Cumartesi, Kasım 23, 2024
Ana SayfaKöşe YazılarıOp. Dr. Kayıhan ÇağlarTiroit Kanserlerin Radyoaktif İyot Tedavisi - 2

Tiroit Kanserlerin Radyoaktif İyot Tedavisi – 2

Geçtiğimiz hafta radyoaktif iyot ( RAİ ) tedavisinin, tiroit kanserlerinin hangi durumlarında verildiğini, yararlarını ve hastanın tedaviye nasıl hazırlandığını yazmıştık. Bu yazımızda da; tedavi aşaması ve sonrasından bahsedeceğiz.

RAİ tedavisi verilmeden önce tüm hastaların serum TSH, Tiroglobulin ( Tg ) ve Antitroglobulin ( TgAb ) değerleri ölçülür. Serum TSH değeri yükselmeyen hastalarda; kalıntı tiroit dokusunun fazla olduğu nedenle tamamlayıcı tiroidektomi ( tekrar operasyon ) veya düşük doz ( 30 mCi ) RAİ verilmesi gerekir.Tedavi için önerilen doz 30 mCi ile 150 mCi arasında değişmektedir.

RAİ, en az 2 saat açlıktan sonra verilir. RAİ tedavisi uygulanmak üzere hasta, özel olarak hazırlanmış (radyasyon geçirmeyen, kurşun kaplı) radyoaktif tedavi odasına alınır. Tümörün tipi, boyutu, yayılımı ve beraberinde var olan risk faktörlerine göre hekimin belirlediği dozdaki RAİ, ağız yoluyla hastaya verilir. RAİ’nin büyük miktarı idrar, bir kısmı tükürük ve çok az bir kısmı da ter ve dışkı ile vücuttan atılır; %50-60’lık kısmı ilk 24 saatte idrar yolu atılır. Nükleer tıp servisinde kalış süresi, her gün yapılan ölçümler ile belirlenir. Hastanın üzerindeki radyasyon 1 metreden 5 mREM/saate düşene kadar hastanede kalması sağlanır. Bu süre genelde 2-3 gündür, ancak verilen doza göre bu süre uzayıp kısalabilir.

Tedavide verilen radyoaktif iyot kapsülünün herhangi bir kötü tadı veya kokusu yoktur, hasta tedavi esnasında herhangi bir şey hissetmez. Diğer kemoterapi yöntemlerinde izlenen saç dökülmesi görülmez,  mide-barsak sistemine bağlı oluşan yan etkilerin bu tedavide oluşması çok nadirdir.

Verilen tedavinin tükürük bezlerine zarar vermemesi için hastaların tükürük salgısını artıracak; limon ve sakız çiğnemesi gibi işlemler yapması, mesane ( idrar torbası ) radyasyonunu azalmak için bol su içmesi ve sık sık idrara çıkması gibi yöntemler önerilmektedir. Her gün duş alınarak vücut salgıları ile atılan radyasyondan hastanın temizlenmesi vücuttan radyasyonun uzaklaştırılmasını kolaylaştırır. Tedavi esnasında ziyaretçi kabul edilmemekte olup ihtiyaçları sağlık personeli kontrolünde temin edilmektedir.

Bir kişi için en az 2-3 gün boyunca tek başına bir odada kalmak aslında son derece güç bir durum olduğu için; nükleer tıp merkezlerinde oluşturulan sistem, konfor ve kurulan iletişim sayesinde bu güçlük ez aza indirilmelidir.

Hastalar, hastaneden çıktıktan sonra günlük yaşantılarında da radyasyon güvenliği önlemlerine uymalıdır. Bu konuda farklı merkezlerde değişik uygulamalar vardır. Hastaya verilen bilgiler ve hastadan uyması istenen kurallar, genellikle hasta ve yakınlarında endişe yaratmaktadır. Bu nedenle hastalar; bilgilendirilirken  dikkatli davranmalı, gereksiz ve ürkütücü söylemlerden kaçınılmalıdır. Bu konuda tek yetkili ve sorumlu kişi ‘nükleer tıp uzmanı’ olduğundan, hastaya yapılan uyarıların onun tarafından yapılması etik açıdan en uygun yaklaşımdır. Burada unutulmaması gereken nokta;  hastanın hastaneden çıkarılmasının tek gerekçesi, hastanın üzerindeki radyasyonun çevredekilere artık zararlı olabilecek miktarda olmamasıdır.

