Yörük Aşiretleri Ve Yozgat

Genel anlamda “Yörük”, Anadolu ve Rumeli’yi yurt tutan, göçebe hayatı yaşayan ve mevsimlere göre mekân değiştiren kabilelere verilen bir isimdir. Yörükler, Oğuz boylarına mensup, konargöçer bir Türkmen topluluğudur. Bu konargöçer gruplar az sayıda haneler halinde olduğu gibi oldukça çok sayıda haneli büyük gruplarda olarak da görülür.

0
1991

Genel anlamda “Yörük”, Anadolu ve Rumeli’yi yurt tutan, göçebe hayatı yaşayan ve mevsimlere göre mekân değiştiren kabilelere verilen bir isimdir.
Yörükler, Oğuz boylarına mensup, konargöçer bir Türkmen topluluğudur. Bu konargöçer gruplar az sayıda haneler halinde olduğu gibi oldukça çok sayıda haneli büyük gruplarda olarak da görülür.
XVI. yüzyılda, göçebe anlamında “Yörük” sözü kullanılmaktadır. Daha sonraları Yörük kelimesi gerçek anlamını kaybetmiş ve Batı Anadolu ile Güneybatı Anadolu’daki oymakların genel bir adı ol-muştur. Yani Yörük, XVII. yüzyıldan önce bu bölgelerde yaşayan göçebe, yarı göçebe oymaklar anla-mını ifade etmiş ve bu durum zamanımıza kadar gelmiştir. Buna göre Yörük adının kavmi hiç bir anlamı yoktur. (Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları, 1972. s.173).
Yörükler gibi konargöçer hayatı temsil eden Türkmenler de bazen “Yörük” bazen de “Yörük Türk-menleri” gibi isimlerle anılmıştır. Halep Türkmenleri için “Yörükânı Halep”, Dulkadir Türkmenleri için “Yörükânı Maraş” ve Bozok bölgesindeki Türkmenler için ise “Yörükânı Bozok” gibi adlandırmalara rastlanır. Bu durum Yörük – Türkmen adlandırmasının etnik durumdan değil, yaşama tarzından dolayı kullanıldığını ortaya koyar.
Yörük sözcüğü ile göçebe hayat tarzı kastedilmektedir.
Yaygın olarak kabul edilen bir görüşe göre Kızılırmak’tan itibaren Anadolu’nun batı taraflarından Marmara ve Ege denizlerine kadar uzanan saha ile Rumeli’de yaşayan konargöçerlere “Yörük”, Kızılırmak’tan itibaren Anadolu’nun doğu ve güne-yinde kalan bölgeler ile Suriye ve Irak’ta yaşayan konargöçerlere ise “Türkmen” adı verilmiştir.
Yörükler, XVII. yüzyıldan itibaren “Evlâd-ı Fatihân” olarak adlandırılmış ve orduya lojistik des-tek sağlayan bir kısım işlerde görevlendirilmişlerdir. Aşiret veya konargöçer olarak adlandırılan Ana-dolu’daki Yörükler ise, iktisadi faaliyetlerine göre değişik adlar almışlardır. Konya’daki Atçeken ulusu, devlete at yetiştirmekle mükellef tutulmuşlardır. Aynı şekilde, Bozulus Türkmenlerinden olan İzzeddinli Aşireti, orduya ok yapmakla görevlendirilmiş ve daha sonra bundan dolayı Okçu İzzeddinli olarak anılmışlardır.
1548 tarihli Yeni İl tahririne göre Yeni İl Türkmenlerinin büyük kısmı Dulkadirli Türkmenlerinden oluşmaktadır.
Dulkadir Beyliği, Maraş-Elbistan merkezli kurulduğundan Dulkadirli Türkmenlerinin ana kütlesinin yurdu da Maraş bölgesidir. Timur’un Türkistan’a dönerken Tatarları sürüp götürmesi Dulka-dirli aşiretlerinin Bozok bölgesine yayılmasını kolaylaştırır. Dulkadirlilerin Bozok kolu 1529 yılında 17 ayrı boy ve 504 ayrı oymaktan müteşekkildir. İli meydana getiren 68 oymağın 55’i ve 1583’te ise 190 oymağın 149’u Dulkadirli aşiretlerindendir. Batı Anadolu’da, Afyon-Emirdağ bölgesinde büyük bir Dul-kadirli kolundan başka Hamid sancağının Anamaslı nahiyesinde de bir Dulkadirli koluna tesadüf edil-mektedir. Özellikle XVII. yüzyılın sonundan itibaren Rakka çevresine iskân olmayı kabul etmeyen bazı Dulkadirli obaları Batı Anadolu’da Aydın ve Balıkesir havalisine dağılmışlardır. Anadolu’da en fazla Türkmen oymağı bulunan Dulkadirli ulusu Maraş, Diyarbakır, Halep, Bozok, Adana, Kütahya ve Ay-dın’a kadar yayılmıştır. Aydın Sancağı, Yörükler’in yoğun olduğu yerlerden birisidir. Bozulus, Halep, Yeni İl, Danişmendli kazalarının içinde de Dulkadir ulusuna mensup oldukça fazla cemaat vardır.
Dulkadir Eli’ni meydana getiren oymakların başında Akçakoyunlu Oymağı gelir.
Diğerleri ara-sında Çavuşlu, Musahacılı, Kozanlu, Hamitler gibi oymaklar da vardır. Bugünkü Emirdağ halkının bü-yük bir kısmı Türkmen ve Musahacılı (Musacalı) oymağındandır. Yani doğrudan doğruya Dulkadir Eli’ne mensuptur. (Faruk Sümer. (Makale) Dulkadir Elini Meydana Getiren Oymaklar. Dulkadir Beyliği Araştırmaları II. 2018)
18.Yüzyılda bir takım Türkmen aşiretleri Bozok san cağından göç ederek Emirdağı yöresine yer-leşmişlerdir. Bunların kurduğu köyler varlığını devam ettirmektedir. Bu bakımdan Bozok sancağı bizi yakından ilgilendirmektedir. Konu kapsamına giren husus Yeni İl’e gelişleridir. Yeni İl’in gelirleri Nurbanu Sultan’ın (Atik Valide Sultan’ın) Üsküdar’da ki yaptırdığı cami ve imaretine vakfedilmiştir. Onun için bu gruba Üsküdar Türkmeni’de denir.
Emirdağı yöresindeki Yörük aşiretlerini Boynuyoğunlu Yörükleri, Morcalı Yörükleri, Danişmendli Yörükleri ve Diğer Yörükler olarak gruplandırabiliriz.
Bu coğrafyada yaşayan insanların hafızalarında Rakka’dan, Musul’dan veya Yozgat’tan geldiklerine dair anlatılar vardır ve bu anlatılar oldukça canlı ve diridir. Sözlü kaynakları esas alarak karar veren bazı araştırmacılar Emirdağı yöresi Yörüklerinin, Yozgat’tan geldiklerini ileri sürmektedirler. Elbette bu durum gerçeği tam olarak yansıtmaz.
Yozgat’tan gelme durumuyla ilgili olarak Yozgat tarihinden kısaca bahsetmekte fayda bulunmaktadır. Bozok bölgesine gelen Türkmen oymakları genellikle Dulkadirli Türkmenlerine mensuptur. Bugünkü Kırıkkale, Yozgat ve Kırşehir havalisini dolduran en önemli konar-göçer teşekkül Dulkadir Türkmenleridir.
Yayla özelliğinden dolayı konargöçer Türkmenler tarafından yurt edinilerek önceleri yaylak ve özellikle kışlak mahalleri yavaş yavaş daimi iskân yerlerine dönüşerek, XVI. yüzyılın sonlarına doğru yoğun bir nüfusu barındırmaktadır. Daha çok yaylak ve kışlak şeklindeki iskân coğrafyasıyla XVI. ve XVII. yüzyıllarda düzenli bir şehirden ziyade, oluşturulmuş bir Osmanlı Sancağıdır. 1590’larda başlayıp 1610’lara kadar devam eden genel kargaşa döneminden Bozok da nasibini alır ve Sancak yeniden nüfus bakımından önemli kayıplara uğrar.
Bozok sancağına bağlı Yozgat 1700’lü yıllara kadar 20 haneden oluşan küçük bir köydür. Yozgat’ın şehir olarak gelişmesi ancak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Çapanoğulları’nın bu köy ve civarına yerleşmelerinden sonra mümkün olur. Kurucuları Çapanoğlu Aşiretidir. Çapanoğulları Oğuz Türk-leri’nin Teke Aşireti’ne mensuptur. Zamanla çoğalan sürülerini otlatmak için, Aşiret reisi Ömer Cebbar Ağa’nın başkanlığında İç Anadolu’ya gelerek, şimdiki Yozgat şehri ile Yerköy istasyonu arasında bu-lunan, Kızılkoca İlçesi’ne bağlı, Saray Köyü mevkiini otlak olmağa elverişli bularak burada yerleşirler. (Fevzi Koç, Bütün Yönleriyle Yozgat. Ankara 1963. s.15). Yozgat, Çapanoğulları zamanından Cumhu-riyet devrine kadar Bozok sancağı ve vilâyetinin merkezi olmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısı başlarında da Bozok Livâsı’nın merkez ilçesi Yozgat’tır. 1831 yılında yapılan nüfus sayımında Merkez ilçe Yozgat’ta 3218 erkek mevcuttur. XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar “Bozok” adı yanında zaman zaman “Yozgat” olarak da söylenegelir. Türkiye Büyük Millet Meclisi birinci dönem milletvekili Süleyman Sırrı İçöz’ün 4 Kasım 1922 tarihli teklifi üzerine “Bozok” ismi kaldırılarak 1923 senesinden itibaren ilin adı “Yozgat” olur.
Bu kısa değerlendirmeden sonra aklımıza hemen şu soru gelmektedir. Yozgat’tan gelindiğini ileri süren Emirdağ’lılar, o zamamanki adıyla “Bozok” tan veya “Bozok Vilayeti” nden geldik demiyor da, vilayet merkezini oluşturan “Yozgat’tan geldik” diyor.
Emirdağı yöresinde, şimdiki Gömü Köyü ile Tabaklar Köyü arasında “Yozgat / Yozgatören” adında eski bir yerleşim yeri vardır. XVI. yüzyılda, Barçınlı Kazasındaki Yozgat Köyü kasaba büyüklüğünde sayılabilecek bir köy olup 1528 yılında, Sultanönü Sancağı’nın en büyük köyü durumundadır. Köydeki toplam nefer sayısı 250 ve hane sayısı ise 188’dir. 1572 yılında köy nüfusu 128’i bekar olmak üzere 357 nefere ulaşmıştır. (Üçler Bulduk. a.g.e., s.104. TD.147. s.402. TD.154. v.168; Şükrü Türkmen, Belgelerle Emirdağ,2018, s.73.) Yozgat Köyü 1700’lü yıllarda da vardır. H.1119 (1707) tarihli bir belge “Eşkıyaya yardım ettiklerinden dolayı Karahisar-ı Sâhib Kalesi’nde hapsedilen Barçınlı kazasına tabi Yozgat Köyü’nden Bölükbaşı oğlu adıyla bilinen kimseden başka vilayet işlerine karışmadıkları anlaşılan Hüsrevpaşa Hanı karyesi sakinlerinden Hacı Ahmed, Voyvoda Vekili Ali ve Hacı Yahya’nın serbest bırakılmaları” şeklindedir. (COA.H.1119 (1707). 201/19417, Fon: AE.SAMD.III).
Yozgat Köyü idari merkez olamaması sebebiyle nüfusunu koruyamamış, (anlatılanlara göre) büyük bir yangın geçirmiş ve zamanla tamamen ortadan kalkmıştır.
Osmanlı Arşivi’ndeki 1746 tarihli bir belgede “Üçüncü Sultan Mehmed’in validesi evkafından ve Yeni İl hassı aklamından Boynuyoğunlu Cemaati’nin bulunduğu Barçınlı Kazası dahilindeki bazı köylere yapılan müdahelenin men-i” denilmektedir ve 1770 yılına ait bir belge “Sefer için bin nefer süvarinin ulufe bahşiş ve mühimmatı gönderilmiş olmakla hemen 1000 nefer süvarinin tedarikiyle orduya iltihak eylemesi hakkında Barçın Kazası’nda sakin Boynuyoğunlu Beyi Battal Bey’e hüküm” şeklindedir. Bu kayıtlar göre, Boynuyoğunlu Cemaati 1746’lı yıllardan önce Barçınlı Kazası’nda (Emirdağı’nda) dır. Yozgat’ın kuruluşu da XVIII. yüzyılın ikinci yarısına rastlar. O tarihlerde Yörük aşiretleri nüfus bakımından belki de Yozgat’tan güçlüdür.
Tüm bunlar bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğinde Emirdağ yöresinde yaşayan Boynuyoğunlu Aşireti ve diğer yörüklerin Yozgat’tan geldiği iddiasının gerçek dışı olduğu anlaşılır.
Yozgat veya Bozok’la ilgili ciddi kaynakların hiç birisinde bu konuda bir açıklama yoktur.
Kaynak: Şükrü TÜRKMEN, Aşiretlerin Anadolu’da İskânı Emirdağ Örneği, 2021 s.127-131