Söz ve davranışlarıyla başkalarını etkileyerek onların da kendisine benzemesine yol açmaya örnek olmak diyoruz.
Örnek olmak, insan olarak hepimizin ortak arzusu…
Bunu açık açık belli edebildiğimiz gibi içimizde saklayabiliyoruz da. Belli etsek de gizlesek de örnek olmak, ruhumuzu okşuyor. Hatta biraz da şımartıyor bizleri.
Örnek olmak, başkalarına tesir ederek onların kendine benzemesine yol açmak demek. Bu, kimin hoşuna gitmez ki.
Her daim ahlak, adalet, fazilet ve iyiliğin yanında yer almak; her türlü kötülüğün, şerrin ve batılın karşısında durmak şekliyle örnek olabilenlere ne mutlu…
Nerede bir zulüm, bir haksızlık, bir adaletsizlik varsa ona engel olmak için gayret göstererek örnek olabilenlere ne mutlu…
Saygıda, sevgide, hoşgörüde iyi örnek olabilenlere ne mutlu…
Örnek hayatlarını Mevlana’dan, Yunus Emre’den, Atatürk’ten … örneklerle yaşamaya çalışıp örnek olanlara ne mutlu…
En iyi örneklerini alıp hayat tarzı olarak kabul ettiğimiz insanlara ne mutlu…
İnsanlardan beklediği davranışları kendi sürekli/kararlı yaşayarak örnek olanlara ne mutlu…
Kötüden örnek almayan, bunun örnek olmayacağını/olamayacağını haykıranlara ne mutlu…
Neyin nasıl olduğunu/olacağını/olabileceğini kaynak göstererek, delil göstererek, hususî ve somut örnek(ler) vererek, tezini hep güçlü tutarak örnek olanlara ne mutlu…
Evet, evet … Ahlakî bakımdan medenî hayatta sembol olmayı amaçlayanların örnekliği ne güzel şey…
Bilmediği halde öğrenmeyi düşünmeyenlerin örnekliği boşa emek tabi.
Öğrendikleriyle kendini yenilemeyip boyuna, boşuna nasihatle vakit geçirenlerin örnek olma isteyişi abesle iştigal tabi.
Kendini birilerine beğendirmek hevesine düşmüşlerin örnek olmak isteyişinin hiçbir kıymeti ve ehemniyeti yok tabi.
Hamama gidip kurna beğenmeyenlerin, düğüne gidip zurna beğenmeyenlerin örnek alınma istekleri dikkate bile alınmayacak tabi.
Evet, öyle inanıyorum ki, dediklerimizin özeti sayılabilecek, örnek alırken/olurken nasıl dikkatli olmamız gereğini güzel güzel anlatan bir örnek olay şöyle:
“Tilki ormanda dolaşırken bir kartalın havada ters uçtuğunu görür ve şaşırır. ‘Hey kartal! Niye öyle ters uçuyorsun.’ der.
Kartal şaşkın, ‘Bir de akıllıyım diye geçinirsin. Memlekette reform başladı. Buna ‘yeniden yapılanma’ da diyorlar. Herkes değişik bir şey yapıyor; ben de ters uçuyorum.’ der.
Tilki cin ya… Onun da bir şeyler yapıp reformlara uyum sağlaması, yeniden yapılanmaya ayak uydurması lazım.
‘Madem kartal ters uçuyor, ben de geri geri yürürüm. Reform nedir görsünler, yeniden yapılanma nasıl olurmuş anlasınlar.’ der. Başlar geri geri yürümeye. Yürür, yürür, arkasını görmediği için ayının inine girer.
Ayı, kış uykusunu bozdu diye tilkiyi bir güzel pataklar.
Tilki dışarıya fırlar, bakar kartal hâlâ ters uçuyor.
Bağırır kartala, ‘Ulan, başlarım senin reformuna da yeniden yapılanmana da. Ayının elinden canımı zor kurtardım.”