Perşembe, Aralık 26, 2024
Ana SayfaKöşe YazılarıNuretin DİKERAllah'ın Sevmediği Amel ZULÜM

Allah’ın Sevmediği Amel ZULÜM

Zalim:Haksızlık ve zulüm eden, kötü kıyıcı, merhametsiz, gaddar kimse demektir.
Zulüm:Haksızlık, eziyet, işkence, baskı, adaletsizlik demektir.
Zulüm: bir şeyi kendine ait olmayan yere koymak, sınırı aşmak doğru davranmamak, günah işlemektir.
Mazlum:Zulüm görmüş, zulme, haksızlığa uğramış kimse demektir.
Bazen arabalarda, eşyalarda “zalim” yazıldığını, yazdırıldığını görüyoruz ki, bu son derece yanlıştır. Zalim, Allah’ın lânetlediği, zulmeden kimse demektir. Düşünülürse bu, kabullenilebilecek bir isim olamaz.
Zalime, zulme özenilmez. Çünkü zulmün ömrü kısadır.
Cenab-ı Allah zalime mehil verir, ama zalimin yaptığını yanına bırakmaz. Şair:
Allah tokatının sedâsı yoktur
Vurduğu zaman devâsı yoktur
diyerek Allah’ın zalime, vakti saati gelince, devası olmayan tokat atacağını ifade etmiştir.

Zalimlerin Sonu

Adaletten ayrılıp, hakkaniyet ölçülerini tanımayan kişilere zalim, bunların yaptığı icraatlara da zulüm denir. Günümüzde ve tarihte hesapsız örnekleri vardır. Fakat hiçbirinin sonu iyi olmamış, Şeyhülislam Yahya’nın:
Halkı rencide eden âlemde Kendi rencide olur son demde dediği gibi,
son demlerinde rezil ve rüsva olup tarihlere geçmişlerdir.
Hitler: Ömrünün son on gününü bir sığınakta büyük depresyonlar içinde geçirmiş ve neticede siyanür içip intihar etmiştir.
Musolini: Hakaret olsun diye bir meydanda ayaklarından asmışlar ve günlerce orada kokuşmuştur.
Şaron: Senelerdir bitkisel hayatta ne ölü, ne diri yaptıklarının cezasını Allah çektiriyor.
Saddam oğlanlarının acısını gördükten sonra asıldı.
Kaddafi bir kanalizasyon çukurunda öldürüldü,
Mübarek vahşi hayvanlar gibi kafesler içinde mahkeme huzuruna getiriliyor… yakın tarihte aynel yakın müşahede ettiklerimiz.
Lidya Kralı Krezüs, kuvvetini, kudretini, zenginliğini, gücünü, zulümlerini göstermek için devrinin meşhur filozofu Solon’u sık sık saraya çağırırmış. Solon’da ona sık sık “sonuna bak” dermiş. Neticede Krezüs Pers İmparatoruna yenilmiş, her şeyinden mahrum olmuş, yakılmak için büyük bir odun yığınının üstüne çıkarılınca gücünün yettiği kadar “nerdesin Solon” diye bağırmıştır.
Bu ve benzeri olaylardan ibret almış olacaklar ki; Osmanlı sultanları her sabah sarayın balkonuna çıkar, içtima halindeki askerlerin; “Mağrur olma sultanım, senden büyük Allah var” diye bağırmalarını dinler, günlük mesaiye öyle başlarlarmış. (1)
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Allah, zalimleri sevmez.”(2);
“Kötülüğün karşılığı kötülüktür”(3)
kötülük yapan kötülük görecektir.
“Yeryüzünü dolaş, Bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu.” (4)
Kur’an’ın yarıdan fazlası tarih ve geçmişle ilgilidir.
Cenâb-ı Hak gezmemizi, seyahat etmemizi, gördüklerimizden ibret almamızı ve zalimlerin sonunun nasıl olduğunu hiçbir zaman unutmamamızı emrediyor.
Unutursak; “geçmişten ibret almayan kişi, geleceğe ibret olmaktır işi” atasözünde olduğu gibi bizim de ibretlik olacağımızı bildiriyor.

Zulmün sonu hüsrandır:

Geçmişte öyle olaylar olmuştur ki, her birinde günümüze uzanan mesajlar vardır. Kur’an’da bildirildiğine göre, zalimin sonu helâk olmaktır. Bu konuda birkaç ayet meali nakledelim.
“Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez.” (Bakara:258)
“Alma mazlumun âhını çıkar aheste aheste” Demişler.

“Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, orada hiçbir insan kalmazdı. Onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.” (Nahl:6)

Geçmişteki zalimlerin nasıl helâk olduğunu Kur’an şöyle anlatıyor:

1-“Onların her birin günahı sebebiyle cezalandırdık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar göndermedik. Kimini korkunç bir ses yakaladı. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor; asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı.” (Ankebut:40)
2-“İşte haksızlık yüzünden çökmüş evleri, anlayan bir topluluk için elbette bunda bir ibret vardır” (Neml:52)
3-“Zulmedenleri o korkunç ses yakaladı ve orada diz üstü çöke kaldılar. Sanki orada hiç oturmadılar. Biliniz ki, Semud kavmi Allah’ın rahmetinden uzak kılındı.” (Hud:67-68)
Halka görevini yapmayan, onlara zulmetmiş olur:

İnsan insana, görevli halka, aile reisi ev halkına, yönetici, idaresi altındakilerin işlerin görmek ve onlara hizmet etmekle görevlidirler.
Peygamberimiz şöyle buyurur:”Allah bir kimseyi insanların herhangi bir işini görmeye memur ederde o kimse Müslümanların eksik ve gediklerine karşı kapısını kapatır, kulak asmazsa, Allah da kıyamet gününde onun ihtiyacına bakmaz.” (R. Salihîn:2/77)
Makam, Mevki, Yetki hepsi dünyalık gelip geçicidir.
Cenab’ ı Allah Zalimlerin Zulümlerinden Kul hakkını bilerek işleyenlerden bizleri korusun.
Kul hakkına dair bir Hadisi kutside “Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ancak kul hakkı ile gelmeyin” buyrulmuştur.
“Mazlumun bedduasından sakınınız Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur”
(Buharî, Müslim)

(1) İlhan Bardakçı, “Tarihten Bugüne”, Türk Edebiyatı Vakfı Yay. İst. 2004, s.243.
(2) Ali İmran Sûresi, 57.
(3) Şûra Sûresi, 40.
(4) Yunus sûresi, 39.

RELATED ARTICLES
- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments