Bosna Hersek balkanlarda, Avrupa’nın ortasında Osmanlı yetimi Müslüman kimliği olan tek ülke. Evladı-ı Fatihan. Osmanlının Anadolu’dan daha çok vatan addettiği vatan toprakları. Fetihten önce alp erenlerin gönülleri fethettiği, sonrasında asıl fethin gerçekleştirildiği ülke. Boşnaklar kendi istekleri ile Müslüman olmuşlar ve Osmanlıya katılmışlar. Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar Slav ırkından. Dini kimlik ayırmış bu insanları. Boşnaklar Müslüman, Sırplar Ortodoks, Hırvatlar Katolik, Yahudiler de bu ülkede mevcut. Ortadoğu’nun Kudüsü deniliyor Saraybosnaya (Sarayevo). Cami, kilise, havra üçü bir arada bu topraklarda. Osmanlı, fethi gerçekleştirdikten sonra insanları her yönü ile özgür bırakmış bu topraklarda. Osmanlı hoşgörüsü öylesine işlemiş ki ruhlara, bir kadın gecenin geç saatlerine kadar dışarıda kalsa kimseden zarar görmez güvenlik içinde bulunurmuş evladı vatan topraklarında. Ta ki Sovyetler birliğinin dağılması ve diğer milletlerle beraber Boşnaklar da bağımsızlıklarını ilan edinceye kadar. Evladı fatihan Boşnaklar, hesap edememişlerdi Avrupa’nın orta yerinde Müslüman kimliği olan bir ülkenin istenmeyeceğini. Zaten Sırpının ve Hırvatının şuur altında Müslüman Boşnağa bir kin vardı. Osmanlı, Boşnakları Sırpın ve Hırvatın başına bey yapmıştı. İki grup adeta Boşnakların hizmetinde idiler. Bu kin ve Avrupa’nın Müslümanlara karşı katı tavrı bir iç savaşın çıkmasına neden olmuştu. Boşnaklar bu topraklarda savaşın çıkacağına inanmıyorlardı. Osmanlı hoş görüsünden kaynaklanan sebeplerle. Bir gün savaşın çıktığına inandılar kırk yıllık komşularının bıçaklarla ve silahlarla kendilerini öldürmeye geldiklerinde. Öylesine planlar yapılmıştık ki haklarında; bir Boşnağın evinde bulunan tavuklarından arabasına, evine ve hanımına kadar hangi Sırpın ve Hırvatın olacağına kadar planlar. Şok olmuşlardı, çaresizdiler. Osmanlı yoktu artık arkalarında. Türkiye de yoktu gereği kadar. Tarihin belki en acımasız soy kırımını yaşayacaklardı. Bütün bir dünya bu soykırıma sessiz kaldı. Günde 2,5–3 milyon mermi sıkılıyor ve günde 2 bin bomba atılıyordu üzerlerine. Hırvatlar yakarak, Sırplar keserek öldürüyorlardı. İnsan öldürme zevkini tatmak isteyen canilere safariler düzenleniyordu. Bir çocuk annesine koşarken nasıl öldürülür, yardıma muhtaç insanlar yardım alırken nasıl öldürülür. Canilere Müslüman öldürme zevkini yaşatıyorlardı bu topraklarda. Radovan Karadzic ve yandaşları kadehlerini kaldırarak soykırımı başlatmışlar, beş saat sonra baş çarşıda şarabımızı içeceğiz diyerek. SARAYBOSNA: Saray Bosna dört bir yanı dağlarla çevrilmiş bir Osmanlı şehri. İkman ve Püren dağları bu şehri çevreliyor.
Alipaşino semti savaş yıllarında Sırplar tarafından en az bombalanan semt. Bu semt olimpiyatlar için yapılmış. Kış olimpiyatları burada gerçekleştirilmiş. Meşhur kayak merkezleri var. Minyeska Nehri Bosna’nın ortasından geçiyor.