Aile fertleri ve hastaların yakınlarında bulunan kişiler hem vücutta kalan RAİ’nin sebep olacağı dış ışınlamadan, hem de idrar, ter, tükürük gibi vücut sıvıları ile oluşabilecek bulaşmalardan radyasyon etkilerine maruz kalabilirler. Bu nedenle hastalar tedaviden sonra evlerine taksi veya özel arabalarıyla gidebilirler. Ancak aracın arkasında ve sürücüden en uzak mesafede oturmalılar. İlk hafta içinde toplu taşıma araçları ile yolculuk yapmak zorunda iseler yolculuk süresi 2 saati aşmamalıdır. Tedavi sonrası ayrı yatmalıdırlar. Evde ve iş çevrelerindeki kişilerle aralarında en az bir metre mesafe bırakılmalı ve bir saatten fazla kalmamalıdırlar. Özellikle hamile kadınlara ve 10 yaşından küçük çocuklara yaklaşılmamalıdır. Mümkünse başkalarının kullandığı tuvalet kullanılmamalıdır. İdrar oturarak yapılmalı, temizlenirken taharet musluğu ve tuvalet kâğıdı kullanılmalıdır, eller bol su ve sabun ile yıkanmalıdır. İlk hafta atılabilir (kağıt veya plastik tabak-çatal vs.) malzemeler kullanılabilir. Birkaç saatlik kısa süreli ziyaretçi kabul edilebilir, ziyaretçiler ile arada en az 2 metre mesafe olmalıdır. Altmış yaşından büyük kimselerin radyasyondan etkilenme riski düşüktür. Bu yaştaki büyükler için korunma önlemi alınması gerekmez.

Eğer acil tedavi gerektiren herhangi bir durum söz konusu olur ise hasta ile ilgilenecek hekim ve personele, yakın zamanda RAİ tedavisi görüldüğü bildirilmelidir. Ancak unutulmamalıdır ki yukarıdaki öneriler genel kurallar çerçevesinde verilmiştir. Gerçekte her hasta farklı bir durum arz etmektedir ve bu kurallar her bir hasta için değiştirilebilir. Kurallar önerilirken hastalığın durumu, verilen RAİ tedavi dozu, hastanın ve yaşadığı çevrenin sosyal, ekonomik ve kültürel durumu göz önüne alınır. Bu nedenle tedaviyi alan hasta, hekimiyle her konuyu ayrı ayrı tartışmalı, önerilerini almalı ve uygulamalıdır.

RAİ ablasyonu sonrası 3-10 gün içerisinde genellikle de 7. günde hastaların tüm vücut sintigrafileri ( TVS ) çekilir. Bu yaklaşım, tedavinin etkinliğini değerlendirmek açısından çok önemlidir. Ayrıca TVS, o ana kadar bilinmeyen metastazların da ortaya çıkmasını sağlayabilir.

Hastalar, hastaneden çıktıktan sonra daha önceki kullanmış oldukları tiroit hormon ( tiroksin ) içeren ilaçlara ( Bitiron, Euthyrox, Levotiron, Tefor, Tiromel vd. ) başlar. Böylece dozu tedricen artırılarak RAİ tedavisi öncesi doza ulaşmaları sağlanır. En az 2 ay sonra serum TSH değerine bakılarak, tiroit hormon ilaç dozu ayarlanır.

Şen ve esen kalınız.

                                           Sağlıklı Düşünce – Op. Dr. Kayıhan Çağlar ( kayihancaglar@gmail.com )

 

 

 

 

 

 

 

RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments