Cumartesi, Aralık 21, 2024

Kınalı Kuzular

Bilmediğimiz, merak edip de bir kere bile araştırmadığımız ne kahramanlıklar var tarihimizde.
Nasıl sahip çıkmışlar memleketlerine, nasıl bir iman gücü varmış sinelerinde?
Emirdağ’ın Ekizce köyünden Satılmış Oğullarından Mustafa Oğlu Ali’nin hikâyesini bilirmisiniz?

 Bizler marketten ekmek almaya göndermediğimiz, göndersek bile arkasından takip ettiğimiz gençlerimize özgüven vermek için neler yapıyoruz?
  Emirdağ’ın Ekizce köyünden Satılmış Oğullarından Mustafa Oğlu Ali ise Çanakkale Savaşlarında şehit düşen en küçük Mehmetçiğimizdir. 1902 Emirdağ doğumlu Ali 13 Ekim 1915´te Kitre Muharebesi’nde şehit düşmüştür. Şehit olduğunda 13 yaşındadır. Şu ana kadar yapılan arşiv çalışmalarında ‘’Çanakkale Savaşlarının en küçük çocuk şehidi’’ gözükmektedir.
    İkisi de İstanbullu olan; aynı mahallede büyüyüp, aynı mektebi bitiren, zamanlarının büyük bir bölümün beraber geçiren Kazım ve Ali İhsan’ın öyküsü bir başka şekilde yüreğimize dokunur, bizi ağlatır.
     Seferberlikte gönüllü olarak yazıldıkları askerlik şubesi onları yedek subay olarak talimlerini yapmak üzere Selimiye Kışlası’na gönderdi. Birkaç ay sonra 20.Alay 4.Tb. 12.Bl’e atandılar. Savaşın çok kızıştığı günlerin birinde Ali İhsan, arkadaşı Kazım’ın kanlar içinde yere yuvarlandığını gördü. Sanki kendisi vurulmuştu. Acı çekiyordu. Düşmanın makinelisi vızır vızır işlediği için siperden bir saniye bile başını çıkarması mümkün değildi. Buna rağmen komutanı Recep’in yanına gitti ve: ”Ben bir koşu arkadaşımı alıp gelebilir miyim komutanım? ”dedi. Komutan: “Oğlum arkadaşın delik deşik olmuştur, ölmüştür. Gitsen de fark etmez, kendini tehlikeye atma.” dedi. Ali İhsan yalvardı komutanına. Emredin de gideyim diye. Komutan izni verir sonunda. Ali İhsan, Kazım’a doğru koştu. Onu sırtına aldı ve sipere döndü. Komutan Kazım’ı muayene etti. Kazım yaşamıyordu. ”Oğlum, ‘ben sana gitme, kendini tehlikeye atma’ demedim mi? Kazım çoktan ruhunu teslim etmiş, bak. ”dedi. Ali İhsan Her şeye değdi komutanım. Gittiğimde sağdı ve bana şunları söyledi kazımım. ’Geleceğini biliyordum Ali İhsan, geleceğini biliyordum. Seni bekliyordum Ali İhsan.” Hıçkıra hıçkıra tekrarladı Ali İhsan. Hem de kaç kere. Ah Ali İhsanlar, Kazımlar, Kınalı Aliler, Mehmetler, Ahmetler. Sağ kolunu kaybedip, olsun sol kolum var diyen, gözlerini yitirip, olsun gözlerim göreceğini gördü diyen bir neslin çocukları: Uyan ve kendine gel.
 

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments