ŞİMDİ SİVAS’IN BATISINA GİDECEĞİZ
Olağanüstü kurultay sürecini destekleme kararını açıklamadan hemen önce Genel Başkana karşı sorumluluk makamı olan Genel Başkan Yardımcılığı görevinden çekilmesi, parti teşkilatlarının kapatılmasına karşı olan tepkisini dile getirmesi, Hacettepe Üniversitesi’nde PKK’lı öğrenciler tarafından darp edilen iki Ülkücü öğrenciyi hastanede ziyaret etmesi ve mecliste basın açıklaması yaparak bu konuya dikkat çekmesi, Muş Malazgirt’teki Alparslan Camii’nde bölge halkı, korucular ve partililerle beraber Cuma namazı kılarak emperyalist güçlere, Anadolu’daki Türklük ve İslâmiyet varlığının geçmiş bin yılda olduğu gibi gelecek bin yılda da devam edeceği mesajını vermesi… gibi usule ve esasa, töreye ve ideolojiye uygun haller; MHP Genel Başkanı adayında görmeyi arzuladığımız heyecan veren durumlar olmuştur.
Beraberinde Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve Prof. Dr. Özcan Yeniçeri olmak üzere Diyarbakır gezisindeki makam gözeten bir sıra ile; Valilik, İl Emniyet Müdürlüğü, Jandarma ve Polis Özel Harekat, Askeri Hastane ve yaralıları ziyareti etmesi ise devlet adamı kişiliğine örnek teşkil etmiştir. Devlet otoritesine hakim ama devletin şefkatli elini de gösterircesine etrafında koruma ordusu olmaksızın; başta Dört Ayaklı Minare olmak üzere çatışma bölgelerini gezmesi, bölge halkının arasına karışması, esnafın derdini dinlemesi, teröristlerce yakılan Diyarbakır Ulu Camii imamı ile çay içerek sıkıntılarını dinlemesi, Güneydoğu Korucular Konfederasyonu ziyaretinde korucuların dertleri ile dertlenmesi, 3 şehit verilen Lice yakınlarındaki Mermer Karakolu’na giderek güvenlik kuvvetlerine şevk ve heyecan takviyesi gibi tavırlar, atadan alınan Ülkücü-Milliyetçi düşüncenin istikrar ile devam ettirildiği ve devir alınan ideolojinin layıkı veçhile taşındığı anlamına gelmektedir.
İktidar mensupları tarafından MHP Genel Merkezi kastedilerek; Sivas’ın doğusuna gidemezsiniz, denildiği bir durumda tam da terörün göbeğinde partisi adına gösterilen bu dava adamlığı ve temsil kabiliyeti misaline rağmen; Genel Merkez tarafından parti yönetimi ve Meclis grubundan izin almadan Diyarbakır’a gittikleri gerekçesiyle Özdağ ve Halaçoğlu’nun yazılı savunmaları istenerek disiplin soruşturması başlatılmıştır. Bunun üzerine Özdağ: “Anayasa’da, kanunlarda, parti tüzüğünde ve Meclis iç tüzüğünde milletvekillerinin illere gitmesinin izne tabi olduğuna ilişkin bir madde yok. Terör operasyonlarının yürütüldüğü bölgede inceleme yapmak, orada görev yapan güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yalnız olmadıklarını, MHP’nin yanlarında olduğu duygusunu vermek için Diyarbakır’a gittik. Benim ve arkadaşlarımın bu düşüncelerle Diyarbakır’a gitmemizden partimizin rahatsız olacağını düşünmemiz mümkün değildir.” şeklindeki savunması ile partiye zarar verecek açıklamalardan imtina etmiştir.
ÜLKÜCÜ İRADEYE GÜVENİ TAMDIR
Ne yapması gerekirdi? Kongre öncesi klasik iç siyasi çekişmelerde olduğu gibi öncelikle ve derhal; delegelerin, kanaat önderlerinin ve renkli simâların ikna edileceği, markaja alınacağı, sözlerin alınıp verileceği, rollerin kapışıldığı ve hesapların havada uçuştuğu hali ile; kulis buluşmaları, uzun uzun konvoylarla gövde gösterisi ve yüksek katılımlı salon veya açık hava toplantıları yapılarak ‘güç bizde’ izlenimi verilen kalabalık fotoğrafların sosyal medyada paylaşılması gerekirdi. O, ne yapıyor? Evvelemirde davasında samimi, ideolojisini karşılıksız seven ve fikriyatına sadakat ile bağlı ‘Kaşıkçı Elması’ hüviyetindeki Ülkücülerin ruhunu okşayan, moral veren, kaldığımız yerden ve yeniden aşk ile “Ya Allah! Bismillah! Allah-u Ekber!” dedirten; Ülkücülük ve Türk Milliyetçiliği fikriyatına, geçmişine ve şahsına yakışır tavırlar sergiliyor. MHP Genel Başkan Adaylığı marifeti ile; Türkiye’ye, Türk milletine ve Türk dünyasına ümit veren Sayın Özdağ’ı şu şekilde tanımlamak isterim: Ülkücü iradeye güveni tamdır.
‘Diğer Genel Başkan adayları üst kurul delegelerini geziyorlar. Toplumsal da bir karşılık buldular, geç kalmadınız mı?’ sorularına karşılık; “Biz, Edirne’den Çukurca’ya kadar olan birinci tur gezimizi çok daha öncesinden bitirmiştik. Biz gezerken oturan arkadaşlar, şimdi gezmeye başladılar. Ben de önümüzdeki günlerde Sivas’ın batısına giderek dolaşacağım.” diyor.
GÖRÜNÜR RÜTBE-İ AKLI ESERİNDE
Ümit Özdağ; siyasal bilimler profesörü, Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde okudu, Gazi Üniversitesi’nde öğretim üyesiydi, ABD Baltimore’da Towson Üniversitesi’nde ders verdi. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’ni (ASAM), Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nü ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nü kurdu. Brüksel’de NATO karargahında terör konusunda danışmanlık yaptı. Avrasya, Ortadoğu, terör, istihbarat ve ordu-siyaset ilişkileri üzerine referans kitapları var. İngilizce ve Almanca biliyor.
Son söz: Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın; babası Muzaffer atası, Başbuğ’u Alparslan Türkeş’i, kolejdeki Devlet Abisi, şerefli ve tertemiz geçmişi, istikrarlı ve azimli ideolojisi, sabırlı ve olgun kişiliği, tecrübeli ve ufku gören siyaseti, eğitimli ve kariyerli kimliği ile uygun düşen bu davranışları; Ziya Paşa’nın: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” beyitini destekler niteliktedir. Olağanüstü ya da olağan kurultay için MHP Genel Başkan adaylığı kendisine çok yakışmıştır.
Diyorum ki: GELECEĞE ÜMİT’LE BAKMAK İÇİN PEK ÇOK NEDEN VAR.
Şen ve esen kalınız.
Sağlıklı Düşünce – Op. Dr. Kayıhan Çağlar ( kayihancaglar@gmail.com )