Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey, durum, kimse…’, sebep demek…
‘Bir şeyin yapılmasını gerektiren şey, gerekçe’, sebep demek…
‘Bir amaca ulaşmak için kullanılan, bir amaca ulaştıran şey’, sebep demek…
Faydanın da zararın da sebebi var elbet. Faydanın sebepleri hepimizce malûm. Genelde gözden kaçırdığımız zararın sebebini şöyle sıralamış Doç. Dr. Murat Demirkol hoca: ‘Zarara yol açan dört sebep var: Sapmaya yol açan şehvet, zulme yol açan kötülük, üzüntüye sebep olan hata, kedere yol açan bahtsızlık….”
Arapça ‘sebep’, Arapça ‘saik’, Farsça ‘bahane’, Arapça ‘vesile’nin hepsini bir yana bırakıp ısrarla bunların tamamının yerine ve ısrarla niçin ‘neden’ kelimesini kullanma durumunu şimdilik saklı tutup dilimizde, gündelik hayatımızda ‘sebep’ nasıl kullanılıyor; sebep, nelere sebep oluyor bakıverelim şöyle bir:
Kâinatta her şeyin bir varlık sebebi var. Dünyamız, sebepler âlemiyle şekilleniyor. Tabiattaki her şey, bazı olayların kaynağı olan bir sebebe/sebepler zincirine dayanıyor.
Allah, kulu kula sebep yaratmış; atasözümüz, bunu şöyle anlatır: Kul, kula sebeptir.
Kul, her şeyin sebebini sorar, sebebini arar, sebebini bulur/bulmalıdır.
‘Sebepsiz kuş bile uçmaz.’ ve “Yarasız yere kurt düşmez.” atasözlerimizde de belirtildiği üzere devran, bir şey sebebiyle döner.
Bir şeyin olmasına veya yapılmasına yol açmak, olmasını yapılmasını gerektirmek yani sebep olmakla başlar her şeyimiz bence.
Yaşadığımız sürece herhangi bir şeyden ufak da olsa bir pay alırız, ondan faydalanırız. Bu sebeplenmelerimize göre de maddi manevi hayatımız şekillenir.
Boş yere, belli bir mesnede dayanmadan sebepsiz olarak ortada kalıveririz bazen de.
Sebepli sebepsiz yaptıklarımız, sonunu hesap ettiklerimiz/edemediklerimiz gündelik hayatımızın vazgeçilmezi olur çoğu kere.
Sebebe sarılmak gerekiyor elbette. Hayatta ayakta kalmak zorlaşıyor böyle yapmayınca.
Alacağımız tedbirlere karşı, önüne geçilmesi imkânsız, engelleyici, irademiz dışında beklenmedik durularla mücbir sebeplerle de karşılaşabiliyoruz.
İyiye sebep olmak da kötüye sebep olmak da bizler için. Bilerek ya da bilmeyerek kötüye sebep olduğumuz zamanlar vardır. Kötüye sebep olduğumuzda muhatabın en hafif şekliyle cevabı hazır: Sebep olan sebepsiz kalsın!
İyiye sebep olduğumuzda dua çok güzel: Sebep olandan Allah razı olsun.
Hiç duymasak, hatta tamamen unutmuş olsak daha iyi ama ‘sebep olanın gözü kör olsun’ bedduasına muhatap olmak da var hayatta.
Karamsar olduğumuzda Müslüm Gürses imdada yetişiyor sanki: ‘İçiyorsam sebebi var / Yarınımdan ümit mi var’
Muharrem Ertaş usta da sebebe nasıl sesleniyor bakın bir:
‘Evin yıkılsın sebep / Belin bükülsün sebep / Dalında baykuş ötsün / Gülün dökülsün sebep / Nere gitsem geldin girdin arama / Derman bulunmasın gizli yarana / Hep senin uçu da döndüm Kerem’e / Bana ettiğini bulasın sebep’
Sebep hep bizimle… Sebep hep yanı başımızda… Sebeple hep iç içe yaşarız. Yaşarız yaşamasına da gerçek sebepleri her zaman göremeyebiliriz, anlayamayabiliriz. Herkes ölüme bir sebep bulur da Azrail’e can alan sensin, demez.
Kötülüklerden uzak kalalım, kötü şey(ler)e sebep olmayalım inşallah.
‘Sebep olandan Allah razı olsun.’ duasının hep hepimizden yana olması temennisiyle…
Muhabbetle…