Saraybosna cami ve minareleriyle meşhur bir şehir. 5 vakit ezan sesi duyarsınız. Bir çok Osmanlı yapısı cami mevcut. Savaş yıllarında bu camilerin büyük bir bölümü yıkılmış veya tahrip edilmiş. Avusturya döneminde de1 günde 110 cami yerle bir edilmiş. Savaş sonrasında Suudi kral Fahd bu camilerin büyük bir bölümünü restore ettirmiş. Osmanlı camilerinin iç kısımlarındaki süslemeler bu restorasyon sırasında yok edilmiş. Suudiler, Malezyalılar, Kuveytliler ve birkaç Müslüman ülke kendi mimari stillerinde camiler inşa etmişler. Saraybosna’nın meşhur Osmanlı camileri; Fatih Külliyesi, Başçarşı camii, Gazi Hüsrev Begova Camii, Ferhadiye Camii. Bosna Hersek’te 3 dönem kendini hemen hissettiriyor. Osmanlı İmparatorluğu dönemi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemi ve Enver Tito dönemi. Bu dönemler en çok mimaride hissediliyor. Osmanlı mimarisi insan merkezli, sıcak, cıvıl cıvıl bir yapı arz ederken Avusturya mimarisi soğukluğunu hissettiriyor. Tito döneminde ise doğu bloğu etkisi ile yüksek katlı binalar kendini gösteriyor.
Başçarşı tamamen Osmanlı yapısı bir eser. Başçarşı’da gezerken İstanbul, Bursa, İzmir’de gezermişçesine bir havaya kapılıyorsunuz. Bakırcılar çarşısı, kuyumcular çarşısı ve diğer çarşılar bizimkilerin aynısı. Başçarşı Savaşta tamamen yıkılmış. Gazi Hüsrev Begova Vakfı tarafından yeniden inşa edilmiş. Osmanlı buralarda 150 ye yakın han yapmış. Bunlardan sadece bir tanesi bugün ayakta. Moriça Han 465 yıldır hizmet veriyor. Osmanlı buraları fethetmeden önce tekke ve zaviyeler vasıtası ile buralara gelmiş. Slav olan bu insanlar tekke ve zaviyelerle islamı tanımışlar ve Müslüman olmuşlar. Ardından bu topraklar fethedilmiş. Bugün tekkeler ve tarikatlar Osmanlı döneminde olduğu gibi capcanlı yaşıyorlar ve günümüzde de faaliyetlerine devam ediyorlar. Mevlevi tekkesi bunlardan biridir. Kur’an’la tedavi merkezi bu tekke tarafından Mesudiye’de (Koçuni) yeni inşa edilmiş. Elçi İbrahim Paşa medresesi halen mevcut. Türkiyedeki İmam Hatipler gibi vazife görüyor. 7 Adet medrese bulunuyor. Pazartesi – Perşembe oruçları sıradan ibadetlerden sayılıyor. Halk savaşın etkilerinden dolayı yıpranmış, sinelerin kolay kaldıramayacağı zulümler yaşamış. Osmanlıyı ve Türkiye yi çok seviyorlar. “Bileğimi kesseniz bu damardan Türk kanı akar” diyecek kadar Türkiye sevdalısı Boşnak kardeşlerimiz var. Fakat arkasızlık hissettikleri için garip ve mahzunlar. Kendi dilleri içine Türkçe sözcük ve deyimler yerleşmiş. Bunlar “başın sağolsun”, “dostum sağolsun”, “Allah’a emanet”, “hoş geldiniz”, “Allah’a ısmarladık” vb.. sözler. Bu deyimler günlük dilde iştiyakla kullanılıyor. Saraybosna’da 250 bin şehidin yattığı 77 adet şehitlik mevcut. Bu şehitlikler evvellinde futbol sahası, otopark, park, boş arazi iken bugün ebedi istirahatgah olmuşlar.1992-1995 yılları arasında bu insanlar şehit edilmişler. Toplu katliamlar yapılmış. “Bir günde 20000 insanı şehit etmişler.”
Traveviç mevkisi savaşın Sırplar tarafından yönetildiği mevki. Saraybosna’ya hakim. Karadziç’in karargahının bulunduğu yer. Saraybosna’ya hakim bu tepelerden sniperlarla insanlar zevk için öldürülmüşler. Birçok ülkeden Müslüman düşmanı insanlar Müslüman insan öldürme zevkini tatmak için buraya gelmişler. Savaşta havanın çoğu zaman sisli olması Boşnaklar için büyük bir kazanç olmuş. Savaşta birçok batı ülkesinden Bosna’ya domuz etleri, 2.dünya savaşından kalma konserveler yardım olarak gönderilmiş. Savaşın cereyan ettiği yıllarda hiçbir batı ülkesi lideri sözle dahi olsa Boşnaklara yapılan bu yüzyılın zulmünü tasvip etmediklerini açıklama cesaretini gösterememişler fakat İngiltere başkanı olan bayan Teacer kadınlık duygularına kapılarak tepkisini bir tek o gösterebilmiştir. Bosna da barış Dayton anlaşmasıyla kısmen de olsa sağlanmış durumda. Savaştan günümüze görsel planda yapılanma ciddi manada gerçekleştirilmiş. Ülke federasyon olarak yönetilmektedir. Bosna Hersek içinde ülke sayılabilecek kantonlar mevcuttur. Boşnak kantonu, Hırvat kontonu ve sırp kantonu. Kendi kanunları valileri bakanları mevcut.
Saraybosnada 2 renk sembol niteliğinde anlam taşıyor. Yeşil ve beyaz. Yeşil orman ve tabiat zenginliğini temsil ediyor. Beyazda kışı ve karı temsil ediyor. Buna 3. bir renk ilave edilmiş. Şehitlerin kanı olan kırmızı.
Saraybosna yeşillikler içerisinde ve kar örtüsüne bürünmüş nehirleri ve çağlayanlarıyla tabiat harikası bir yer. KİSELYAK: Fatih Sultan Mehmed’in otağını kurduğu şehirdir.GEZİ NOTLARI TRAVNİK: Osmanlıya 70 tane vezir vermiş bir şehirdir. Osmanlı kalesi, içinden akan çağlayanlarıyla, kahve ve baklavasıyla meşhur bir şehir. Osmanlı bir yere ilk defa gittiği zaman kalacağı yerleri ahşaptan yaparmış. Ahşaptan yapmasının manası burada kalıcı olmadığı anlamına gelirmiş. Sonrasında gittikleri yerlerde sürekli kalmaya karar verdiklerinde kalacakları yerleri taştan yaparlarmış. Bunun manası biz buraya yerleşiyoruz ve buralıyız demekmiş. VİSOKO: Özelliği tarihi piramitlerin bulunması. Bu piramitlerde araştırmalar halen devam ediyor. ILICA: Ilıca Saraybosna’nın en büyük ilçesi. Termal suları ile meşhur. Türk kolejinin bulunduğu ilçe.MOSTAR: Minareleriyle ve bir Osmanlı şehri olması özelliği ile meşhur bir şehir. Silüetinde minareler öylesine yer hissettiriyor ki Hırvatlar bu etkiyi kaldırmak için devasa bir çan kulesi inşa etmişler. Şehre hakim bir tepeye de dev haç işareti dikmişler. Şehir federasyon dahilinde Hırvatların elinde bulunuyor. Savaştan sonra yapılan bu çan kulesi ve haç işareti tahrikkar bir durum sergiliyor aslında. Neretva nehri Mostar’dan geçiyor. Kanyonları, balık çiftlikleri ve yüzen evleriyle meşhur. Mostar Köprüsü Buna Nehri’nin üzerine kurulmuş. Köprü Mimar Sinan’ın talebesi Mimar Hayrettin tarafından yapılmış. 28,5 metre uzunluğunda 35 metre yüksekliğinde. Savaşta 1993 kasımında Hırvatlar tarafından bombalanarak yıkılmış. 1999 da bir Türk firması tarafından aslına uygun olarak inşasına başlanmış, 23 Temmuz 2004 de açılmıştır.Buna Nehri saniyede 43000 litre su taşıyor. Buna Nehri’nin doğduğu yerin yanında Bılagay Tekkesi (Alperenler Tekkesi) bulunuyor. Bu tekkeler fethe zemin hazırlamış. Fetihler kansız gerçekleştirilmiş. Fetihten 24 yıl önce kurulmuş. Sarı Saltuk’un mezarının burada olduğu söyleniyorKoski Mehmet Paşa camii bu şehrin en meşhur camilerinden. Bosna Hersek’in Boşnak kebabı, Boşnak böreği, kuzu çevirme ve derviş çayı meşhur. Travnik’te kahve tavuk çevirme ve baklava, Mostarda alabalık meşhur. Birgün yolunuz düşerse mutlaka denemelisiniz.
Yüksel Peker