Düne kadar AKP’nin en yetkili isimleri olanlar, ben diyeyim; “şecaat arz ederken sirkatin içeren” siz deyin; “itiraf eden veya günah çıkaran” türünden ardı sıra açıklamalar yapıyor.
“BAZI YETKİLİLER, KENDİSİNİ ÇÖZÜM SÜRECİNİN ROMANTİZMİNE KAPTIRDI”
Hüseyin Çelik’in web sitesi olan “http://huseyincelik.net/siyaset-silaha-esir-olmamali/” adresinde 26 Ocak 2016 tarihli “Siyaset silaha esir olmamalı” başlıklı; kendi imzası ile bir yazı paylaşıldı. Deniliyor ki:“…Silahlı PKK’lılar ülkeyi terketmek yerine gelip kentlere yerleştiler.‘Çözüm Süreci’ni bozmamak adına ve tamamen iyi niyetle, valiler, kaymakamlar, savcılar, hakimler, polis, asker, jandarma ve korucular, PKK’nın yapıp ettikleri karşısında adeta elleri kolları bağlı sabrın sınırlarını zorlayarak beklediler… Gelinen nokta ise vahim… Siyaset inisiyatifi silahlara bıraktı!Biz, bölgeyi ve bölgenin dinamiklerini bilen birisi olarak, 2009’dan itibaren olanları ve olabilecekleri, Bakanlar Kurulu’nda, AK Parti MYK’sında, MKYK’sında, AK Parti Ortak Söylem toplantılarında ve nihayet Çözüm Süreci konulu tüm özel toplantılarda yetkili arkadaşların, Sayın Başbakan’ın ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın huzurunda, bütün açıklığı ve netliği ile ortaya koyduk. Zaman zaman kendisini Çözüm Süreci’nin romantizmine kaptırarak bütün fotoğrafı görmek istemeyen bazı yetkili arkadaşların ciddi tepkilerine de muhatap olduk. 2014’teki Afyon’daki AK Parti İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda benzer bir yaklaşım ve tutumla endişelerini dile getiren ve uyaran ciddi sayıdaki milletvekili, bu yetkili arkadaşlar tarafından tepkiyle karşılandı.Keşke yanılmış olsaydık. Ancak zaman, bizi ve konuyu bizim gibi gören AK Partili milletvekillerini haklı çıkarmıştır. Keşke yanılmış olsaydık da bugünkü manzara ile karşılaşmasaydık…”
Yeni belirlenen AKP Genel Başkan danışmanları arasında ismi açıklanmayan Sayın Hüseyin Çelik, 1 Şubat’ta Twitter’dan yaptığı açıklamada “15 gün önce gördüğüm lüzum üzerine istifa dilekçesi vererek ayrıldım.” sözleri ile durumdan vazife çıkarmıştır.Öyleysecevap bekleyen soru;kendisi ve ciddi sayıdaki milletvekili 2009’dan 2014’e bahsettiği kehanette bulundukları halde, neden istifa mekanizmasını işletmeyerek bu sonuca katkıda bulunmuş ve öncesinden gördükleri bu kusura 1 Şubat’a kadar katlanmış, olduklarıdır.
“ERDOĞAN’IN DOLMABAHÇE‘DEN HABERİ VARDI”
Bülent Arınç, AKP’den 2002 ve 2007’de Manisa, 2011 seçimlerinde ise Bursa’dan TBMM’ye seçildi. 2002 – 2007 arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık görevini yürüttü. 1 Mayıs 2009 günü yapılan kabine revizyonunda Başbakan yardımcısı olarak kabineye giren Arınç, 2011 Genel Seçimleri‘nden sonra kurulan 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti‘nde Başbakan Yardımcılığı ve Hükümet Sözcülüğü görevini üstlendi. 29 Ocak akşamı CNN Türk’te Taha Akyol‘un Eğrisi Doğrusu programına katılan Başbakan eski Yardımcısı Bülent Arınç, gündeme ilişkin konularda görüşlerini açıkladı. ‘Dolmabahçe Mutabakatı’na ilişkin açıklamalar yapan Arınç: “Oturma düzeni dahil, kimin nasıl konuşacağı, taraflar o konuda anlaştılar. Cumhurbaşkanı‘nın haberinin olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Bana söylendiği kadarıyla Sayın Başkanımız da Sayın Yalçın Akdoğan da gelişmelerden anında kendisini bilgi sahibi kıldıklarını ifade ettiler. Kaldı ki sanıyorum Mart ya da Nisan ayıydı, Sayın Cumhurbaşkanı‘nı bu görüntüyü eleştiren bazı sözleri oldu. Bu sözlere benhükümet sözcüsü olarak karşılık vermek durumunda kaldım. Oradaki bir cümlem “SayınCumhurbaşkanı bu gelişmelerden haberdardır” cümlesidir.…Sayın Cumhurbaşkanımız, bu işi başlatan, süreci takip eden birisidir. Belki kendisine yeterince bilgi verilmemiş olabilir ama bu konuda, akil insanlar heyetini kuran oydu, görevlendiren oydu. Bu işlerde de ben anı anına kendisine bilgi verilmeden bir şey yapılacağını zannetmiyorum. Böyle bir görüntüye girmeden önce, birkaç gün öncesinden ‘biz şunu yapacağız’ diye haberdar ettiklerini onlar söylediler.” diye konuştu. AKP’li eski Bakanlar; Sadullah Ergin ve Suat Kılıç gibi zat-ı muhteremler de retweet’leri ile Arınç’a destek verdiler.
