FABL, İNSAN DIŞI VARLIĞIN İNSANI TEMSİLİDİR
Fabl ya da öykünce; sonunda ders verme amacı güden, güldürürken eğiten, düşündürürken öğreten bir tür küçük öyküdür. Soyut bir olayın somut olarak anlatımı vardır. İnsana ait bir özelliğin insan dışında bir varlığa verilmesidir. Hayattan alınan küçücük kesitler; hayvanlar, bitkiler ve eşyalar arasında geçmiş gibi anlatılır. Fablların kahramanları genellikle hayvanlardır ki tilkinin kurnazlığı ve çakalın korkaklığı gibi toplumda bilinen özellikleri ile temsil edilirler. Fabllar bir amaç doğrultusunda yazılır. Bu amaç ahlak dersi vermektir. Hikayenin sonunda olaylardan çıkarılması gereken ders açık bir şekilde dile getirilir. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-aç gözlü… vb. çatışmalar; bu niteliklerin yakıştırıldığı hayvan kahramanlar arasında geçmiş gibi gösterilir.
‘KURT İLE ÇAKAL’ HİKAYESİNDEKİ AHLAK DERSİ…
Değerli okuyucularım, bugünkü köşemde; atasözümüzde ifade edilen “Teşbihte hata olmaz.”
kabilinden bir fabl olan ‘Kurt ile Çakal’ı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Fabl şöyle: Kurt, bir gün dolaşmaya çıkar ve yolda çakala rastlar. Çakal; halsiz, yorgun ve uyuz uyuz yatmaktadır. Kurt çakala sorar; “Ne oldu, nedir bu halin?” Çakal: “Kurt kardeş, açlıktan ölüyorum; bana yardım et.” der. Kurt, bunun üzerine çakala; “Takıl peşime!” der. Bir süre gittikten sonra çayırda bir yılkı ata (?!) rastlarlar. Kurt, çakala döner ve “Çakal! Sen, şöyle bir kenarda otur ve beni izle; sonra da sorularıma cevap ver.” der. Kurt, gözüne kestirdiği atın etrafında birkaç tur attıktan sonra çakala sorar: “Gözlerime bak, gözlerimden ateş çıkıyor mu?” Çakal; bilmiyorum abi, deyince; kurt, çakala bir tokat atar ve gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin, der. Çakal; tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor, diye cevap verir. Kurt, atın etrafında birkaç tur daha attıktan sonra çakala tekrar sorar: “Çakal! Tüylerim diken diken olmuş mu?” der. Çakal; bilmiyorum abi, deyince; tekrar tokatı yer ve kurt; tüylerin diken diken olmuş diyeceksin, der. Çakal, tamam abi tüylerin diken diken olmuş, der. Nihayetinde kurt, at (!?) sürüsündeki taya öyle bir saldırır ki bir hamlede onu yere yatırır ve çakala: “Gel! Şurada karnını güzelce doyur.” der. Karnı doyan ve işi öğrenen çakal havalı havalı dolaşmaya çıkar. Yolda karşısına uyuz uyuz yatmakta olan tilki çıkar. Tilki de aç ve susuzdur. Çakal sorar; “Tilki kardeş, ne oldu?” Tilki, cevap verir; “Çakal kardeş, açım ve ölüyorum.” Çakal; “Hemen takıl peşime…” der. Doğruca çayırda koşmakta olan bir yılkı ata giderler. Çakal tilkiye; “Sen, şu kenara otur ve sorularıma cevap ver.” der. Çakal, at etrafında birkaç tur attıktan sonra tilkiye sorar; “Ulan tilki! Gözlerimden ateş fışkırıyor mu?” Tilki, cevap verir; bilmiyorum abi.
Çakal, bir tokat çeker ve gözlerinden ateş fışkırıyor diyeceksin, der. Tilki, tamam abi gözlerinden ateş fışkırıyor, der. Çakal, atın etrafında ikinci turu attıktan sonra tekrar sorar; “Ulan Tilki! Tüylerim diken diken mi?” Tilki; bilmiyorum abi, deyince çakal, tekrar tokatı atar ve tüylerin diken diken oldu diyeceksin, der. Tilki; tamam abi, der; tüylerin diken diken… Nihayetinde çakal, kurdun yaptığı gibi at sürüsüne dalar; ama bir ‘anne at’ (?!) çakala öyle sert bir çifte (!?) atar ki çakal, metrelerce savrulduktan sonra iki seksen uzanır… Tilki, her tarafı yara bere içerisinde olan çakalın yanına gelir; “Çakal kardeş! Ha bak şimdi! Gözlerin çakmak çakmak, tüylerinde diken diken olmuş.” der.
