızdaki engeli kaldırabildiniz mi?
Baharda kaç tane ağaç diktiniz, dikilmesine katkı sağladınız,
2-B orman arazilerinin satışında tepkiniz, susuzluğa karşı yapılan yürüyüşte, Cumhuriyetimizin ilanının 85.yılını kutladığımız milli birlik günümüzde neredeydiniz?
Dini bayramlarda hiç huzur evine gittiniz mi?
Ahde bulunduysanız,Vefa bekleyiniz.
Ahde Vefa
Söz vermek verdiği sözde durmak, yaptığı her işte sadık kalmaktır. Özünde ve sözünde bir olmaktır. İnsanoğlunu insan yapan en önemli karakter belki ahde vefadır.
Ahdi bozmak, ahmaklıktandır. Yeminine vefa etmek ve yemininde durmaksa, temiz kişinin işidir.
Unuttuğumuz ya da unutturulduğumuz bir güzel haslettir vefa…
Günümüzde çok az rastladığımız bir özelliktir vefa…
Toplumu toplum, cemaati cemaat ve hatta insanı insan yapan bir güzelliktir vefa…
Ahde vefa Kur’an-ı Kerim’in ve Resulullah’ın üzerinde en çok durduğu konulardan biridir.
Allah’a verdiğin söze vefa edersen, Allah da kereminden senin ahdini korur.
Acaba vefa nedir?
İstanbul’da bir semt adımı?
Bir arkadaşımıza verdiğimiz bir sözde durmak yada onu tutmak mı?
Yoksa kendimize, ailemize ve içinde yaşadığımız topluma karşı sosyal ödevlerimizi yerine getirmek mi?
Elbette, bunların hepsi ahde vefa dediğimiz o hasletin tarifi içindedir;
ancak gerçek ahde vefa nedir?
İnsan bir ağaca benzer, ahdi de ağacın köküne. Kökün iyileşmesine, sağlamlaşmasına çalışmak gerek!
Vefa bir uğurda her şeye katlanmak, onun meşakkatlerini sineye çekmek,acıyı yudum yudum hazmetmektir.
Niceleri vardır ki o vefa sayesinde amaçlarına ulaşmış, isimlerini tarihin altın sayfalarına yazdırmışlardır.
Köpeğe bir kapıdan, bir lokma ekmek verilse o kapıya bağlanır, hizmetkâr olur.
Kapıya bekçi kesilir. Ona eziyet edilse, yiyeceği lâyıkıyla verilmese bile o kapıyı bırakmaz.
Dostumuza verdiğimiz bir sözde durup, onu yerine getirdiğimiz gibi, düşmanımızla yaptığı antlaşmaya da sadık kalmış, her ne pahasına olursa olsun bunda bir aykırılık göstermemiştir.
Vefa, sevgi ve muhabbette devamlılık demektir.
Vefa, ihtiyaç içinde olana yardım etmektir.
Vefa, dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir.
Vefa kimi zaman da hakkına geçtiğin birine, “Arkadaşım bana hakkını helal et” diyebilme erdemini gösterebilmektir.
Allah’a verdiğin söze vefa edersen, Allah da kereminden senin ahdini korur.
Vefa kimi zaman Mevlâna’nın çağrısıdır: Gel, Yine Gel! Ne olursan ol, Yine Gel!
Evet, vefa kimi zaman da dostun, gerçek dostun çağrısına icabet edebilmektir.
Olur ya ,İnsanoğlu beşerdir şaşar; düz yolda taşa takılır düşer; onun huzurunda verilmiş bir söz bozulabilir, ama asla geri dönüşü yok değildir.
Bozuk düzen ahid, çürümüş kök gibidir. Kökü çürümüş ağaç da meyve vermez.
Sosyal hayatın içinde her gün kangren olan hastalıklarımızdan biriside Ahde vefanın ortadan yavaş yavaş kalkmasıdır.
Vefa dost, arkadaş hatta doğruya sevk eden eskilerin tabiriyle Hayır hah yamaçlarında yetişen nadide bir Gül’dür…
Özenle onu korumalı ve yaşatmalıyız.
Vefa, duyguda, düşüncede, davada, hayatın her halinde aynı şeyleri paylaşanların çevresinde sevgi, saygı, hoşgörü yelleriyle eser dururda, yanına kini nefreti, kıskançlığı, sevgisizliği seviyesizliği yaklaştırmaz.
Evet, vefa, sevginin, muhabbetin bağrında yaşar, yetişirde kinin, nefretin sevgisizliğin yaşamasına asla müsaade etmez.
Kiminle ahdettiğini bilen, tenini iplik haline kor, o ahdin etrafında dolanır, o ahdi örer durur.
Küçüklüğümden hatırlarım komşularımızla olan ilişkilerimizi.
Komşumuzla paylaşacak tadımlıkta olsa pişen yemeklerimiz vardı.
Akrabalarımızla uzak da yakın da olsa üşenmeden tüm akrabalar bayramlarda, bayram boyunca gezilir, elleri öpülürdü.
Tüm bunlar vefa hisleriyle yapılıyordu.
Komşuya vefa gösteriliyor, akrabaya vefa hisleriyle yaklaşılıyor, eş, dost, arkadaş ilişkilerinde vefaya özen gösteriliyordu.
Peki ya şimdi !
Günümüzde çok az rastladığımız bir özellik oluverdi vefa…
Birçok iyilik yaptığımız, arkadaş, dost zannettiğimiz kimselerden yedikçe dost kazığını , nerdesin vefa çok uzaklarda kaldın demeye başladık.
Konuşurken doğruyu söyleme, verdiğin sözlerde, ettiğin yeminlerde vefalı olabilme, vefalı kalabilme tamamen vicdani bir meseledir.
Kendini yalan ve aldatmalardan kurtaramayan insancıklar, her an verdiği söze, ettiği yeminlere muhalif hareket eden ikiyüzlü hasta ruhlular gönül hayatlarının, manevi değerlerinin olabileceğine ihtimal vermek, onlardan vefa beklemek kendi kendini aldatmaktan başka bir şey değildi.
Akıl, ahdini hatırlatır; akıl, unutkanlık perdesini yırtar.
Kıymetli adaylarımız;
“Ahdinize vefa edin” ki, Seçmen olarak bizler de “Ahdimize vefa edelim”.