Perşembe, Ocak 2, 2025

ANLA(ŞA)MIYORUZ

‘Aya giden insan ile iletişim kurabilecek sistemleri buluyoruz. Buna rağmen çoğu kez anne kızıyla, baba oğluyla; zenci beyazla, işçi işverenle konuşamıyor.’ diyor.

John Hadley Read.

İsmet Özel de ‘Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa hiçbir yere varamayacağız demektir.’ diyor.

Anlamanın anlaşamamanın sıkıntılarını hepimiz yaşıyoruz.

Bu konuda hepimizin söyleyecek o kadar çok şeyi var ki. Söyleyemiyoruz bir türlü.

Buyurun söylemeye çalışalım. Neden anlamıyoruz, neden anlaşamıyoruz?

Aklımıza geliveren ilk cevaplar şöyle:

Açıklayamayacağımıza inandığımız için anlamıyoruz.

Anlama güçlüğü yaşadığımıza inandığımız için anlamıyoruz.

Anlatma amacıyla dinlemediğimiz için anlamıyoruz.

Anlatmayı tam bilmediğimiz için anlamıyoruz.

Beğenmediğimiz için anlamıyoruz.

Bilmediğimiz için anlamıyoruz.

Detaylara sık takıldığımız için anlamıyoruz.

Dinlemediğimiz, dinleyemediğimiz için anlamıyoruz.

Hazır olmadığımız/olamadığımız için anlamıyoruz.

Kendi kendimize pek çabuk kandığımız için anlamıyoruz.

Satır aralarını okumadığımız/okuyamadığımız/okumak istemediğimiz için anlamıyoruz.

Sorgulamayı, suçlamayı hep öne aldığımız için anlamıyoruz.

Tam anlatmadığımız için ve tam anlatılmadığı için anlamıyoruz.

Tasdik etmek işimize gelmediği için anlamıyoruz.

Ters anlamaktan çekindiğimiz için anlamıyoruz.

Zihnimizi her zaman açık tutamadığımız için anlamıyoruz.

Ekleyeceklerimiz daha var elbet.

Niçin anlamadığımız/anlaşamadığımız hakkında söyleyeceğimiz çok sözümüz var elbette.

Bu sözlere geçmeden önce gelin Mesnevi’den bir kıssaya kulak verelim:

Adamın birisi dört kişiye bir miktar para verir. ‘Bununla yiyecek bir şeyler alırsınız.’ der. Adamlar parayı alır.

İçlerinden birisi Acem’dir. ‘Ben bununla engur alacağım’ der.

Diğeri Arap’tır. Lâ, diye tutturur. ‘Ben inep isterim, bu parayla inep alacağım.’

Üçüncüsü bir Türk’tür. O da ‘Ben bunlardan hiçbirini istemem. Sadece üzüm istiyorum’ der.

Dördüncüsü Rum’dur. ‘Bırakın bunları, ben istafil’ isterim, diye bağırır.

Ortalık karışır, sesler yükselir, sonunda kavga çıkar. Yanlarına birisi gelir. Hepsini dinler. Sonra onları bir manava götürür. Tek tek hepsine aldığı üzümü göstererek ‘Sizler bunu mu istiyorsunuz?’” diye sorar. ‘Evet’ deyip aynı şeyi istediklerini o zaman anlarlar.

Evet, Mevlana’nın tabiriyle ‘Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguları paylaşanlar, anlaşabilir.’

Anlamak ve anlatmak ile ilgili olarak şimdi de şaire kulak verelim:

Anlamıyor diye bu insanlar

Bırakıp kaçacak mısın?

Anlamıyor diye bu vatan seni

benzin döküp yakacak mısın?

Kaderin senin anlaşılmamak

Ve

yücelerde bir tepe gibi aşılmamak.

Bıksalar da anlaşılman için

Anlatacaksın!

 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES

2024 YILINA GİRERKEN

AHLAK KURALLARIMIZ

N’OLDU BİZE SAHİ

- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments