Icık hasbihal edek gayli.
taaaaa bundan 40 sene öncesinden ,köylünün yokluk günlerinden, bi o gadar da mutlu günlerinden havadisler vermiye çalışıyım.
Gavur denilen daha icâd olmamışken her hanede üç-beş goyun,birkaç inek varıken yayla zamanı yaylıya göçerdik,Aleyçiklerin tüm avadanlıkları samanlıklarda bi köşede dururdu,Baharınan köyün muhtarı gorucuya :
köylünün hayvan haşarat neyi varsa (çık çık) günü gelmeden bi an evvel yaylada
yurtlarını belli edecekler, veya gurra çekip hangi yurtta kalacaklarsa çobanlarını bilip aleyçiklerini gurmaya başlasınlar diye tellal bağırtırdı.
Gamıştan yapılmış çığları,süvenleri,sergeni,keçesi,kepeneği bi eşşeğe yüklemek zor geldiğinden birkaç eşşek daha bulmaya çalışırdı Söörmezliler.
Ya da bir kaç sefer daha yapardı yaylaya. Söörmezden çıkanlar sıra sıra eşşekleri,beygirleri ile horanın yolunu dutar,soğukguyu yoluna varırlardı. Orada pala’ların avlunun yanındaki guyudan su çekip,hem eşşeklerini,beygirlerini sular, hemi de kendileri çarık guvayı başlarına dikip gana gana soğuk sudan içerdi.
Eskiköy’ün içinden,yıkılın evin yanından yukarı doğru Eskiköy’ün bayırına vardıklarında ıcık daha dinlenip, Gulaasuludan giderek tahtalıya varırlardı.aşşaa tahtalıdan yukarı tahtalıya ince bi çıradan giderek Bokluboyunun aşşasından,dardaşa oradan da köy gediğine ulaşırlardı. ıcık hızlı gidilirse ikindin üstü yastıyurda varıp aleyçiği gurmuya başlarlardı.
Bi tarafdan bıldırkı seneden galan guytuluklar yeniden toparlanıp aleyçikler gurulur, bi taraftan da sığırguyruğu toplanıp akşamın ilk ataşı yakılırdı guytulukda ilk çay bişerken, gonu gomşu toplanırdı bi arıya.
Kimler mi vardı ; sağırşükrü,şadıbaba,dayolların amet emmi, garanın hacılar,sadık hocalar,mileğin şükrüler, Emirlerin Kemal,
her yurdun ayrı ayrı insanları olurdu.
Modanyalar,köseliler,çavışlılar,fışkılar,Deveciler. kendi aralarında gurra çeker,hangi yurd çıkarsa oraya konarlardı.
Yurtlar; Tahtalı,Bokluboyun,tatargalesi,kapaklı,çiğilli,yassıyurt,göğguyu,ısıtma. bu yurtların ayrı ayrı pınarları vardı. en güzeli de çiğilli pınar. İki taşın arasından kaynayan bir su. yıllarca akar durur Allah tarafından verilen bir nimet. yokluk,fakirlik çoktu ama mutluluk vardı. şimdi bakıyorum zenginlik çoğalmış,eski kerpiç evlerin yerini villalar almış,avlusunda parke taşı döşenmiş, Avrupa’nın sayesinde eski nesillerin yerine gelen yeni nesiller avlularına arabalarını çekmişler,evlerinin fotoğraflarını,videolarını facebook’ta paylaşıp gururlanırlarken acaba mutlu oluyorlar mı.?
Bazıları da var ki; benim param senin paranı döver dercesine kibirleniyor. babalarını,dedelerini unutmuşlar, kerme kestikleri günlerini bile hatırlamaz olmuşlar. Ne diyelim İşte yalan dünya denilen biraz da onlar oyalasın,tıpkı dedelerinin oyaladıkları gibi.
Süleyman sırrı