Malumu ilam ederekkatkıda bulunalım… 28 Şubat 2015‘DolmabahçeMutabakatı’nda yer alan; Yalçın Akdoğan, Efkan Ala ve Mahir Ünal,hem 1 Kasım Genel Seçimleri sonrası AKP’den 26. dönem milletvekili hem de 24 Kasım 2016’da göreve getirilen 64. Hükümet’in üyesidir. Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken isehalen HDP’den 26. Dönem milletvekilidir.Dolayısı ilebufotoğraf;tenzilirütbeye değil,mertebede terfiye sebep olmuştur.
“BABASINDAN MAL KALAN, MERTEĞİ İÇİNDEN BİTMİŞ SANIR”
Bülent Arınç: “Mazlumun aidiyetine ve zulmün menşeine bakarak zulme gerekçeler bulmaya çalışmak, o zulme ortak olmaktır… Hiç bir gerçek ‘Neden şimdi?’ sorusunun muhatabı değildir.” ve Hüseyin Çelik: “Biz demiştik, uyarmıştık. Keşke yanılmış olsaydık da bugünkü manzara ile karşılaşmasaydık…” gibi açıklamalarla, zamanlamalarına haklı gerekçeler bulmaya çalışmaktadırlar. Günah çıkartan Sayın Arınç, yakın geçmişteki yol ve dava arkadaşlarının“…sevabıyla günahıyla her şeye ortak olmuş, sahibi olduğu bütün makamları borçlu olduğu yol arkadaşına sırtını dönenve beraber yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişerek hem yolunu kaybeden hem de dostunu…”sözleri ile günah keçisi ilan edilmiştir.Arınç’ın; “Bir zaman troller diyorduk, meğer bunların kadın olanları da varmış. Onlara da bizim camiada troliçe diyorlar.” sözlerinden alınan Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan’ın:‘siyasi cenaze, Manisalı Lawrance ve asıl trol’ ithamlarına maruz kalmıştır.
Bütün bu ‘Taraf’lı-‘Taraf’sız açıklamaların müşterek olduğu husus şudur ki; kabahatler, bir zamanlar aynı safta bulunanlar tarafından beraberce işlenmiştir.Şimdi ise;bir yönüyle ‘rövanşistkarşılığın’sebebi, diğer yönüyle de neden ‘aleni itirafçılık’yapıldığısorgulanıyor.
Hasıl-ı kelam; ateş düştüğü yeri yaktı ve 20 Temmuz’dan bu yana 295 şehit verildi. Keşkeler ve kuşkular içerisindeson altı ayda toprağa verdiğimiz; ebeveynini evlatsız, eşini dul, çocuklarını yetim bırakan ve göz pınarımızı kurutan295ana kuzusundan bahsediyoruz.Şehitlerimiz,insani hiç bir gücün herhangi bir fotoğraf karesine sığdıramayacağı5 bin yıllık Türk tarihinin emaneti ve atalarımızın mirası; ‘MÜLK ( VATAN ) ve MİLLET, DİN ve DEVLET’dediğimiz kutsallariçin şehadet şerbetini içmişlerdir.Bu vatan; kimseye babasından kalmadığı gibi,kimsenin babasının malı da değildir. Atalarımız öyle sananlar içinzaten son sözünü söylemiş: “Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır.”-Mertek:Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak, kalınca ağaç-Şen ve esen kalınız.
Sağlıklı Düşünce – Op. Dr. Kayıhan Çağlar ( kayihancaglar@gmail.com )