Çakal cevap verir; “Ya tilki kardeş! Kurt da aynısını yapmış, bir tay kapıp gelmişti!” Tilki, Çakal’a gülümser ve der ki: “Ulan çakal! Sen çakalsın, o ise kurt! Sen; çakal doğdun, çakal kalacaksın. Kurt ise kurtluğunu yapacaktır! Nerede görülmüş, çakalın kurt olduğu… ” der…
Bu fabl; kurda özenen ancak hiçbir zaman kurt gibi olamayacak çakallara ve tilkilere ithaf olunur. Evet! Kıssadan hisse; çakal da tilki de ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar; çakal ve tilki kalacaklar; asla kurt olamayacaklardır. Herkes kendine yakışanı yapmalıdır. Aksi halde, avlanayım derken av olunacaktır. Dilerim ki hepimiz, bu fabldan hissemize düşen payı alırız. ;
BİR BOZKURT TÖRESİ VAR!
Madem ki bahsimiz kurt, yazımızın başlığını oluşturan ve Ülkücü-Milliyetçi Sanatçımız Ali Kınık’a ait “Bir Bozkurt Töresi Var” isimli ‘Kurt Destanı’ ile bu konuya nokta (?!) koyalım: “Bir kurt görün bu gece, rüyanız parçalansın / Bir kutsal ışık görün, riyanız parçalansın / Bir bozkurt pençesiyle mayanız parçalansın / Beni görün bu gece, bir kurt görün, bir beni / Bize artık susmak yok, bir kurt vurun, bir beni. Elin ekmeğiyle yaşayan kurt kahrolsun / Boynunda tasma izi taşıyan kurt kahrolsun / Kar yağmış dağlarına, üşüyen kurt kahrolsun / Kahrolsun kurt postunu giyen yalancı kuzu / Dağıtanlar kahrolsun, kurt sesli ordumuzu Ne düşlerimiz vardı, bir karayel savurdu / Deli taylarımızı hain oklar devirdi / Yoksa, hata yaptık da, Tanrı mı yüz çevirdi / Ey kurt soylu milletim, ey Tanrı’nın kırbacı! / Bu düzene kanmayın, andolsun ki yalancı! Kaç kere kuşatıldım, dara düştü umudum / Bayrak gibi devrildi, yere düştü umudum / Tanrı’ya dua ettim, kurtlar gibi uludum / Dedim, bu hüsran artık sonuncu olsun, en son / Dayanacak sabrım yok, yüreğim Ergenekon… Hani, Çinli katuna kanan Kağan vardı ya? / Hani, şehzadeleri bir bir boğan vardı ya? / Ve tek kalıp, sütünü kurtla sağan vardı ya? / Bu destanda ben kimim, siz kimsiniz, a beyler? / O susuş neler saklar, bu feryat neler söyler? Bir gün , yerin üstüne gece örtüldüğünde / Binlerce tutsak bozkurt ipten kurtulduğunda / Mahşeri çığlıklarla gökler yırtıldığında / Bu, bizim dönüşümüz, destanımız olacak / Doğmamış çocuklara şerefimiz kalacak. Ey, öz çocuklarının boynunu sıkan düzen! / Hak kırbacı ile halkın canını yakan düzen / Devşirme dervişlere tekke bırakan düzen / Her hesabın bir tersi, her zulmün süresi var / Bir tilki hükmü varsa, bir de ‘Bozkurt Töresi’ var…
BİR BOZKURT TÖRESİ VAR…
” Son söz: 10 Temmuz’da gerçekleşecek olan MHP’nin Olağanüstü Kurultayı’nda, Allah’ın izni ve inayeti ile ‘Bozkurt Töresi’ çakal ve tilki hükmüne galip gelecektir. Neticenin; Ülkücü ve Milliyetçi camiaya, Türk milletine ve Türk Dünyası’na hayırlar getirmesini dilerim. Türk kültürünün bilhassa iftar sonrası bir etkinliği olan ‘Karagöz ve Hacivat’ oyunu seyrinden sonra, oynatıcıların dedikleri gibi; “Her ne kadar sürç-i lisan ettikse, affola!” diyorum.
Şen ve esen kalınız.
Sağlıklı Düşünce – Op. Dr. Kayıhan Çağlar ( kayihancaglar@gmail.com )